Binlerce kişinin hayatını, sağlığını; evini, ailesini, sevdiklerini kaybetmesine neden olan 45 saniyelik 17 Ağustos depreminin üzerinden tam 22 yıl geçti. Türkiye bu günlerde orman yangınları ve sel felaketleriyle uğraşıyor fakat İstanbul depremi sandığımız gibi hiç uzak değil ki bunu 2019 Silivri depreminde yaşadık. Kadıköy Belediyesi 17 Ağustos depreminin 22. yılında ilçede olası afetlere yönelik farkındalığı yükseltmek, yurttaşlar tarafından alınacak önlemlere ve hazırlıklara dikkat çekmek için “Afet için 24 saat parktayız” etkinliği planladı. Aynı zamanda 17 Ağustos 1999 yılında gerçekleşen ve büyük kayıpların yaşandığı Marmara Depremi’nin anmasının yapıldığı etkinlik Kadıköy BAK ekibi tarafından organize edildi.
Kozyatağı Afet Eğitim ve Bilinçlendirme Parkı’nda gerçekleşen program Kadıköy Afet Gönüllüleri’ne verilen afet bilinçlendirme eğitimiyle başladı. Eğitime katılan 20 kişiye Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Aynur Şule Sümer tarafından sertifikaları takdim edildi. Bugüne kadar 120 kişi, online katılımla Kadıköy Afet Gönüllüleri eğitimini tamamladı. Hem uygulamalı, hem teorik olarak verilen eğitimlerde afet öncesinde, sırasında ve sonrasında neler yapılması gerektiği anlatıldı.
Afet Eğitim Parkı’nda yapılan etkinliğin ikinci ayağı Kadıköy Afet Gönüllüleri eğitimini online tamamlayan sekiz ailenin deprem öncesi, sırası ve sonrasını deneyimlediği 24 saatlik eğitim oldu.
AFETE HAZIR KADIKÖY İÇİN BİR ADIM
Eğitimle ilgili konuşan BAK Kadıköy Takım lideri Hakan Özdemir şunları söyledi: “Afet için 24 saat parktayız, bizim yaklaşık iki senedir üzerinde çalıştığımız bir eğitim modeli. Bugün yaptığımız eğitimden sonra buraya katılan tüm kursiyerler aile afet planını hazırlamış olarak buradan ayrılacaklar. 24 saatlik eğitimin sonunda evlerinde eşyaların sabitlenmesi kısmı kalıyor ki onu da eğitime katılan tüm kursiyerlerimizin yapacağından kuşkum yok. Buraya giriş biletimiz afet çantamızdı. Afet çantası olmayan kursiyeri buraya almıyoruz. Eğitim boyunca kıyafetleriyle, gıdalarıyla burada idare etsinler dedik. Ve bu 24 saatin sonunda iyi bir eğitim yaptık, afete hazır bir Kadıköy için bir adım attık, gönül rahatlığıyla bu eğitimi tamamlamak istiyoruz.”
Afet çantalarıyla eğitimlere gelen ailelere eğitim hakkında bilgilerin verilmesinin ardından kamp kuralları anlatılarak çadırlar kuruldu. Kadıköy’ün içinde ilk kamp yapma olanağı bulan ailelere Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da eşlik etti.
Çadırların kurulmasının ardından yemeklerini yiyen ailelere daha sonra Kadıköy BAK arama köpekleri Lena ve Toma tanıtıldı. Arama köpekleri hakkında bilgi verilen ve afet durumları için nasıl eğitilmesi gerektiğinin anlatıldığı sunumda Lena ve Toma’ya verilen eğitimlerden küçük bir kesit gerçekleştirildi.
Akşam gerçekleşen “Kadıköy Depremi Konuşuyor” panelinde ise Türkiye’nin ve İstanbul’un deprem hazırlıkları, yapılan çalışmalar, eksiklikler konuşuldu. İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürü Gökhan Yılmaz, İhtiyaç Haritası Araştırma Uzmanı Emircan Kürküt ve Hayata Destek Derneği Operasyon Koordinatörü Volkan Pirinççi’nin konuşmacı olarak katıldığı panelin açılış konuşmasını Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı yaptı.
“BAK KADIKÖY’ÜN GURUR KAYNAĞI”
Konuşmasının başında Kadıköy BAK’a teşekkür eden Odabaşı “BAK, Kadıköy’ün gurur kaynağı. BAK şu anda Kastamonu’da. Üç ayrı ekiple farklı alanlarda çalışma yapıyor. Şu anda İnebolu’da kaybolan bir kız çocuğumuzu arıyoruz. Bir hafta önce Manavgat, Köyceğiz, Marmaris’te yangın alanındaydı. Ondan önce İzmir depremindeydi. Ayda bebeğin ilk sesini duyan bizim ekibimizdeki arkadaşlarımızdı.”dedi.
Belediye olarak deprem öncesi, deprem sırasında ve sonrasında gerekenler noktasında üç ana başlık oluşturarak çalışmalarını yürüttükleri bilgisini veren Odabaşı konuşmasına şöyle devam etti: “Deprem öncesinde eğitimlerimizi yapıyoruz. Bu parkta eğitim alanlarımız var. Öncelikle çocuklara deprem eğitimi veriyoruz. Belediyemizin lojistik imkânlarını deprem öncesinde hazırlamaya çalışıyoruz. Silivri depreminde cep telefonlarımız çalışmadı. Belediyenin cep telefonlarının çalışmama noktasında röleve istasyonlarımızı büyüterek tüm istasyonlarımızı, hatta tüm Marmara’yı kapsayacak telsiz alt yapımızı geliştirdik. Aynı zamanda farklı birimlere uydu telefonu alarak olası deprem sırasında haberleşmeyi sağlayacağız. Cuma günü itibarıyla 26 bin konutun apartmanın girişine hangi toplanma alanına gidecekleri bilgisinin olduğu karekodları asmaya başladık. BAK’ın tüm alt yapısını yenileyip artırıyoruz. 15 Eylül’de 3 bin kişilik kapasitesi olan gezici aşevimiz devreye girecek.”
“GELİN GÖNÜLLÜ OLUN”
Deprem sırasında nelerin yapılacağı, toplanma alanlarının neresi olacağı konusunda bilgilendirme çalışmaları yapıldığını anlatan Odabaşı “Deprem öldürmez bina öldürür” sözünü hatırlatarak bina yenilemeleriyle ilgili de çalışmalar yaptıklarının bilgisini verdi. Binaların yenilenmesi noktasındaki mevzuat eksiklikleri ve tıkanıklıkları aşmaya çalıştıklarını aktaran Odabaşı, Beton Zemin Laboratuarıyla da binaların beton kalitesinin ölçüldüğünü söyledi.
Tüm Kadıköylüleri afet gönüllüsü olmaya davet eden Odabaşı “Tüm eğitimlerimiz açık ve aralıklı olarak devam edecek. Gönüllü olun, hep beraber Kadıköy’ü koruyalım”
BAK Takım lideri Hakan Özdemir’in moderatörlük yaptığı panelde ilk konuşmacı olan İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürü Gökhan Yılmaz AFAD’ın kuruluşu hakkında bilgi verdikten sonra AFAD’la beraber afetlerin ve afet risklerinin önlenmesi ile ilgili yaklaşım değişikliği olduğunu anlattı.
“1999 depreminin üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra 2019’da İstanbul’da 5.9 şiddetinde yaşadığımız deprem bize tekrar bu işin şakası olmadığını, bu işi ihmal etmeden sürekli çalışmamız gerektiğini bir daha hatırlattı” diyen Yılmaz 200’ün üzerinde toplantı ile İstanbul için afet müdahale planını konuştuklarını ifade etti.
Son günlerde yaşanan orman yangınları ve sel felaketlerine de değinen Yılmaz şunları söyledi: “Hem insan kaynaklı, hem doğa kaynaklı pek çok afetle yüzleşebiliriz. Dolayısıyla afetlerle mücadeleyi sadece devlete ya da kamu kurumlarına yüklememiz doğru değil. Kamu kurumları ve toplum olarak afeti gündemimizde tutmak, üzülmemek için öncesinde tedbir alarak can ve mal kayıplarını azaltmanın yollarını bulmamız lazım.”
“DOĞA ISLAH EDİLEMEZ”
Gökhan Yılmaz’ın ardından konuşan Prof. Dr. Cenk Yaltırak bilimsel bilginin her gün geliştiğine dikkat çektiği konuşmasında “1999 depreminin hemen arkasından yapılan araştırma ve çalışmaların büyük bir çoğunluğu bugün demode. Ama bütün önlemler onların üzerine kurulmuş vaziyette. Yanlış haritayla yapacağınız afet planı yanlış bir plandır. Eğer bunu yapmıyorsanız, eski haritada ısrar ediyorsanız o zaman yanlışı geliştirirsiniz.” dedi.
Kastamonu ve Sinop’ta yaşanan sel felaketine değinen Yaltırak şunları söyledi “Sel aslında afet değil. Bir doğa olayı. Türkiye Cumhuriyeti’nde 1992’den beri kıyı kenar çizgisi diye bir kanun var. Dere, göl, akarsu, göletlerin kendiliğinden oluşturduğu çökeller, bu çökellerin ana kaya ile olan sınırı kıyı kenar çizgisidir. Bu sınırın dahiline yerleşim yapılması yasaktır. Yani yasadışı yerleşime izin verdiğiniz zaman derenin yatağını ıslah etmeye çalışırsınız. Doğa ıslah edilmez. Doğa onu ıslah etmeye çalışanları ıslah eder. Önünde duramazsınız. Depremin de nereden nasıl, ne büyüklüğünde geleceğini bilmezseniz önlem alamazsınız, aldığınız önlemler doğru fay haritaları, doğru modeller, doğru yaklaşımlarla değilse yanlış sonuç alırsınız.”
Marmara Bölgesindeki bütün illerin depremle ilgili hazırlıklarının eski bir harita ve eski bir anlayış ve eski bir plana göre olduğunu belirten Yaltırak sözlerini şöyle sürdürdü; “Özellikle Marmara Depremi bizim başımıza gelebilecek afet değil, dünyanın en korkunç olayı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik, siyasi, sosyal olarak bütünüyle çökmesine neden olacak bir olay.”
“DEPREM SENARYOLARI SORGULANMALI”
1999 Marmara Depremi’nden sonra yapılan bilimsel çalışmalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Cenk Yaltırak yapılan planları ve resmi deprem haritalarını eksik olmakla eleştirerek olası deprem senaryolarının sorgulanması gerektiğini ifade etti.
Yaltırak’ın ardından konuşan İhtiyaç Haritası Araştırma Uzmanı Emircan Kürküt, İhtiyaç Haritasının 2015 yılında kurulan sosyal bir kooperatif olduğunu anlatarak “İhtiyaç Haritası aslında afetlerde doğrudan ihtiyaçlarla ihtiyaç sahiplerini bir araya getiren yöne doğru evriliyor” dedi.
2020 yılında, Elazığ depreminin ardından Afet Platformu adı altında 23 STK’nın yer aldığı örgütlenme oluştuğunu ifade eden Kürküt,“Farklı STK’ların kamu ile birlikte ortaklaşa çalışıp, doğrudan ihtiyaçların, doğru ihtiyaç sahiplerini gitmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Bir hafta önce yaklaşık 10 gün Bodrum, Manavgat ve Marmaris’te ekip arkadaşlarımla birlikte hem depoda, hem de sahada aktif olarak çalışmalar yürüttüm. Sahayla sizin burada gördüğünüz arasında inanılmaz farklar var. Örneğin siz oraya yiyecek içecek gönderiyorsunuz, zaten hava sıcak ve gerçekten ihtiyaç yok. Kızılay, yerel yönetimler ya da kamunun orada yemek verdiği mobil tesisler oluyor ve dolayısıyla yemekler doğrudan çöpe gidiyor. İkincisi, depolara gönderilen ihtiyaçların tasnif edilmeden gönderilmesi, oradaki gönüllülerin inanılmaz vaktini alıyor. Çünkü bir koliye hem kıyafet, hem maske hem yiyecek – içecek çıkıyor. Orada arkadaşlar iki saat boyunca onları tasniflemekle uğraşıyorlar. O nedenle, gönderilen ihtiyacı kolilerken, kolilerin üzerine etiketle içerisinde ne olduğunu yazın. Böylece ihtiyaç sahiplerine ihtiyaçlar çok hızlı bir şekilde ulaşabiliyor”
Sosyal medyada ve iletişim gruplarında yayılan haberlere de doğrulanmadıkça itibar edilmemesi gerektiğinin altını çizen Kürküt, “Yanlış bilgi afet durumlarında çok hızlı yayılıyor. Bilime güvenerek daha sakin bir şekilde ilerlemek daha doğru olur.” dedi.
“HAZIRLIK BİRİNCİ GÜNDEMİMİZ OLMALI”
Hayata Destek Derneği Operasyon Koordinatörü Volkan Pirinççi de konuşmasına afetlerde hayatını kaybedenleri anarak başladı. Hayata Destek Derneği hakkında kısa bilgi veren Pirinççi, afetlere hazırlık noktasında müdahalede yerel yönetimlerin ve halkın önemine değindi. Sadece 2019 yılında dünyada afetlerden etkilenen insan sayısının 164 milyon olduğunu belirten Volkan Pirinççi şöyle konuştu: “Son bir buçuk yıla dönüp baktığımız zaman insani yardım kuruluşları, arama kurtarma ekipleri de dahil olmak üzere afetten afete koştuk. Önleyemediğimiz, riskini azaltmadığımız her afette çok ciddi kayıplar yaşıyoruz. Bu yüzden afete hazırlığı, afete müdahaleyi birinci gündemimiz olarak tutmamız gerekiyor.”
Yerel yönetimler ve yerel toplulukların afetlere ilk müdahale ekipleri olduğunu belirten Pirinççi “Merkezi yönetimin sahaya inmesi belki 24 saat sürecek ama ilk göreceğiniz kişi belki muhtar belki belediyeden bir kişi olacak. O yüzden bu alana yerelde daha fazla yatırım yapılması gerekir.” vurgusunu yaptı.
Panelin ardından “Afet için 24 saat parktayız” eğitimine katılan aileler gece boyu parkta gerçekleştirilen diğer atölyelere katıldı. Acil durumda ilk aranacak kişi, bölge dışından aranacak kişi, aile buluşma yeri ve evin planına göre kaçış yeri gibi günlük hayatımızda çok aklımıza gelmeyen fakat bir afet durumunda hayati öneme sahip bilgilerin yer aldığı “Kaçış Hazırlık Atölyesi”ne katılan aileler daha sonra deprem deneyim odasında deprem simülasyonu ile depremi deneyimledi.
KARANLIĞA MUM YAKILDI
17 Ağustos gecesi, depremin yaşandığı saat olan 03.02’de, Marmara Depremi’nde yaşamını yitirenlerin anısına yüzlerce mum yakıldı ve saygı duruşunda bulunuldu. Anma etkinliğine çevrede yaşayan Kadıköylüler de katıldı. Bir daha kayıpların yaşanmamasının temenni edildiği anma etkinliğinden sonra aileler dinlenmeye çekildi.
Sabah kahvaltılarının ardından eğitimleri devam eden aileler, eğitim değerlendirmesinin ardından alandan ayrıldı.