-İstanbul'da askeri alanların yapılaşma süreci ne zaman başladı?
İstanbul’da asker alanların imara açılması aslında yeni değil. 2016 sonrası hızlanan bir süreçten söz ediyoruz. 1981 tarihli 2565 Sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu ile askeri arazilerin kurulması, kaldırılması ve gerektiğinde genişletilmesine ilişkin esas ve yöntemler tarif edilmiş, böylece askeri yasak bölgelerin sınırlarının milli eğitim, kültür, turizm ve spor amaçlı faaliyetler için kullanıma açılması süreci başlamıştır. Doğrudan ve dolaylı olarak birçok yasa ve 15 Temmuz darbe girişimi, 16 Nisan 2017 tarihli Anayasa Referandumu ile “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçiş gibi siyasal gelişmeler, bu sürecin önün açarak, askeri alanların el değiştirmesini hızlandırdı. Özellikle 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Hakkında Kanun, askeri alanların dönüşüm sürecini hızlandırdı.
KIŞLALAR VAKIFLARA DEVREDİLDİ
-Hangi alanlar devredildi?
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün açıklamasına göre, Vakıflar Kanunu kapsamında 2018 yılından bugüne ülke genelinde arasında Selimiye Kışlası, Maliye Hazinesi’nden “Sultan 3. Selim Vakfı”na, Bahriye Kışlası da Maliye Hazinesi’nden Cezayirli Gazi Hasan Paşa Vakfı’na devredildi. Ülke genelinde bu özellikteki yapıların bulunduğu toplam 1014 taşınmaz Müdürlüğün mülkiyetine geçti. Tüm bu gelişmeler sonucu İstanbul’da askeri arazilerin dönüşümü süreci hızlanarak devam etti. 15 Temmuz Darbe girişimi fırsat bilinerek İstanbul’daki tüm askeri arazilerin boşaltılmasına başlandı. O dönemde bu arazilerin depremde kullanılmak üzere rezerv alan ilan edileceği belirtilse de bu araziler hızlı bir yapılaşma sürecine konu oldular.
“RANT ARACI OLDULAR”
-İmar planları neler içeriyor? Bu alanlar nasıl kullanılacak?
2009 onaylı 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı'nda askeri alanların tasfiye edildiği takdirde, bunların öncelikle eğitim, sağlık, yeşil alan gibi sosyal ve teknik alt yapı alanları olarak kullanılması gerektiği belirtilmekteydi. Yürürlüğe giren imar planları Maslak’taki 1453 projesinde, Çekmeköy Kışlası’nda, Jandarma Dikimevi arazisinde, Zeytinburnu Tank Fabrikası’nda ve daha birçok askeri arazide görüldüğü üzere, bu araziler kamusal yarar için değil, lüks konut yapmak üzere planlandı. Bu planların büyük kısmı da ormanlık askeri arazilerde orman kaybına neden oldu.
-Bu alanların yeşil alan ya da deprem toplanma alanı olarak kullanılması mümkün müydü?
Elbette ki bu alanlar öncelikle olası İstanbul depreminde kullanmak üzere açık alan olarak korunmalıydı. Altyapısı hazır olarak, boş tutulmalıydı. Rezerv alan kavramı ancak bu şekilde hayata geçirilirse bir anlam ifade ediyor. Kalıcı lüks konutlar yapıp, bunları sattığınızda depreme hazırlanmış olmuyorsunuz. Uygun durumdakiler, İstanbul halkının sosyal konut ihtiyacını karşılamak üzere kiralık sosyal konut inşasına ayrılıp, kamunun elinde tutulabilirdi. Ancak bütün bunlar olmadı, çünkü kentin en kıymetli bölgelerinde yer alan bu araziler rant aracı ve fırsat olarak değerlendirildi. Ancak bütün bunlar olmadı, çünkü kentin en kıymetli bölgelerinde yer alan bu araziler rant aracı ve fırsat olarak değerlendirildi.