Korona virüsünün atık suda varlığı ve etkileri hakkında bilimsel çalışmalar yürütülüyor ancak bu konuda henüz bir tespit kaydedilmedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum korona virüsünün yayılmasını önlemek amacıyla atık su arıtma tesislerinde alınan tedbirlere ilişkin açıklama yapmıştı. Kurum, “Sulamada kullanılan arıtılmış atık sulara dezenfeksiyon uygulanacak. Arıtılmış atık su deşarj edilen akarsu bölgesinde su sporlarına ve tahıl yıkamaya izin verilmeyecek. Arıtma tesisleri hijyen kurallarını titizlikle uygulayacak.” ifadelerini kullanmıştı.
Konuyla ilgili çalışma yapan Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi bir rapor yayınladı. Raporda, Türkiye’de henüz bir çalışma yapılmadığı için Hollanda Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü araştırmasındaki sonuçların incelendiği belirtilerek, “SARS ve MERS gibi ilgili korona virüsü salgınlarından elde edilen verilere dayanarak COVID-19 virüsünün fekal-oral yoldan bulaşma riskinin düşük olması beklenmektedir.” denildi.
“MİDYELERLE TAŞINABİLİR”
Raporda, virüsün atık sularda canlılığını birkaç saatten birkaç güne kadar sürdürebildiğine dikkat çekildi. Merkezi su arıtma sisteminin bulunmadığı yerleşim alanlarında, kaynaktan temin edilen suların mutlaka dezenfekte edilerek kullanılması gerektiği vurgulanırken, şu bilgilere yer verildi: “İstanbul’da kentsel atık suların yaklaşık yüzde 68’i sadece ön arıtma işleminden sonra biyolojik arıtma işlemine tabi tutulmadan deniz deşarjı ile İstanbul Boğazı’na ve Marmara Denizi’ne iletiliyor. Kentin denize kıyı semtlerinde bazı noktalarda (restoran, konut vb.) kaçak deşarjlar nedeni ile özellikle düşük sıcaklık koşullarında aktif korona virüsünün özellikle midyeler ve diğer deniz canlıları tarafından taşınması mümkün olacaktır. Bu konuda atık su yönetimlerinin, kanalizasyon sistemlerinde ve deniz alıcı ortamında dikkatli bir izleme yapması gerekmektedir.”
ARIZALI TUVALETLERE DİKKAT!
Raporda virüsün arızalı tuvaletlerden daha kolay yayılabileceği ifade edilirken bu görüş şöyle açıklandı: “Sıhhi tesisattaki ve havalandırma sistemindeki hatalar nedeniyle 2003 yılında, Hong-Kong’da 50 katlı bir binada SARS korona virüsü başka dairelere taşınarak binanın içinde yayılmasına ve bunun sonucunda 342 kişinin enfekte olmasına, 42 kişinin de ölümüne yol açmıştır. Bu duruma banyolarda suyu boşalmış sifonlar ve doğru projelendirilmemiş havalandırma sistemlerinin neden olduğu tespit edilmiştir. Korona virüsü için de, apartmanlarda arızalı tuvaletlerden yayılması olası riskler olarak değerlendirilmelidir.”
DEZENFEKSİYON RİSKİ AZALTIYOR
Çevre Mühendisleri İstanbul Şube Başkanı Meryem Kayan hazırladıkları raporda sağlık riski oluşturabilecek noktalara dikkat çektiklerini belirterek şöyle konuştu: “Dezenfeksiyon yapılması ve nasıl yapılması gerektiğine dair tedbirlerden bahsettik. İçme suyunda hâlihazırda uygulanan dezenfeksiyon yöntemleri (ozonlama, klorlama) virüsün bulaşma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Biz, tıpkı içme suları gibi atık suyun bertaraf aşamasında da dezenfekte edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunun uygulanması böyle bir süreçte riski azaltacaktır.”
İstanbul’da çok az olmakla birlikte atık suların peyzaj sulama ya da tarımsal sulamada kullanıldığını ifade eden Kayan, “Bu süreçte de bu işlemler yapılmamalı. Ve şayet yapılacaksa kesinlikle dezenfeksiyon sonrası yapılmasını öneriyoruz.” dedi.
Virüsün temas yolu ile bulaşması söz konusu olduğu için sebze-meyve ve ambalajlı diğer ürünler gibi balıklarla da taşınmasının mümkün olduğunu ifade eden Kayan, şöyle devam etti: “Bunlar hep olasılıklar. Kesin böyledir diyemiyoruz şu aşamada. Bununla ilgili uzun çalışmaların, analizlerin, araştırmaların yapılması gerekiyor. Deniz ürünlerini de tüketirken özellikle temizleme aşamasında eldiven kullanılmalı. Her şeyde olduğu gibi kişisel hijyen kurallarına daha çok dikkat etmek gerekiyor.”
NELER YAPILMALI?
Raporda, alınması gereken önlemler ise şöyle sıralandı:
● Merkezi su arıtma sistemleri ve şebeke suyunun dezenfeksiyonu ile ilgili kontroller daha fazla yapılmalı, konut girişlerinden alınan su numunelerinde kontroller sürekli yapılarak şebekede meydana gelebilecek mikrobiyolojik kirlenme izlenmeli, bu doğrultuda gerekli tedbirler alınmalıdır.
● Hastaneden kaynaklanan atık sular kanalizasyon şebekesine verilmeden önce, 10 dakika 10 mg/l klor ile veya 30 dakika 40 mg/l klordioksit ile temas ettirilerek dezenfeksiyonu sağlanmalıdır.
● Atık suların dezenfeksiyonunda Ultraviole (UV) ile dezenfeksiyon yöntemi kullanılabilir.
● Konutlarda ve diğer ortak yaşam alanlarında, banyo ve tuvaletler; piyasadan çamaşır suyu olarak temin edilen kimyasallar ile düzenli olarak dezenfekte edilmeli, sifon çekilmeden önce klozet kapağı kapalı tutulmalıdır.
● Atık su borularında kaçak, çatlak, vb. tespit edilerek onarılmalı, kanalizasyon sistemi dışına yayılması engellenmelidir.