Bostanlarda hasat başladı

Kadıköy Belediyesi’nin eylül ayında hayata geçirdiği ve Kadıköylülerin kendi ürünlerini ürettiği bostanlar, ilk hasadını verdi. Moda ve Fenerbahçe Bostanı’na gittik, gönüllülerle konuştuk

17 Kasım 2021 - 09:23

Kadıköy Belediyesi her mahallede bir bostan projesini başlatmış ve 18 Eylül’de de Moda ve Fenerbahçe Bostanı’nı açmıştı. Bu projeyle vatandaşların kendi gıdasını üretebilmesi, Kadıköylülerin sağlıklı ve temiz gıdaya doğrudan erişmesi amaçlanıyor.

Kadıköy Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Leyla Terzi çalışmalar hakkında bilgi verdi. Terzi, “Gönüllülerimizle ve uzman bahçıvanlarımızla beraber tohum ve fidelerimizi diktik, ürünlerimizi almaya başladık. Çocuk, genç ve yaş almış her yaştan, her meslekten gönüllülerimizle beraber kışın kışlık sebze meyve, yazın yazlık sebze meyve üretimini hiçbir kimyasal katkı maddesi kullanmadan doğal yöntemlerle üretiyoruz. Permakültür esaslarına göre, topraktan aldığımızı kompost olarak tekrar toprağa veriyoruz. Kardeş bitkiler ve azot bırakan meyve ağaçlarımız ile sebze köklerini doğal olarak besliyoruz.” dedi.

HEDEF HER MAHALLEYE BİR BOSTAN

Kadıköy Belediyesi’nin Fenerbahçe ve Moda’da hayata geçirdiği bostanlar, projenin ilk örnekleri. Amaç her mahallede bir bostan oluşturmak. Bahar mevsimin başında Koşuyolu Mahallesi’nde de yeni bir bostan açılacağını söyleyen Terzi, şöyle devam etti: “Aralık başından itibaren bostanlarımızda toprak, kompost, tohum sulama, çim ekme konulu altı hafta sürecek eğitimlerimiz başlayacak. Bunun yanı sıra sürdürülebilir film ve belgesel gösterimleri de yapacağız. Belediyemizce tarımsal faaliyetlerimizi okul kreşlerinden, özel mülk bahçelerine kadar yaygınlaştırarak yüzü gülen, eli toprağa değen bir gelecek yaratmak istiyoruz.”

BAHÇEDEN BOSTANLARA

Kadıköy Belediyesi, 2016 yılından beri Saint Joseph Lisesi ve Kadıköylü gönüllülerin tarım faaliyetlerini yürüttüğü Fenerbahçe Topluluk Bahçesi’nin bakım ve tamiratlarını yaparak Fenerbahçe Bostanı’na dönüştürdü. Toplamda 900 metrekare alanda tamamen doğal malzemeler kullanıldı ve permakültür bahçesi özelliği korundu. Fenerbahçe Bostanı’nda 40 üretici yer alıyor. 80 üreticinin bulunduğu Moda Bostanı ise toplam 2 bin 500 metrekarelik alana sahip. Eylül ayında ekim yapan Kadıköylüler hasat yapmaya başladı. Bostanlar ürün olarak da çok çeşitli. Kıvırcık, brokoli, tere, roka, pazı, kereviz, ıspanak, soğan, maydanoz, pırasa ve daha birçok sebze var. Nisan ayında ise bostanlarda ikinci dönem başlayacak. Yeni üreticilerin ekim yapacağı bostanlarda bahar ayında domates, patlıcan, kabak gibi ürünlerin yetiştirilmesi planlanıyor.

İLK DENEYİM

Atalık tohumların kullanıldığı ve ilaçlamanın yapılmadığı bostanlarda Kadıköylüler emeklerinin karşılığının almanın mutluluğunu yaşıyor. Haftanın dört günü açık olan her iki bostana gittik ve üreticilerle konuştuk. Uzun yıllardır Kadıköy’de yaşayan Fatma İffet Nalbantoğlu Moda Bostanı’ndaki ocak sahiplerinden biri. İlk defa bir bostanda üretim yaptığını söyleyen Nalbantoğlu, kendisini mutlu eden bu deneyimi şöyle anlatıyor: “Daha önce ekip biçme deneyimim olmadı. Hep bir bostanım olsun, bir şeyler yetiştireyim istiyordum. Buraya gelmeyi çok istedim. İnternetten görüp başvuru yaptım. Çıktığında inanamadım önce, ‘yedeklerdeyimdir’ dedim. Sonra mail geldi ve ‘49. olarak şu gün şurada buluşmanızı istiyoruz’ yazıyordu. Sonra Kadıköy Belediyesi’nden aradılar. O zaman anladım bana gerçekten çıktığını ve çok sevindim.”

Nalbantoğlu’nun ocağı bostanın en bereketli yerlerinden biri. Haftanın dört günü de bostana gelip büyük bir özenle sebzelerini kontrol eden Nalbantoğlu, roka, maydanoz, ıspanak, marul, pırasa ve daha birçok ürün yetiştirmiş. Nalbantoğlu, hasadını yaptığı sebzeleri de sadece kendisi yemiyor. Topladığı sebzeleri annesiyle ve apartmandaki komşularıyla paylaşıyor. Nalbantoğlu, “Buradan arabalar geçiyor, çok kapalı bir alan, burada yetişecek mi diye düşündüm. Ama yetişiyor. Kesinlikle emek vermek gerekiyor. Komşularla çok iyi anlaşıyoruz. Tanıştığım, tohum alışverişi yaptığım kişiler oldu.” diyor.

Bu tarz projelerin İstanbul’a yayılmasını istediğini söyleyen Nalbantoğlu, şöyle devam ediyor: “Buraya geldiğimde sanki gün içinde bir tatile çıkmışım gibi hissediyorum. Sadece yapraklarla ve toprakla uğraşıyorsunuz. Toprağın gerçekten ele değmesi gerekiyormuş, o negatif enerjiyi alıyormuş. Ektikçe, topladıkça, yedikçe hepsini hissediyorum.”

“ÖMRÜME ÖMÜR KATILMIŞ GİBİ..”

Asude Savaş da Fenerbahçe Bostanı’ndaki üreticilerde.  Toprağı ve toprakla uğraşmayı çok sevdiğini dile getiren Savaş, gün içinde 3-4 saatini bostanda geçirdiğini söylüyor. Savaş son iki aydır yaşadığı deneyimi ve mutluluğu şu sözlerle anlatıyor: “Toprakla uğraşmak, attığınız tohumun yeşerdiğini görmek inanılmaz büyük bir mutluluk. Geçtiğimiz hafta ilk hasadımı yaptım. Kendi ektiğiniz, emek verdiğiniz bir işin sonucunu almak kadar zevkli bir şey yok. Kimyasal hiçbir şey değmesin istiyoruz, üstüne titriyoruz. Normalde dereotunu hiç yemeyen bir insan olarak büyük bir zevkle, koklaya koklaya yedim. Kokusu farklı, tadı farklı, yumuşaklığı farklı. ‘İşte bizim yememiz gereken, ulaşabilmemiz gereken gıda bu’ diyorsunuz. Sağlıklı olan bu. Umarım yayılır, umarım her bölgede olur.”

“Bizim gençliğimizde Bostancı’nın üstü bostanlıktı, Kozyatağı’na geçemezdik hava karardıktan sonra, korkardık.” sözleriyle Kadıköy’ün bir bostan semti olduğunu hatırlatan Savaş, “Ama kentleşme, şehirleşme, binaların ve nüfusun çoğalması ne yazık ki bizi topraktan uzaklaştırdı. Toprağımız azaldı. Eskiden bahçeli evlerimiz vardı, bahçelerde meyve ağaçlarımız vardı. Topraktan ne kadar uzaklaşırsak o kadar mutsuzlaşıyoruz. Buraya geldiğim zaman sanki ömrüme ömür katılmış gibi hissediyorum. Bazı genç arkadaşlar var, çalışıp iş çıkışı geliyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor.” diyor.

Kadıköy Belediyesi’nin başlattığı projenin her mahalleye yayılması dileğinde bulunan Savaş, şöyle devam ediyor: “Keşke her mahalleye yayılsa da çocuklarımız toprağı, bitkiyi, ekip biçmeyi, toplamayı öğrense. Çünkü geleceğin tarımda, organik tarımda olduğunu düşünüyorum.”

“İLK ADIMI ATTIM”

Grafik tasarımcı olan Emrah Güler hem gün içinde çalışıyor hem de işten arda kalan vaktini bostana ayırıyor. Korona virüsü salgını ile birlikte toprakla daha fazla uğraşmak istediğini söyleyen Güler için Kadıköy Belediyesi’nin bostan projesi çok iyi bir şans yaratmış. Güler o süreci şöyle anlatıyor: “Benim, ‘bir yerde küçük de olsa bir arazi alayım, kafa dağıtmaya gideyim orada ekip biçeyim.’ diye bir hayalim vardı. Bugün burada olmak bu hayalimin ilk adımı gibi.”

Güler’in ocağında; marul, pazı, ıspanak, maydanoz, tere, roka, lahana mevcut. Güler, hala büyüme aşamasında oldukları için sebzelerin hasadını ilerleyen günlerde yapmayı planlıyor. Ama insanın kendi ürettiği sebzeleri tüketmesini şöyle yorumluyor: “Babam bu işlere biraz meraklı. O yüzden bu hazzı az çok biliyorum. Ama tek başına uğraşıp, toprağını eleyip, ekip biçmenin tadı hele şu dönemde bambaşka. Bir kere zaman ayırıp toprakla meşgul oluyorsun. İstanbul gibi bir yerde elektriğini atıyorsun. Şu kadarcık, şu 8 metrekarelik toprağın olması bile İstanbul gibi bir yerde çok büyük bir lüks. İstanbul’un her tarafında olabilir mi bilmiyorum ama yapılabilecek her noktada bunun olması gerekiyor. İnsanların biraz kendi başlarına bir şeyler yapmayı öğrenmesi şart.”

Bostanda tamamen doğal bir süreçle ürünlerin yetiştirildiğini söyleyen Güler, “Benim burada ikinci ayım.  Böcekleri doğal yöntemlerle uzaklaştırmanın yolu var ama ben onu bile yapmadım. Doğayla paylaşıyorum, bana ne kalırsa ben de onu alacağım. Betondan yeşile dönmemiz gerekiyor. Bir öğün bile bir şey çıkacak olsa, bir yerde anlatırken ‘onu ben yaptım’ diyebilmek büyük bir keyif. Pandemiyle birlikte insanların farkındalığı arttı. Bir şey üretmek istiyorlar. Yeni nesilin, Z kuşağının bu tip şeylere döneceğine inanıyorum ben.” diyor.


ARŞİV