Veganlık ve veganizm, isimlerini son yıllarda sık duyduğumuz kavramlardan. Bir takım nedenlerle hayvan kökenli gıdaları ve diğer hayvansal ürünleri kullanmayı reddetme anlamına gelen bu düşüncenin birçok takipçisi bulunuyor. Onlardan biri de ofisi Kadıköy’de bulunan diyetisyen Kevser Başkara. Başkara, veganlığı, nedem vegan olduğunu ve kendini nitelendirdiği “vegitisyen” kavramını gazetemize anlattı. Et yemenin insan doğasına aykırı olduğunu savunan Başkara, veganlığın bir tercih değil, sorumluluk olduğunu düşündüğünü söylüyor.
Veganlık için, insanı değil bütün doğayı önceleyen ve buna göre yaşamayı tercih eden insanları tanımlayan bir kavram diyebilir miyiz?
İnsanı değil bütün doğayı öncelememiz doğru, fakat tercih dememiz doğru olmaz. Bu bir tercih meselesi değil, herkes için bir sorumluluk. Çay içmek yerine kahve içmek bir tercihtir. Fakat bu hayvan haklarına karşı işlenmiş bir suç. Bir suç işlemeyi nasıl tercih olarak düşünebiliriz?
Peki, bu “suç” nasıl bu kadar normalleşebiliyor?
Bunun en önemli nedenlerinden biri toplumda onaylanmış bir şiddetin var olması. Et yemek bir norm haline gelmiş, belirlenmiş kurallar silsilesi haline gelmiş. Bir hayvan öldürülüp, kesilip, kasapta teşhir edildiği zaman kimse ona tepki göstermiyor. Çünkü ders kitapları bunun normal olduğunu söylüyor. Çevresinden, annesinden, babasından bunu görüyor. Toplumca onaylanmış bir şiddetin içinde büyüyor ve ona alışarak sorgulamayı bırakıyor.
Nasıl ve ne zaman vegan oldunuz?
Yaklaşık bir sene önce böyle bir şeyi keşfettim. “Earthings” adlı belgeseli izledim. Bir kırılma anı oldu ve sorgulamaya başladım. Kendime “Niçin toplumda bu kadar yaygın bir şiddet var?”, “İnsanlar niçin birbirlerine karşı bu kadar sevgisiz?”, “Bu sistemler niçin insan temelli?” ve en önemlisi “Bu şiddetin kaynağı ne?” diye sordum. Şiddet derken sadece fiziksel değil, psikolojik ve sosyolojik şiddeti de kastediyorum. FBI seri katiller üzerine bir araştırma yapmış. Araştırmaya göre seri katillerin %85’i öldürmeye hayvanlardan başlıyorlar. Yani bunların hiçbiri tesadüf değil. Bunlar hep birbirini besleyen şeyler. Şiddet hayvanla başlıyor. Mezbahalarda başlıyor. Hayvan öldürmenin normalleşmesi şiddeti de normalleştiriyor. Şiddetin kaynağı bu olmalı dedim ve vegan olmaya karar verdim.
Toplumda yaygın olarak et yemenin insanın doğasında olduğu düşüncesi hâkim?
Aslında tam tersi. Et yemek insan doğasına aykırı. İnsanın vücut yapısını incelediğiniz zaman ve etçillerin vücut yapısını incelediğiniz zaman antropolojinin ve tıp biliminin de bizi desteklediğini görüyorsunuz. Mesela, etçillerin bağırsak yapıları çok pürüzsüz ama otçulların daha kıvrımlıdır. Etçillerin bağırsakları boylarıyla hemen hemen aynıyken, otçulların kendi boylarının yedi katı kadardır. Şimdi insanın vücuduna baktığımız zaman bağırsak boyu kendi boyunun üç katı kadar. Diyeceksiniz ne etçil ne otçul o zaman. Hayır öyle değil, insan kendi sistemini kendisi bozmuş. Niye bozmuş? İlk insanlar etle beslenmemişle, otçullar ilk başlarda. Daha sonra buzul çağı geliyor ve et yemeye başlamak zorunda kalıyorlar. Burada varılacak en önemli sonuç insanın mecburen et yemeğe geçmiş olması. Bir de biz avcıyız sıkça söylenilen bir sav.”Biz avcıyız et yemek zorundayız.”. Ama işin aslı öyle değil. Bir aslana baktığımız zaman tamamen etçil bir hayvan, avını yakalıyor ve çiğ çiğ yiyor. Çünkü sindirim sistemi buna çok müsait bir kere zaten midesindeki asit miktarı bir otçulun yedi kat fazlası.
Mesleğinize yansımaları nedir. Kendinizi de vegitisyen olarak niteliyorsunuz?
Vegitisyen benim uydurduğum bir kelime aslında patentini de aldım. Ben diyetisyen olarak bana gelen danışanlarımın tümüne vegan beslenmeyi öneriyorum ve diyet listelerini o şekilde yazıyorum. Onun dışında vegan olmak isteyen fakat zorlanan insanlara aşamalı geçişler için danışmanlık yapıyorum. Bunların dışında “Kekimi nasıl kabartacağım” gibi sorulara vegan alternatifleri sunuyorum
Peki, veganlığın sağlık açısından faydalar neler?
İnsan doğası otla beslenmeye müsait. Hayvansal yiyerek sağlıklı olamaz bir insan. Çünkü bağırsakların yapısını bozan bir şey hayvansal tüketim. Vücudun ph dengesini de bozuyor. Daha asidik yapıyor. Modern insan daha hareketsiz ve çok fazla işlenmiş ürün tüketiyor. Bu işlenmişlerin içinde bitkisel gıdalar olsa da daha çok hayvansal gıdalar var. Dünyada en çok hastalığa ölüme neden olan şey ne? Kalp damar hastalıkları… Bunun %70-%80 kadarının sebebi beslenmeyle alakalı. Diğer kısmı ise genetik.
Tüm veganlar sağlıklıdır yanlış bir genelleme. Ama yapılan araştırmalarda görüldüğü üzere sağlıklı vegan beslenenlerin kanser olma riski çok azdır. Kolestrol oranları çok düşüktür. Bence şeker hastalığı içinde en iyi seçenek sağlıklı bir bitkisel beslenmedir. Alzheimerı önlemek için vegan belenme çok önemli. Çünkü doymuş yağ tüketimi hücrelerin dejenerasyonunu hızlandırıyor. Hücreyi bozuyor. Bağırsakları bozuyor.
Toplumda veganlık hakkında kalıplaşmış olumsuz yargılar var. O yargıları cevaplamanızı isteyeceğim.
Ben de B12’yi dışarıdan alıyorum. Bir eksiklik yarattığı doğru fakat, zaten hayvanlar da dılarıdan alıyorlar. Neden B12’yi karşılamak için kolestrol, yağ gibi sağlıksız maddelere yöneleyim ki?
Yanlış, protein sadece hayvansal gıdalar da yok. Bir çok tahıl ürünü de protein açısından zengin. Ayrıca insan gelişme dönemi hariç proteine çok ihtiyaç duymuyor.
Bu algının sebebi veganlar için hazırlanan hazır yiyeceklerden kaynaklı. Çok fazla vegan olmadığı için bu ürünler pahalıya satılıyor. Fakat yemek evde yapıldığında hayvansal ürüne göre daha ucuz bile oluyor.
Yanlış, Kalsiyumu yeşil yapraklı sebzelerden ve kuru baklagillerden karşılayabiliriz. Bununla beraber kalsiyum için içtiğimiz sütte fazla miktarda fosfor var ve fosfor kalsiyum emilimini engelliyor.