Kadıköy Belediyesi Ekolojik Yaşam Merkezi, Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği’nin “İklim Krizi, Afetler ve Toplumsal Cinsiyet” kitapçığının tanıtımına ev sahipliği yaptı. 15 Şubat’ta gerçekleşen “Mor/Yeşil Buluşmalar Serisi” kapsamında düzenlenen söyleşide kitapçığı hazırlayanlardan biri olan Nilüfer Sayılan konuşmacı olarak yer aldı.
Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği’nin Başkanı Ayla Tokmak, söyleşi öncesi yaptığı konuşmada, “Kurucularımızla birlikte uzun yıllar kurumlar içerisinde kadın dayanışmasına ve eşitliği için mücadele vermiş kadınların kurdukları bir oluşumuz. Bizim amacımız tek bir kadının öyküsüne, güçlenmesine ve gelişmesine katkıda bulunabilmek.” dedi.
Dünyanın belgelenebilir beş buzul çağını atlattığını belirten Sayılan, insanlık olarak 12 bin yıl önce son buzul çağından çıkıp ılıman bir döneme girdiklerini ifade etti. Son 300 yılda, sınırsız endüstriyel üretimin gezegenin sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini belirten Sayılan, sanayi devrimiyle birlikte “Antroposen” çağına geçildiğini belirterek 1980’lerde kapitalizmin yükselmesiyle “Kapitalosen Çağı”na, yani Sermaye Çağı’na yol açtığını vurguladı.
AFETLER ARTIYOR
Afetlerin artan sıklığına dikkat çeken Sayılan, doğa olaylarının ihmalkarlık, açgözlülük ve cezalandırılmama nedeniyle afete dönüştüğünü belirtti. Sayılan, örnek olarak Kartalkaya yangınına değinerek şunları söyledi:”Kartalkaya yangını, tam bir ihmal ve açgözlülük zinciridir. Olay, afet olarak yaşadığımız bir şey olabilir; fakat önlem almama durumu 78 kişinin hayatına mal oldu.”
Global İklim Değişikliği Enstitüsü’nün, önümüzdeki 25 yılda dünyada yarım milyondan fazla insanın hayatını kaybedeceğini tahmin ettiğini dile getiren Sayılan, “Tanımladıkları 55 afet türünden 21 tanesi de Türkiye için potansiyel olarak geçerli.” dedi. Sayılan, Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye’deki afet olaylarının 1990’larda 10 ila 15 arasında, 2000’lerde 100’ün üzerinde olduğunu, 2019’da ise 395’e ulaştığını ifade etti.
Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre, dünya genelindeki sıcaklık artışının 2050 yılına kadar 1,5 dereceye ulaşmasının beklendiğini belirten Sayılan, bunun kuraklık, aşırı sıcaklık ve sel gibi felaketleri beraberinde getireceğini söyledi.
İklim krizinin tarımsal üretime çok ciddi etkileri olduğunun altını çizen Sayılan, “Konya’da buğday üretimi rekoltesi yüzde 50 düşmüş vaziyette. Buğday üretiminin yarısı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi bu durumdan daha fazla etkileniyor. Buğday, çavdar, üzüm, yulaf, pamuk ve tütün üretimimiz çok düştü. Aralık 2022 itibariyle gıda enflasyonunda beşinciyiz.” dedi.
“EN ÇOK KADINLAR HAYATINI KAYBEDİYOR”
Erkek egemen toplumlarda eşitsizliklerin iklim krizi ve afetlerde güç eşitsizliği olarak kadınların karşısına çıktığını vurgulayan Sayılan, “Kuraklık, salgın ve depremler kadınları, çocukları, yaşlıları, engellileri, kronik hastaları, LGBTİ+ ve erkekleri etkiliyor. Ama herkesi etkileme türü ve şiddeti farklı.” dedi. Eric Neumayer ve Thomas Plumper’ın 1981 ila 2002 yılları arasında 141 ülkede yaşanan 4 bin 605 doğal afette hayatını kaybedenlerin cinsiyetini incelediğini ve kadın ölümlerinin daha fazla olduğunu tespit ettiğini söyleyen Sayılan, “Bangladeş’te 1991 yılında meydana gelen kasırgada ölen 140 bin insanın 127 bin 400’ü kadın, 12 bin 600’ü erkek.” şeklinde konuştu.
Sayılan, “Kadınlar çocuklarını koruyor doğru ama en büyük sebep başörtüsü, uygun kıyafeti olmadan sokağa çıkamamak.”dedi. Kahramanmaraş depreminde kadınların cansız bedenlerinin çocuk odalarında bulunduğunu ifade eden Sayılan, “Kadınlar, daha çok bakım veren olduğu için çocuklarla, yaşlılarla, evdeki engelli bireylerle ilgileniyor. Deprem olduğu anda da evde oldukları için kendilerini dışarı atmak yerine önce sorumlu oldukları insanları düşünüyorlar.” dedi.
“ÜLKEMİZDE KADIN YOKSULLUĞU VAR”
Kadınların afetten kurtulduğunda sorunlarının bitmediğini, kaynaklara erişimde de sıkıntılar yaşadıklarının altını çizen Sayılan, “Gelen yardımı almaya kadın tek başına gidemiyor. Çocuğu varsa onu kimseye bırakıp gidemiyor. Çevresindeki hayatta kalan erkekler yardımı almaya gittiklerinde utandıkları için ped istemiyorlar. Yardımı dağıtanlar da çoğunlukla erkek, onların da akıllarına böyle bir ihtiyaç gelmiyor.” şeklinde konuştu.
Deprem sonrasında yalnız kadınlara aile olmadıklarından dolayı çadır verilmediğini dile getiren Sayılan, “Sadece afetin getirdiği bir yoksulluk değil, ülkemizde kadın yoksulluğu var. Bu yoksulluk afet durumunda giderek katlanıyor. Mülteci kadınları unutmayalım, hatırlar mısınız? Depremde yardım istemek için Arapça ‘yaşıyoruz, buradayız’ diye bir aile göçük altından bağıramadı. Suriyeli oldukları için kurtarılmayacaklarını düşündüler.” diye konuştu.