“Fırtına yok olmasın”

Fırtına Vadisi’ndeki imar değişikliğine karşı sürdürülen hukuk mücadelesinin anlatıldığı toplantıda konuşan Yakup Okumuşoğlu “kendimizden başka dayanabileceğimiz güç yok” dedi

25 Nisan 2024 - 13:44

Hemşinliler; Fırtına Vadisi’nde hidroelektrik santrali (HES) projesinin iptali sonrasında yaşanan imar değişikliğiyle sit alanlarının derecelerinin düşürülmesi ve kitle turizmi ile artan rantı konuşmak için Rasimpaşa Mahallesi’ndeki Hemşinliler Eğitim ve Kültür Derneği’nde bir araya geldi. 20 Nisan Cumartesi günü gerçekleşen toplantıda, bölge halkının vadi için verdiği mücadele ve hukuki süreç anlatıldı. Etkinlikte konuşan Hemşinliler Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Hızır Canbaz, “Hemşin coğrafyası içerisinde istenmeyen ve şiddetle karşı olduğumuz hukuk dışı çalışmalar var. İnsanların göçünü engellemek için hukuk  çerçevesinde yapılan çalışmalara karşı değiliz. Bizim istediğimiz bilimsel yönü olan, topluma faydası olan çalışmaların kanunların öngördüğü şekilde olmasıdır” dedi. 

“BÖLGENİN SİT DERECELERİ DÜŞÜRÜLDÜ”

Fırtına Vadisi’ndeki hukuki süreç ile ilgili bilgi veren avukat  İbrahim Demirci, Fırtına Vadisi eskiden tek bir sit kararıyla birinci, ikinci ve üçüncü derece olarak nitelendiriliyordu. Şimdi vadiyi kaça böldüklerini bilmiyoruz ama bize gelen ilk bilgi birinci etap olarak geldi. Çamlıhemşin’den Çat’a kadar olan bölgenin sit dereceleri düşürüldü ve ağırlıklı olarak da üçüncü dereceye düşürdüler, ‘sürdürülebilir alan’ olarak ifade ediyorlar bu bir koruma statüsü değil. Maden ocağından taş ocağına kadar her şeyin yapılabilmesine izin veren bir şey” dedi. 

Köylere bağlı eski çayırlıklarının da üçüncü dereceye düşürüldüğünü belirten Demirci, “Köyün çayırlığında araba yolu yok, orman bölgesi. Haritalardan baktığınız zaman buralar, vadiye peyzaj ve manzara ile ciddi bir şekilde hâkim. Bunun anlamı şu; birileri ‘ben buraları istiyorum, buralara tesis yapacağım, burayı üçüncü dereceye düşür’ demiş” şeklinde açıkladı. 200 kişi ile birlikte dava açtıklarını kaydeden Demirci, “Dava şu anda sürüyor ama henüz herhangi bir şekilde yürütmeyi durdurma kararı olmadığı için, idari işlemler de devam ediyor. Bundan sonra tahrip yönlü idare sürecinin oldukça hızlanacağını düşünüyoruz. Çünkü sit dereceleri düşürüldüğü andan itibaren herhangi bir koruması kalmayacak ve orada herhangi bir tesis yapmak isteyen kişiler hızlı bir şekilde yapmak istediklerini ortaya koyacaklar” dedi. 

“HUKUK İKTİDARIN BİR OYUNCAĞI”

Avukat Yakup Okumuşoğlu da “Türkiye’de hukuk iktidarın bir oyuncağı, bunun bilincinde olmamız gerekiyor. Bizim dava açıp kazandığımız idare işlemi, yenileyen  idare yeni işlemler yapıyorlar ve onlara karşı da yeni davalar açılıyor” dedi. Okumuşoğlu, “Hukuk, bildiğimiz ve yasal bir hukuk, ama meşru bir hukuk ortada yok. Her şey şekle bürünmüş vaziyette, gerçekten hakların özüne inen bir mahkeme kararı elde edemiyorsunuz. Şeklen incelemeler yapılıyor, uzun süreçlere yayılıyor ve baktığımız zaman işin sonunda adalet tecelli etmiş oluyor iptal edilmiş oluyor ama ortada hiçbir şey kalmıyor. Yeşil bitmiş, orman kesilmiş oluyor” şeklinde konuştu. 

Durumu Kurtuluş Savaşı’na benzeten Okumuşoğlu, “Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabesi’nde söylemiş olduğu gaflet, dalalet ve hıyanet dediği hikâyeyi yaşıyoruz. Hukukçu olarak söylüyorum ve çok üzgünüm ama meselemiz bu ve kendimizden başka dayanabileceğimiz bir güç yok. Siyasal sistem de problem yaşıyor ve yasaların yapılış tarzında problem var, siyasetçilerin halk arasında bağı yok, taleplerinizi kolay duyuramıyorsunuz” dedi. 

KİTLE TURİZMİ VE RANT

Okumuşoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “HES zamanında, ‘yatırım yapıyoruz’ diyorlardı. Her söylediğimiz söz çok önemli, o dönemde ‘yatırım istemiyorlar’ denildi, biz de ‘biz turizm istiyoruz, HES istemiyoruz buranın coğrafyası çok güzel, bu vadide turizm yapılsın her köy her ev turizmden gelir elde etsin’ dedik. Demez olaydık, Arap turistler otobüslerle gelmeye başladılar. O zamana kadar İngiliz, Danimarkalı, Hollandalı 3-5 turist dağlarda dolaşırdı. Bu turizm kitle turizmine döndü ve şu anda bütün Fırtına Vadisi’ni yok etmek için kanser hücresine dönüşmek üzere. Kitle turizminin mutlaka önüne geçmemiz lazım. Turizmin gelmesi rantı üretti, eskiden bir firma gelirdi ona karşı mücadele ediyorduk, şimdi kendi kendimizle mücadele etme noktasına geldik. En büyük problem bu, bizim fikren felsefe olarak bir dönüşüme ihtiyacımız var. Biz turizm yapmayalım demiyoruz, biz şunu diyoruz ‘yazıp çizip bana dayatma, benim fikrimi sor, Fırtına Vadisi ne istiyor’. 

"NEYİ KORUYORUZ?"

Okumuşoğlu Fırtına Vadisi’ni ve neyi koruduklarını şu şekilde anlattı: “Artvin sınırına kadar Fırtına Vadisi Milli Park’tır. Sit alanları Milli Park’ı da kapsar, bazı yerler sit alanıdır. Aynı zamanda Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından ki bunların başkanlığını bir dönem İspanyol Kralı yapıyordu, HES zamanında Demirel Cumhurbaşkanı iken, ‘sayın eksalans yapmayın, Fırtına Vadisi çok değerlidir’ diye bir mektup göndermiştir. Vakfın belirlemesine göre dünyanın 200 ekolojik bölgesinden biridir. Vadi, kuzey kuşak yağmur ormanlarının son kalan kalıntılarıdır gezegen açısından. Aynı zaman da biyosfer rezerv alanı niteliğinde olan bir yerdir, alüvyon ve doğal yaşlı ormanlarıyla, gerçekten dünyanın korunması gereken ormanlarına sahiptir.”

 

 


ARŞİV