Fotoğraflar kuraklığı anlatıyor

Uzun yıllardır İstanbul’un barajlarındaki değişimi belgeleyen fotoğrafçı Rasim Aslan, 2015-2019 yılları arasında su seviyelerinde çok dengeli azalmalar gözlemliyordum ama 2020 yılı bu dengenin belirgin bir şekilde bozulduğu bir yıl oldu” diyor

20 Ocak 2021 - 14:15

Barajlardaki su seviyesinin kritik düzeye gerilemesinin ardından tüm İstanbulluların gözü kulağı yağmurda kardaydı. Geçmiş yıllara oranla kuvvetli bir yağış gerçekleşmese de birkaç gün süren yağmur ve sonrasında gelen kar yağışı barajlardaki su seviyesini yüzde 30’un üzerine taşıdı. Ocak ayının başında İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 20’nin altına düşmüştü. Ancak bu oran mega kent İstanbul için yeterli değil. Yaz mevsiminden önce barajlardaki su seviyesinin daha yükseğe çıkması gerekiyor. Bunun için hem kar ve yağmur yağışının gerçekleşmesi hem de İstanbulların gerekli tasarruf önlemlerini alması gerekiyor. Aksi takdirde yaz aylarında ciddi bir su sorunu ile karşılaşmamız söz konusu.

                                

ÖMERLİ BARAJINDAKİ DEĞİŞİM!

Çok değil birkaç hafta önce fotoğrafçı Rasim Aslan sosyal medya hesabından, Ömerli Barajı’ndaki değişimi özetleyen iki fotoğraf paylaştı. Fotoğraflar İstanbul’daki kuraklık sorununu o kadar gerçekçi anlatıyordu ki kısa zamanda binlerce kişi fotoğrafı paylaştı, birçok haber sitesi fotoğraflar üzerinden haber yaptı. Kadıköy’de yaşan fotoğrafçı Rasim Aslan uzun yıllardır İstanbul’daki barajları ve su havzalarını belgeliyor. Aslan ile hem fotoğraf çekerken karşılaştığı gerçekleri hem de sosyal medyada gündem olan fotoğraflarını konuştuk.

“SU SORUNU KAÇINILMAZ”

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf bölümünden mezun olan Aslan, beş yıldır Ömerli Barajı’nı gözlemliyor. Fotoğrafların süreci tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdiğini ifade eden Aslan, şöyle devam ediyor: “İnanılmaz bir değişim var çünkü. Uzun zamandır Ömerli Barajı’nı gözlemliyorum. İlk defa bu kadar korkutucu bir değişim gözlemlemiştim. Her yıl yaz ayı sonlarında barajlardaki su seviyesinde azalmalar görülüyor ama bu yılki değişim diğer yıllara oranla çok çok daha fazla. Hala ciddi anlamda bir yağışın olmayışı 2021 yazının kurak ve ciddi anlamda su sorununu da yaşayacağımız anlamına geliyor. Bu sorun sadece İstanbul ile sınırlı değil, tüm ülkenin yüzleşeceği bir gerçeklik.”

“2020 YILI DAHA FARKLIYDI”

İnsan eliyle gerçekleşen müdahalelerin barajları da olumsuz etkilediğini vurgulayan Aslan, çalışmaları hakkında şu detayları paylaşıyor: “Sürekli bir seyir halindeyim, doğa içinde insan müdahaleleri benim ilgimi çeken bir konu. Terkos, Büyükçekmece ve Ömerli barajları yoğun olarak gidip gözlemlediğim ve belgelediğim yerler. 2015-2019 yılları arasında su seviyelerinde çok dengeli azalmalar gözlemliyordum ama 2020 yılı bu dengenin belirgin bir şekilde bozulduğu bir yıl oldu. Barajlarda hiç görmediğim eski yapılar bile ortaya çıktı ve bunları fotoğraflamaya başladım.”

KANAL İSTANBUL NE GETİRECEK?

Bir fotoğrafçı olarak sadece gözlem yaptığını söyleyen Aslan, konuyla ilgili  iklim aktivistlerinin daha sağlıklı açıklamalar yaptığını vurguluyor. Sadece barajlardaki değişimi değil Kanal İstanbul projesinin güzergahını da belgeleyen Aslan, bu çalışmayla edindiği izlenimleri şöyle özetliyor: “Mekanda Adalet Derneği bünyesinde bir dizi video projelerinde çalıştım, o dönem Kanal İstanbul güzergahını da baştan sona gezip inceleme ve belgeleme şansım oldu. Bölgedeki köylerde yaşayan insanlarla görüşmelerimiz oldu, büyük bir rant alanına dönüştüğünü apaçık görebiliyorsunuz. Kendi tabirleri ile ‘çılgın bir proje’ gerçekten, az sayıda olan tarım alanlarının yok olacağı ve Marmara ikliminin bile tamamen değişeceği bir projeden bahsediyoruz. Bilim insanlarının aktardığı şey çok az sayıdaki su kaynaklarının da bu proje ile beraber büyük tahribata uğrayacağı yönünde. Su sorunu yaşadığımız böyle bir dönemde bu projeye kalkışmak aklın ve mantığın almadığı bir durum.”

FOTOĞRAFIN GÜCÜ

Gerçeklerin daha net anlaşılması için fotoğrafın günümüzde hala çok etkili olduğunu belirten Aslan, son olarak şu görüşlerini paylaşıyor: “Etkili bir anlatım biçimi olarak fotoğrafın yeri çok büyük, fotoğraf tarihi bu örneklerle dolu. 1871 yılında William Henry Jackson’nun çektiği fotoğraflar, ABD Kongresinin Yellowstone bölgesini müzayede yoluyla satmaktan vazgeçmesini sağlayan belgelerin başında geliyordu. Fotoğraflar sayesinde bu bölge milli park olarak tescil edilmiş. Çekilen her fotoğrafın etki yarattığını düşünüyorum tabii bu etkinin büyüklüğü içinde barındırdığı konuya göre değişim gösteriyor.”


ARŞİV