Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını koruyucu hekimlik ve halk sağlığının önemini bir kez daha gündeme getirdi. Sağlık ve çevre alanında çalışan 16 sivil toplum kuruluşundan oluşan Temiz Hava Hakkı Platformu uzmanları, kirli hava solumanın solunum sisteminin savunma mekanizmalarını bozarak bireylerin, korona virüsü gibi zararlı mikroorganizmalardan daha fazla etkilenmesine sebep olduğuna dikkat çekti. Yetkililer tarafından virüsle mücadele için hava kirliliğini azaltacak önlemlerin ihmal edilmemesi çağrısı yapıldı.
“DAHA ÖLÜMCÜL OLUYOR”
Temiz Hava Hakkı Platformu üyelerinden Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) temsilcisi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan hava kirliliğinin sadece ölümlere ve kanser gibi hastalıklara neden olmadığını aynı zamanda solunum sistemi enfeksiyonları üzerinde de etkili olduğunu vurguladı: “Kirli hava solumak, korona virüsü de dahil olmak üzere solunum yoluyla bulaşan tüm hastalıkların etkisinin artmasına sebep olan çok önemli bir faktör. Hava kirliliği hem kronik hastalıklara neden oluyor hem de var olan kronik hastalıkları alevlendirerek virüsün daha ölümcül seyretmesine neden olabiliyor. Ayrıca, kirli hava solumak bireylerde solunum sisteminin savunma mekanizmasını bozarak, virüsün vücuda alınmasını ve yerleşmesini de kolaylaştırıyor. Dolayısıyla, havası kirli olan bir yerde yaşamak korona virüsünün yol açtığı hastalıklar gibi solunum yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlıyor. Bu nedenle virüsün bireylerde yol açacağı hasarı azaltabilmek için; hava kirliliğinin azaltılmasını sağlayacak önlemlerin ihmal edilmemesi gerekir.” dedi.
“ÖMÜRDEN 2 YIL ÇALIYOR”
Platformun paylaştığı bilgilere göre, IQAir isimli İsveçli kuruluş tarafından şubat ayında açıklanan Dünya Hava Kalitesi Raporu 2019, dünya nüfusunun yüzde 90’ının sağlık açısından güvenli olmayan hava soluduğunu gözler önüne seriyor. Raporda açıklanan ince partikül madde (PM2,5) kirliliği sıralamasında Avrupa’daki en kirli 10 istasyonun yarısını Türkiye’deki istasyonlar oluşturuyor. Almanya'nın Max Planck Kimya Enstitüsü ve Mainz Merkez Tıp Fakültesinden araştırmacıların geçtiğimiz hafta yayınladıkları makale ise, hava kirliliğinin doğuşta beklenen yaşam süresini dünya genelinde yaklaşık 3 yıl, Türkiye’de ise 2 yıl kısalttığını ortaya koydu.
“SINIR DEĞERLER KABUL EDİLMELİ”
Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Buket Atlı da hava kirliliğinin azaltılması için yapılabilecek önerilere dikkat çekti: “Temiz Hava Hakkı Platformu olarak yaptığımız Kara Rapor çalışması, 2017 yılında hava kirliliğini Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği seviyelere indirebilseydik; Türkiye genelinde trafik kazalarının 7 katı kadar (yaklaşık 52 bin kişi) ölümün engellenebileceğini gösterdi. Şimdi, hava kirliliğinin korona virüsünün etkisini artırarak daha fazla can almasını engelleyebiliriz. Alınabilecek önlemlerin başında, hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği PM10 limitlerinin üzerinde olan illerde valilik koordinasyonunda kirliliği azaltacak acil önlemler geliyor. Ayrıca saç telinin 1/30'u kadar küçük olan ve solunum yolundan geçerek direk kana karışan PM2,5 kirliliğini düzenleyen bir mevzuatın hazırlanması da azami önem taşıyor. Bununla birlikte, uluslararası uygulamalarla uyumlu sınır değerlerin acilen kabul edilmesi ve her ilde ölçüm yapılmaya başlanması gerekiyor. Ayrıca hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği PM10 limitlerinin üzerinde olan illerde de, valilik koordinasyonunda kirliliği azaltacak acil önlemler alınmalı.”