Kadıköy Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu, 13 Nisan Cumartesi günü Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu’nda “Acil İlk Yardım ve Genel Kedi ile Köpek Hastalıkları Belirtileri” isimli bir seminer düzenledi. Veteriner Hekim Vildan Uncu Doğan ile Salim Kemal Kutlay’ın konuşmacı olduğu seminerde, katılımcılar yol gösterici bilgiler edindi. İlk yardım nedir sorusunu sorarak konuşmasına başlayan Veteriner Hekim Vildan Uncu Doğan, sorunun cevabını şöyle verdi; “Kaza, hastalık, afet gibi durumlarda acil müdahale etmemiz gereken durumlardır. İlk yardımda amacımız canlıyı hekime ulaştırana kadar hayatta tutmaktır. Hekime ulaştığımız zaman da olayın nerede ve nasıl gerçekleştiğini, hayvanın neler yaşadığını ve nasıl tepkiler verdiğini hekime aktarmalıyız. Özellikle köpek ve kedilerde ilk yardım anında ısırılma, tırmalanma ve parçalanma riskimiz var. Eğer bunlardan birini yaşarsak ilk yardımda bulunamayız. Bu nedenle ilk etapta ağızlık, örtü ve eldiven gibi bizi koruyabilecek şeyleri yanımızda bulundurmalıyız.”
İLK YARDIM ÇANTASI OLMALI
Hasta ve yaralı hayvana yaklaşırken hızlı ama sakin olunması gerektiğinin üzerinde duran Doğan, “Sakin bir şekilde hayvanı telaşlandırmadan, yumuşak hareketle ve ona güven vererek yaklaşmamız gerekiyor. İlk yardımın gerekliliğine karar vermek için ilk başta kontrol etmemiz gereken nefes, nabız ve kalp atımıdır ve bunlar hayati fonksiyonları gösterir. Hayvanın göğsüne kafanızı koyarak kalp atışlarını, kulak arkası tam çene ve boyun bağlantısından da nabzı alabilirsiniz. Eğer nefes aldığını tespit ettiysek vücut bütünlüğü tam mı, açık yara ile kanama var mı ve hayvanın bilinci açık mı bunlara bakmamız gerekiyor. İlk yardım çantamız olmalı. Çantanın içinde makas, cımbız, turnike, tampon, sargı bezi ve pamuk olmalı. Ama bunların doğru bir şekilde kullanılması önemli.” diye konuştu.
Vildan Uncu Doğan, ilk yardım gerektirebilecek durumların arasında şok durumlarının, boğulmanın, kanamanın, alerjik reaksiyonların, elektrik çarpmalarının ve zehirlenmelerin yer aldığını söyledi, konuşmasına şöyle devam etti; “Bilincin açık olduğu gözbebeklerin büyüklüğü küçüklüğü, kontrollü hareketler yapıp yapmadığı, kendini aniden sağa ve sola atıp ile atmaması, belli bir noktaya gözlerin sabitlenmiş olması, hiç agresif olmayan bir hayvanın aşırı agresif olması ve aşırı agresif bir hayvanın donuk olması gibi bireysel farklılıklar ile anlaşılabilir. Evde yaşayan hayvanlarda boğulma daha çok yabancı cisim yutmaktan dolayı yaşanıyor. Ya toka ya da oyuncak parçası yutuluyor. Ağzı açtığınızda cismi görebiliyorsanız çekiştirmeden ve mukozalara zarar vermeden çıkarabiliyorsanız çıkartın. Ama daha gerideyse ve ulaşamıyorsanız mutlaka hekime götürün.”
“DOKULAR ZARAR GÖRÜR”
“Açık kırık varsa özellikle kemik uçları biraraya getirilmeye çalışılıyor. Bu çok yanlış. Çünkü aralarda doku, damar ve sinir parçaları kalabiliyor.” diyen Veteriner Doğan, “Siz kemiği bütünleştirmeye çalışırken diğer dokulara zarar verebilirsiniz. Bunun için yapılması gereken alttan destekleyip dokunun birbirinden daha fazla ayrılmasına engel olmak. Bunun haricinde kanamayı durdurabilmek için üst kısımdan yumuşak bir bez parçası ile ya da el ile turnike yapılabilir. Arı sokması alerjisi hayvanlarda da vardır. Onlarda da dil şişmesi durumu yaşanıyor. Dilin nefes borusunu kapatmasından dolayı soluk alınamadığı için hayati tehlike söz konusu olabiliyor. Böyle bir durum şekillenirse yapılması gereken dilin yıpratılmadan çekebildiği kadar ön tarafa çekilmesi ve soluk borusunun açık tutulmasıdır.” şeklinde konuştu.
“KUSTURMAYA ÇALIŞMAYIN!”
“Zehirlenmelerde yoğurdu yedirin ve yumurtanın beyazını içirin gibi yaklaşımların hiçbirinin gerçeklik payı yok.” diyen Doğan, bazı zehirlenmelerde asla kusturulmaması gerektiğine dikkat çekti ve konuşmasına şu bilgileri ekledi: “Kimyasal sıvılar zaten yakarak inmiş. Bir de kusturulmaya çalışıldığı zaman mide asidi ile etkileşime geçip tekrar yakarak yukarı çıkacak. Çocuklar için kullandığımız ağrı kesicilerin tamamı köpek ve kedilerde asla kullanılmaz. Çünkü onların karaciğerlerinde onları elimine edip vücuttan uzaklaştıracak enzim olmadığı için zehirlenebilirler. Yeni doğmuş hayvanlara eldivensiz ya da yumuşak bir örtüsüz dokunmayalım. Bizim kokumuz siniyor ve bu yüzden anne yavrularını istemiyor. Isı çarpmasında hayvanları serin bir yere yatırın. Nemli ıslak havluyu ya da örtüyü ara ara değiştirerek vücut ısısını düşürmeye çalışın.”
“HAYVANLARIN İLGİYE İHTİYAÇI VAR”
Birlikte yaşadığı kişilerin, hayvanların ağzı dili olması gerektiğini ifade eden Veteriner Hekim Salim Kemal Kutlay ise “Hayvanlar derdini ve acısını anlatamaz. Sıkıntı var mı yok mu diye gözlemlenmeleri gerekiyor. Örneğin koşup oynarken bir merdiven çıkamıyorsa ya da belli bir sıklıkta idrar yaparken sık sık idrar yapıyorsa takip edilmesi gerekiyor. Sık idrar olayı şeker hastalığının ya da hormonal bir durumun habercisi olabilir. Onları koruyup kollamamız gerekiyor. İran kedisinin gözü akar diyorlar aslında bu koca bir yalan. Küçük yaşlarda göz kanalına yerleşen enfeksiyon tedavi edilmediği için göz akmaları olur. Tıbbi bir yardım ile hayatına daha sağlıklı devam edebilir.” dedi.
Kedinin vücudunun belli bir bölümünde yaşanan tüy dökülmesinin bazen psikolojik kökenli de olabileceğine işaret eden Kemal Kutlay, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Hayvan alması gereken şefkati ve ilgiyi alamadığı zaman bazen kendi kendini yemeye başlayabilir. Hayvana ilgi göstermeyeceksiniz ve stresimi alıyor diyerek süs gibi akşamdan akşama başını okşayacaksınız. Bu kadar faydacı olmamak gerekiyor. Hayvanların ilgiye ve şefkate ihtiyacı var. Ayrıca bilinçsiz bir şekilde ilaç kullanımı da söz konusu. Bilinçsiz kullanım ile hayvanın bağışıklık sisteminin yıkılmasına ya da hastalığın yayılmasına neden olabilirsiniz.” Seminer aydınlatıcı bilgi paylaşımının ardından soru ve cevap kısmı ile son buldu.