Türkiye'de İklim Değişikliği Algısı Araştırması’nın sonuçlarına göre, her üç kişiden ikisi iklim krizine karşı kırılgan hissediyor, yüzde 72’si gıdaya erişimde zorlanacağını düşünüyor
Yuvam Dünya Derneğinin KONDA Araştırma ve Danışmanlık ile gerçekleştirdiği "Türkiye'de İklim Değişikliği Algısı Araştırması"nın sonuçları açıklandı. Nisan 2021’de başlayan araştırma 74 ilin 372 ilçesinde telefonla ulaşılan 15 yaş üstü 3.022 kişiyle yapıldı.
İklim değişikliğiyle mücadele konusunda, ‘farkındalık’, ‘kırılganlık’ ve ‘sorumluluk’ alanlarında 10 farklı sorunun sorulduğu araştırmanın sonuçlarına göre toplum iklim değişikliği ve krizinin farkında, her üç kişiden biri iklim krizine karşı kırılgan hissediyor.
Araştırmanın dikkat çeken sonuçları şöyle:
- * “İklim değişikliğinin şimdi sayacaklarımdan hangileri üzerinde etkili olduğunu düşünüyorsunuz?” sorusuna yüzde 61 oranında “olağan dışı mevsim olaylarının çoğalması” yanıtı verildi. Bu cevabı hava kirliliği (yüzde 59), suya erişimin zorlaşması (yüzde 57), orman yangını, sel, kuraklık gibi afetlerin artması (yüzde 56), gıda fiyatlarının artması (yüzde 54), bitki ve hayvan çeşitliliğinin azalması (yüzde 52), salgın hastalıkların devam etmesi (yüzde 51) cevapları takip ediyor. Araştırmaya katılanların yarısından fazlası iklim değişikliğinin bunların her birinde etkili olduğunu biliyor.
- * Katılımcılar önümüzdeki iki yılda başlarına gelebilmesi en olası iki olayın neler olabileceği sorusuna yüzde 54 oranıyla sağlık problemi yaşamak ve daha sonra yüzde 38 oranıyla susuzluk çekmek yanıtını verdi.
- * Katılımcıların yüzde 72’si iklim değişikliğinin olası etkilerinin başında gıdaya erişimde zorlanmaktan endişe ediyor.
ÜÇ KİŞİDEN BİRİ KIRILGAN
- * Her üç kişiden ikisi iklim değişikliğinden dolayı meydana gelebilecek bir olay veya durumda başkalarına kıyasla daha fazla zorlanacağını düşünüyor ve kırılgan hissediyor.
- * İklim değişikliği konusunda en yüksek bilinç seviyesi Batı Anadolu ve Batı Marmara’da görülüyor.
- * Cinsiyetler bazında bakıldığında kadınların erkeklere göre daha kırılgan olduğu görülüyor. Kadınların yüzde 23’ü iklim değişikliklerine bağlı etkilere uyum sağlayabileceğini söylerken, erkeklerde bu oran yüzde 38.
- * Ekonomik seviyesi en düşük olanların yüzde 81’i herhangi bir felakete maruz kaldığında diğer kişilere kıyasla çok daha zorluk çekeceğini düşünüyor.
- * İklim değişikliğiyle mücadele konusunda yüzde 82 oranıyla en fazla devlet sorumlu tutuluyor. Devleti yüzde 67 oranıyla vatandaş takip ediyor.
- * İklim değişikliğiyle mücadele yolları arasında enerji tasarrufu, sade yaşam sürme, geri dönüşüm ve tek kullanımlık ürünlerinden kaçınmak görülüyor.
- * En az benimsenen eğilim olan çevreye duyarlı markaların ürünlerini tercih etme davranışı irdelendiğinde, alt gelir grubunun yüzde 50’si “imkânım olsa yaparım” diyor.
- * Katılımcıların yüzde 90’ı kağıt, plastik, cam gibi atıkların geri dönüşümüne önem veriyor. Yüzde 57’si halihazırda yaptığını, yüzde 32’si ise imkânı olsa yapabileceğini söylüyor. Meslek gruplarında, beyaz yaka çalışanların %95’i kağıt, plastik, cam gibi atıkları geri dönüştürüyor ya da geri dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyor.
- * Katılımcıların bireysel olarak iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik aldığı önlem yüzde 83 oranında evde veya işyerinde enerji tüketimini azaltmak.
- * Genelde yaşlılar gençlere kıyasla daha hazır ve çözüm odaklı görünüyorlar; tasarruf bilinçleri de daha yüksek.
İNSANLAR PROBLEMİN FARKINDA
KONDA’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın sonuçlara ilişkin değerlendirmesi şöyle: “Kabaca araştırmanın temel sonucu olarak şu cümleyi kurmak mümkün. Toplum iklim değişikliğinin ve ürettiği sorunların farkında, bu sorunlar karşısında büyük çoğunluk kendisini zayıf ve kırılgan görüyor; meseleyle uğraşmanın sorumluluğu konusunda öncülüğü devletten beklerken kendisi de sorumluluk almaya, davranışlarını değiştirmeye daha hazır.”
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın ise araştırmaya ilişkin değerlendirmesi şöyle: “İnsanımız iklim değişikliğini önemli bir problem olarak görüyor, ama ekonomi kadar önemli değil. İklim değişikliğini durdurmak için elinden geleni yapmaya hazır, ama cebinden fazla para çıkmadığı müddetçe ve rahatı bozulmayacaksa. Şimdi bize düşen görev bireyleri iklim değişikliğinin ekonomiden de önemli bir problem olduğuna ikna etmek. Ne yazık ki özellikle bu yaz yaşamaya başladığımız felaketler devam ettikçe etkilenen insan sayısı da artacak ve bu görev de gittikçe kolaylaşacak. Yalnız bir sonraki adımımız daha da zor; iklim krizine rahatımızı bozmadan ucuza bir çözüm üretebilmiş olsaydık şimdiye kadar bu sorunu zaten çözmüş olurduk”