“İnsanlığın aşım noktasındayız”

Prof. Dr. Başak Turan İçke, “Kaynakların kıt olduğunu bildiğimiz bir dünyada, bir tekstil ürününü hiç giymeden bir yıl dolabımızda saklayıp, ikinci yılın ‘bu bana olmuyor’ deyip atma lüksümüz yok” dedi

29 Mart 2024 - 19:20

24 Mart Pazar günü Kadıköy Belediyesi Ekolojik Yaşam Merkezi’nde ‘Antroposen Çağı’ söyleşisi gerçekleşti. Yeryüzü Derneği gönüllüsü Aytaç Timur’un moderatörlüğünü yaptığı söyleşide sosyolog Doç.Dr. Nihan Bozok ile finansçı Prof. Dr. Başak Turan İçke konuşmacı olarak yer aldı. 

İNSAN ÇAĞI

Doç.Dr. Nihan Bozok, Antroposen’in kelime anlamının ‘insan çağı’ olduğunu söyledi. Bozok, insan çağını “İnsanın dünyadaki bütün gidişatı dönüştürdüğü ve gezegenin atmosferik süreçlerinden kimyasal süreçlerine kadar, her şeyi dönüştürdüğüne ilişkin bir kavram” şeklinde açıkladı. İnsanların, dünyada kendi biyolojik kapasitesinden çok daha fazla iz bırakan bir varlık haline geldiğini dile getiren Bozok, antroposen çağının başlangıcı için sosyal bilimlerde; tarımın başlangıcı, kapitalizm ve atom bombasının keşfi olmak üzere üç ayrı dönemin tartışıldığını söyledi. Bu durumun sonuçlarının küresel ısınma, kapasitesinin üstüne çıkan şehirler ve gelecekte bizleri bekleyen pandemiler olarak ortaya çıkacağının altını çizen Bozok, “Finansal ve insani kriz olarak adlandırılabilir ama genel olarak, hayvanların, ormanların ve toprağın ölümü olarak görülebilir” dedi. Dünyanın atmosferine ve kayaçların kimyasal izler bırakmadan, küçülerek ve kendine yeterek geçinebilmenin mümkün olduğunu söyleyen Bozok, “Eşyaları uzun süre kullanmayı, takas etmeyi, beraber hareket edip üretmeyi ve başka canlıların hayatını gözetmeliyiz” şeklinde konuştu. 

DÖNGÜSEL EKONOMİ VE MODA

Prof. Dr. Başak Turan İçke döngüsel ekonomi ve moda hakkında konuştu. Bugüne kadar gelen sisteme ‘doğrusal’ veya ‘lineer’ sistem denildiğini kaydeden İçke, “Bu sistem içerisinde doğanın kaynaklarını kullanmak ve atmak var, çöplerle karşılaşıyoruz” dedi. İçke, “Kaynakların kıt olduğunu bildiğimiz bir dünya içerisinde biz eğer bir tekstil ürününü alıp, o ürünü hiç giymeden bir yıl dolabımızda saklayıp, ikinci yılın sonunda da ‘bu bana olmuyor’ deyip atıyorsak, böyle bir lüksümüz artık yok” şeklinde konuştu. İnsanlığın artık doyum noktasını geçip aşım noktasına ulaştığının altını çizen İçke, “Çok dikkatli ve bilinçli hareket etmemiz gerekiyor” dedi. Döngüsel ekonominin, kaynakların çöp haline gelmeden mümkün olduğunca en kaliteli şekilde kullanılması ve döngü içerisinde tutulması olduğu şeklinde açıklama yapan İçke, “Mevcut üretim sistemi bunu yapmaya izin vermiyor, üretim sisteminde de bir dönüşümün olması gerekiyor” şeklinde konuştu. 

HIZLI MODA DÜNYAYI KİRLETİYOR

2019 yılında Avrupa Birliği tarafından tekstil sektörünün çevre kirliliği yaratan sektörler arasında bir numaraya yerleştirdiğini vurgulayan İçke konuşmasına şöyle devam etti: “Polyester üretiminin son 50 yılda 9 kat arttığı söyleniyor. Sahip olduğunuz ürünlerin etiketlerine baktığınızda, çoğunlukla polyester olduğunu görüyorsunuz. Hepimizin evinde ve dolabında bulunan, ‘hızlı moda’ markalarının, üretimde kullanılan ucuz maliyetli kaynaklarla yapılan bir sistemden bahsediyoruz. Tekstil atıklarının yüzde 73’ünün çöp olduğunu ve yalnızca yüzde 12’sinin sürdürülebileceğini söyleyen bir istatistik var. Bir yıl içinde giyilmeyen giysilerin, atılma oranı yüzde 36. Yani biz 15 yıl öncesine kıyasla yüzde 36 daha fazla, giymeden attığımız ürünlerle karşı karşıyayız. İstatistikler, 2030 yılına kadar da giyim ve ayakkabı tüketiminin yüzde 63 oranında artacağını tahmin ediyor. Avrupa’da yılda kişi başına 26 kilo tekstil ürünü üretiliyor, bunun yüzde 42’si atık olarak çevreye veriliyor. Bunlar çok korkunç değerler. Ayrıca tekstil sektöründe üretim için kullanılan arazinin büyüklüğü, bütün sektörler arasında ikinci sıraya gelmiş ve sera gazı emisyonunda da beşinci sırada. Çok ciddi bir kirlilik kaynağı”. 

 


ARŞİV