İstanbul’da temmuz ayında hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üstüne çıkarken, kuraklık da etkisini göstermeye devam ediyor. İSKİ’nin verilerine göre kente su sağlayan barajların doluluk oranı yüzde 35 seviyesine kadar düştü. Bu oran geçtiğimiz yıl aynı dönemde yüzde 67,44 seviyesindeydi. Bunun yanında İstanbul’daki bazı göllerin de su seviyesi düşüyor. Bunlardan biri de Büyükçekmece Gölü. Büyükçekmece Gölü’nde su seviyesi yüzde 16’ya kadar geriledi. Ancak kuruma tehlikesi altında olan tek göl Büyükçekmece değil. Doluluk oranları yüzde 10’nun altına gerileyen Kazandere ve Pabuçdere barajları da tehlike altında. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile İstanbul’daki su krizinin nedenlerini ve etkilerini konuştuk.
TÜKETİM ARTIYOR
“İstanbul’da ve çoğu ilimizin içme suyu barajlarındaki su seviyelerinin yaz aylarında düşmesi beklenen bir olaydır” diyen Tolunay şöyle devam etti: “Çünkü Karadeniz Bölgesi hariç diğer bölgelerimizde yaz aylarında yağışlar azalır. Ek olarak sıcaklıklar arttığı için su yüzeylerinden buharlaşma da artar. İstanbul özelinde açık su yüzeylerinden yaz aylarında günde 5-7 litre kadar su buharlaşır. Durusu (Terkos) Gölü ile Ömerli Barajı su yüzeyinin toplamı yaz aylarında küçülse de 5 bin hektar kadar. Bu da bu iki barajdan günde 250 bin-350 bin litre su buharlaştığı anlamına geliyor.”
Turistik faaliyetlerin yoğun olduğu bölgelerde yaz aylarında nüfusun artmasıyla birlikte su tüketiminin de arttığını söyleyen Tolunay, “Yaz aylarında daha sık duş alınması, çamaşır yıkanması gibi nedenlerle de bireysel tüketim artar. 2023 yılı yazında İstanbul ve diğer bazı kentlerimizde yaşanan su sorununun bir diğer sebebi ise son üç yılın kurak gitmesi nedeniyle barajların kış ve bahar yağışlarıyla tam olarak dolmaması. En fazla yüzde 70-80 dolulukla yağışların düşük olduğu yaz aylarına girilmesi. Başka bir ifadeyle hidrolojik kuraklık da yaşanıyor.” dedi.
“TEK SORUN KURAKLIK DEĞİL”
Gelecek birkaç yılda benzer durumlarla karışılacağımızı vurgulayan Tolunay, şu bilgileri paylaştı: “El Nino etkisiyle ülkemiz belki önümüzdeki sonbahar ve kış biraz daha fazla yağış alabilir. Ama yağışların artması ya da mevsim normallerine dönmesi su sorunun çözüldüğü anlamına gelmemeli. Bu, sadece suyun gündemden düşmesini sağlar, bu da çok arzuladığımız bir şey değil. Çünkü ülkemizdeki su sorunu barajların özelikle de İstanbul’daki barajların su seviyesiyle ve kuraklıkla değerlendiriliyor. Halbuki kuraklıklar su sorununun sadece tek bir bileşeni. Ülke olarak su tüketimimiz artıyor, sularımız kirleniyor, su havzalarımız daralıyor.
Akbelen’deki orman kesimi dahi suyla ilgili. Ülkemizde termik santraller neredeyse yerleşimlerde tüketilen su kadar su kullanıyor. Yerel olarak ise zaten su sorunu olan Milas ve Bodrum’da yer altı su beslenmelerini olumsuz etkiliyor.”
“MELEN BİLE YETMEYECEK”
İstanbul’un binlerce yıldır su sorunu yaşadığına dikkat çeken Tolunay, kentteki nüfus artışına da dikkat çekti: “Su yönetimine bütüncül yaklaşılmadıkça, suyun tarımda, sanayide ve termik santrallerde hoyratça kullanımı sona ermedikçe yaz aylarında konuşur, kış aylarında su sorunu yokmuş gibi yaşamaya devam ederiz. Romalılar Trakya’dan su getirmiş, sarnıçlar yaparak suyu depolamış. Osmanlı döneminde de bentler, kemerler yapılmış. O zamanlar nüfusun binlerle ifade edildiğini belirtmem gerek. Günümüzde 16 milyonu bulan nüfusuyla İstanbul yılda 1,1 milyar m3 su kullanıyor. Melen’den ve Trakya’dan aktarılan sularla yakın zamanda İstanbul’da bir su krizi yaşanmaz. Ancak uzun vadede İstanbul’un nüfusu artmaya devam ederse bir türlü tamamlanamayan Melen Barajı dahi devreye girse İstanbul’a su yetmeyecektir.
NÜFUS ARTIŞI ÖNLENEMEZSE…!
Sadece Büyükçekmece Gölü’nün değil Avrupa yakasındaki diğer göl ve barajlarda da su seviyelerinin oldukça düşük olduğunu aktaran Tolunay, şunları kaydetti: “ Örneğin doluluk seviyesi Durusu (Terkos) Gölünde yüzde 23, Sazlıdere Barajında yüzde 20, Alibey Barajında yüzde 18 civarında. Kazandere ve Pabuçdere’de ise sırasıyla yüzde 8 ve yüzde 5. Ama bu iki barajımızdaki sular diğer barajlara aktarıldığı için su seviyeleri bu kadar düşük. Anadolu yakasındaki barajların ise su seviyeleri daha yüksek bunun nedeni Melen’den su aktarılması. Melen suyu aynı zamanda Avrupa yakasına da aktarılıyor. Önümüzdeki günlerde de Melen ve Yeşilçay regülatörlerinden su aktarılmaya devam edilecek. Bu nedenle yakın zamanda susuzluk yaşanması beklenmiyor. Ama uzun vadede İstanbul’un nüfus artışı önlenmezse su sorunu artacak ve krize dönüşecek.”
İstanbul’un cazibe merkezi halinden çıkarılmasının sadece su sorunu için değil deprem ve iklim değişikliği kaynaklı afetlerle mücadele için de gerekli olduğunu söyleyen Tolunay, “Bu nedenle gönüllü göçün teşvik edilmesi, sanayinin Anadolu’ya yönlendirilmesi gibi önlemler alınmalı” dedi.