Kuzey Ormanları Araştırma Derneği tarafından hazırlanan 72 sayfalık raporda, Kuzey Ormanları’nı tehdit ve tahrip eden unsurlar 21 başlık altında toplandı.
Rapora göre Kuzey Ormanları’na en fazla zararı mega projeler, enerji santralleri ve barajlar veriyor. Madencilik faaliyetleri, sanayi tesisleri, çöp ve hafriyat döküm sahaları, orman yangınları, su şirketleri, iklim krizi, ormancılık endüstrisi, avcılık, definecilik arayışları ve Rus doğalgaz hattı projesi (Türk Akımı) de Kuzey Ormanları’nı tehdit eden diğer unsurlar arasında gösterildi.
Kuzey Ormanları’nın kıtalararası orman kuşağı köprüsü konumunda ve 1 milyon 500 bin hektar büyüklüğe sahip olduğu bilgisine yer verilen raporda, bu ormanın Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Sakarya ve Düzce illerini içine aldığı kaydedildi.
MEGA PROJELER ETKİSİ
Mega projeler arasında üçüncü köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu, üçüncü havalimanı ve tamamlayıcı projeler, Kanal İstanbul, Çanakkale Köprüsü ve Osmangazi Köprüsü ile Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu sıralandı.
Rapora göre mega projeler Kuzey Ormanları’nın bütünlüğünü yok etti, sayısız yaban hayvanının yuvasını ve hayatını kaybetmesine neden oldu, kent çeperinin orman alanına doğru genişlemesine yol açtı, Belgrad Ormanı Istrancalar’dan tamamen koparıldı.
Üçüncü havalimanı ve bağlantı yolları nedeniyle 13 milyon ağacın kesildiği, tahrip edilen alanın büyüklüğünün de 6 bin 500 hektar olduğu savunulan raporda, “İstanbul’un ormanları dünyada 200 önemli ekolojik bölgeden biri, Avrupa’da ise korunması gereken 100 ormandan biridir.” hatırlatması yapıldı.
Raporda, üçüncü havalimanı ve bağlantı yollarının Kuzey Marmara Ormanları’na çok büyük zarar verdiği belirtilerek, Kanal İstanbul projesinin ormanlara zarar veren mega projelerden bir başkası olacağı kaydedildi.
KANAL İSTANBUL
Kanal İstanbul nedeniyle 2020 yılına kadar 30 milyon metrekare özel mülkiyet alanının el değiştirdiği hatırlatılan raporda, bu projenin biyoçeşitliliği olumsuz etkileyeceği, ekosistemi bozacağı, 23 milyon metrekare orman alanını, 136 milyon metrekarelik çok verimli tarım alanını yok edeceği tespitine yer verildi.
Kanal İstanbul projesinin 10 bin hafriyat kamyonunu trafiğe çıkaracağı hatırlatılarak, bunun da trafik kazaları ve can kaybını arttıracağı kaydedildi.
İnşaatı devam eden Çanakkale Köprüsü’nün Kazdağları’na ve Türkiye’nin tahıl deposu olarak bilinen Çanakkale’nin tarım alanlarına büyük zarar vereceği savunulan raporda, Osmangazi Köprüsü’nün önemli su ve tarım arazilerini yok ettiği belirtildi.
ENERJİ SANTRALLERİ
Tarım ve orman alanı olan Tekirdağ bölgesindeki Çerkezköy-Silivri hattı ile Tekirdağ Vize’nin 2016 yılında enerji üretim alanı olarak ilan edildiği hatırlatılan raporda, vatandaşların mücadelesi ile planlanan üç santralin yapımının 2020 yılında iptal edildiği, İğneada’ya Nükleer Santral yapılması planının ise Longoz Ormanları’nı, yaban hayatını ve tüm canlı türlerini yok etme tehdidi ile karşı karşıya bırakacağı hatırlatıldı.
RÜZGAR ENERJİ SANTRALLERİ
Diğer türlerine göre nispeten tercih edilen Rüzgar Enerji Santralleri’nin (RES) de doğaya ve insana verdiği zarara yer verilen raporda, Trakya bölgesine kurulan RES’ler nedeniyle yüzbinlerce ağacın kesildiği, yaban hayatının tehdit altına girdiği, Silivri’de RES için ayrılan 738 hektarlık alanın orman alanı olduğu belirtildi.
Tekirdağ’ın Saray ilçesinde 15 RES bulunduğu, her bir RES için 1 hektarlık alanda ağaç kesildiği savunulan raporda, İstanbul, Tekirdağ, Kırklareli, Sakarya, Kocaeli, Edirne ve Balıkesir’de toplam 47 RES kurulduğu bilgisine yer verildi.
BARAJLAR
Marmara Bölgesi su kaynaklarının hemen hemen hepsinin Kuzey Ormanları coğrafyasında bulunduğu belirtilen raporda, suların, ormanlar tahrip edilerek dev borularla taşındığı, su ihtiyacı için yapılan ve yapılması planlanan barajların yeraltı ve yerüstü su hareketlerine dönülmez zararlar verdiği savunuldu.
MADENCİLİK FAALİYETLERİ
Mega projelerin ihtiyacının karşılanması için son 10 yılda Kuzey Ormanları’nda taş ve maden ocaklarının açıldığı belirtilen raporda, Cendere Deresi’nin bu nedenle tahrip edildiği, Ayazağa Deresi’nin taş ocağı yağması altında olduğu ifade edildi. Taş ocakları nedeniyle suyun sızma ve akış yollarının kesildiği, su kaybının yaşandığı, dere vadilerinin kirlendiği, gürültü yaptığı, bölgede yaşayan memeli hayvanların göç ettiği, patlamaların etkisi ile ölüm ve yaralanmaların yaşandığı ifade edildi.
Yasal ve yönetmelik değişikliği ile 1971 yılında 270 bin olan İstanbul orman alanının, 2018 yılında 27 bin hektar kayıp ile 243 bin hektara gerilediği bilgisine yer verilen raporda, bunun 8 bin 700 hektarının üçüncü havalimanı ve üçüncü köprü bağlantı yolları için son sekiz yılda gerçekleştiği belirtildi.