Odabaşı: Varoluş tehdidiyle karşı karşıyayız

Kadıköy Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapılan Uluslararası Sürdürülebilir Kentler Zirvesi’nde konuşan Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, “Kadıköy Belediyesi olarak ekolojik, sosyal, kültürel sürdürülebilirliği ciddiye alıyor ve politikalarımızı bu kavramlar ışığında belirliyoruz. Çünkü artık bir varoluş tehdidiyle karşı karşıyayız” dedi

19 Mart 2022 - 20:09

Kadıköy Belediyesi ve Uluslararası Sürdürülebilir Kentler Birliği (ICLEI) iş birliğinde düzenlenen 'Uluslararası Sürdürülebilir Kentler Zirvesi", Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi’nde yapıldı. 

KİMLER KATILDI

Zirveye CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, ICLEI Avrupa Bölge Direktörü Wolfgang Teubner, ICLEI Dünya Sekreteryası Küresel Savunuculuk Direktörü Yunus Arıkan, Mannheim Belediye Başkanı Peter Kurz, ICLEI Birinci Başkan Yardımcısı ve İsveç Malmö Belediye Başkanı Katrin Jammeh katıldı. ICLEI Başkan Yardımcısı ve Finlandiya Turku Belediye Başkanı Minna Arve ise online katılım sağladı. 

Zirvenin açılış konuşmalarını Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, ICLEI Genel Sekreteri Gino Van Begin ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve ICLEI Küresel Yönetim Komitesi İklim Eylemi Eş Başkanı Tunç Soyer yaptı.

İlk konuşmayı yapan Odabaşı, kentsel nüfusun her geçen gün artması ile ihtiyaçların ölçeğinin büyüdüğünü, dinamik kent hayatının yarattığı yeni ihtiyaçların oluştuğunu söyledi.

“VAROLUŞ TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Odabaşı şöyle konuştu:

Geçtiğimiz iki yılı Covid-19 pandemisi nedeniyle hayatın doğal akışının tümden değiştiği bir dönem oldu. Biz sosyal demokratlar olarak tüm bu tartışmaları yakından takip ediyor; pandemi, iklim krizi, dirençlilik, kalkınma ve diğer tüm gelişmeleri kentlerin sürdürülebilirlik ilkeleri etrafında değerlendiriyoruz. Küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde yaşanan ekonomik, politik, ekolojik ve sosyal krizlerin beraberinde getirdiği tüm sorunlar kaçınılmaz olarak yerelde bizi de etkiliyor ve bu anlamıyla biz yerel yöneticilere daha fazla sorumluluk yüklüyor. Bu nedenle biz, Kadıköy Belediyesi olarak ekolojik, sosyal, kültürel sürdürülebilirliği ciddiye alıyor ve politikalarımızı bu kavramlar ışığında belirliyoruz. Artık krize kriz gibi davranmalıyız. Çünkü artık bir varoluş tehdidiyle karşı karşıyayız ve zamanımız yok.

“KENTLERİN KRİZLERİ TEK TEK ELE ALMA LÜKSÜ YOK”

Geleceğimize sahip çıkalım’ sözünün bir anlam taşıması için somut adımların atılması gerek. Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, iş dünyası ve bireyler olarak yapmamız gereken çok şey var. Bu nedenle bugün burada Kadıköy Belediyesi olarak siz farklı paydaşları buluşturmaktan ve sürdürülebilir kentler zirvesine ev sahipliği yapıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Kentlerin krizleri tek tek ele alma lüksü yok. Özellikle iklim krizi, geri dönüşü olmayacak bir noktaya gelmeden önlemleri acil olarak hayata geçirmeliyiz. Bu yönde atılacak adımlarda sorumluluk, sadece yerel yönetimlerde değil. Kentlerin kendine özgü ihtiyaçlarını gözeterek üst politikayı belirleyecek merkezi yönetimlere de çok iş düşüyor. Krizlerle gerçekten mücadele edeceksek, öncelikle yerel yönetimlerin önündeki yapısal engelleri aşmamız şart. Doğrusu, hükümetin yakın zamanda imza attığı Paris Anlaşması’ndan sonra Konya’da yapılan İklim Şurası’ndan beklentilerimiz yüksekti ancak bu şuradan, iklim krizine duyarlı çevreleri tatmin eden sonuçların çıkmaması bizleri hayal kırıklığına uğrattı.

“İKLİM KRİZİ İLE MÜDADELEDE KARARLI MIYIZ”

Çözüm, krizlere karşı dirençli, iklim dostu, bölüşüm, tanınma ve katılım adaletini sağlayan yeni bir kentsel anlayışta yatmakta. Bunun için güçlü ve kapsamlı stratejiler saptanmalı ve bunların kararlılıkla uygulanacağı, teşvik ve denetim mekanizmaları geliştirilmeli. Yani birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Bir konuyu daha önemle vurgulamak istiyorum: öncelikle cevaplamamız gereken soru, ‘İklim krizi ile mücadele edebilir miyiz?’ değil; ‘İklim krizi ile mücadele etmeye hazır mıyız, mücadele etme konusunda kararlı mıyız?’ olmalı. Yerel Yönetimler, kararlarına ekolojik ve adil bakış açısını yerleştirmeli; ekonomik sistemin tüm paydaşları gezegenin geleceğine yatırım yapmaya odaklanmalı. Hükümetler, yerel yönetimler, şirketler ve bireyler olarak hep birlikte sorumluluk almalıyız. Var olmayı sürdürmek istiyorsak, her alanda doğa ile uyumlu olmaktan ve farklı paydaşlarla iş birliğini sağlamaktan başka çaremiz yok. Biz Kadıköy Belediyesi olarak hizmet politikalarımızı katılımcılık, kapsayıcılık, şeffaflık, ekolojiye duyarlılık, sürdürülebilirlik ilkeleri etrafında şekillendiriyoruz. Bizim bu yönetim politikamızı üyesi olduğumuz ICLEI'nin tüm yerel yönetimlere yaymaya çalıştığını biliyoruz. ICLEI ile birlikte ülkemizde attığımız bu adımın devamının da geleceğinden eminim.”

SOYER’DEN BELEDİYELERE KATILIM DAVETİ

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve ICLEI Küresel Yönetim Komitesi İklim Eş Başkanı Tunç Soyer  ise yaptığı konuşmada zirveye katılan tüm il ve ilçe belediyelerini ortak çabayla büyüyen ICLEI’ye katılmaya davet etti.

Soyer, “Hiçbir şehir, belediye başkanı veya ülke, küresel zorluklarla tek başına mücadele edemez. Bugün 70’in üzerinde belediyenin, uluslararası kuruluşların ve kentlerin temsilcisi olarak buluşmamız, iklim kriziyle mücadeledeki kararlılığımızın yegane göstergesidir” dedi.

"DOĞA İLE ADALETİ SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ"

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sera gazı emisyonlarını azaltmak, iklim kriziyle mücadele etmek için taahhütlerde bulunduğunu belirten Soyer, “Bu hedeflere doğru ilerlerken kentsel ve kırsal yaşamlar arasında fiziksel, ekonomik ve belki de en önemlisi kültürel bağlar inşa ediyoruz. Doğayla uyum kırsal ve kentsel yaşamları yeniden birbirine bağlamak anlamına geliyor. Bu hususta doğa haklarına olan bağlılığımıza mukabil güçlenen sosyal demokrasi büyük rol oynayacak. Biz doğayla aramızdaki adaleti yok etmiş durumdayız. Krizler, savaşlar, felaketler bu yüzden giderek tırmanıyor. Önce doğa ile olan adaleti sağlamak zorundayız. Doğa, ezilmesi en kolay olandır. Avukatı, sendikası, meslek örgütü yok. Ancak insanın adil olup olmadığını aslında doğayla olan ilişkisi gösterir. Doğayla uyumu ve doğayla adaleti yakalamamız lazım. Bunun da en kolay yolu kültür. Dünyayı doğayla uyumlu ve iklim kriziyle başa çıkabilir hale getirmek için yapmamız gereken şey kültürü kullanmak. Doğada o kadar büyük tahribat yarattık ki, doğayı yönetebileceğimize inandık. Nazım Hikmet’in ‘70’inde bile zeytin dikeceksin. Ölüme inat hayata inandığından’ dediği gibi. Biz hayatı savunuyoruz. Zeytin alanlarıyla ilgili yönetmeliği hayata inanmadıkları için çıkardılar. Zeytinlerin oradan sökülüp kömür madeni çıkarılmasının bir ekonomik faydası olabileceğini düşünüyorlar. Zeytinin ne kadar kıymetli olduğuna inanmıyorlar. Ama biz hayatı savunmaya devam edeceğiz” dedi.

İMAMOĞLU “BAŞKANLAR PANELİ”NDE KONUŞTU

Zirve kapsamında “Başkanlar Paneli” yapıldı. Panelde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mannheim Belediye Başkanı ve Küresel Belediye Başkanları Parlamentosu Başkanı Peter Kurz, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, İzmir Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ve Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik birer konuşma yaptı. Finlandiya Tutku Belediye Başkanı Minna Arve de yolladığı video kaydı ile panele katıldı.

Panelde yaptığı konuşmada sosyal demokrat belediye başkanları olarak bir arada olduklarını söyleyen İmamoğlu, İklime bağlı olarak ciddi bir risk döneminde olduğumuzu söyledi. İmamoğlu, “Tedbirli davranmazsak gerçekten dünyanın geleceği büyük sıkıntıda. Özellikle bilim insanları, dünyadaki sıcaklık artışını 1.5-2 derece ile sınırlandırmadığımız taktirde çok büyük felaketlerin kapıda beklediğini bizimle paylaşıyor. Bugün yapılan bilimsel araştırmalarda, dünyanın çok riskli bölüme dayandığını ve alarm seviyesine ulaştığını ifade ediyorlar. Küresel ısınma 2 dereceyi aştığı takdirde geri dönülmesi mümkün olmayan bir sürecin başlayacağının da altını çiziyorlar. Küresel ısınmanın bütün dünyayı etkisi altına aldığını ve dengesini alt üst ettiğini hepimizin bilmesi lazım. Dünyanın neredeyse yüzde 80’i kentlerde yaşıyor. Çok hayati rolümüz var” dedi.

İKLİM EYLEM PLANI

Göreve geldikten sonra İstanbul’un iklim eylem planı sürecini başlattıklarını söyleyen İmamoğlu, “İstanbul’un dirençliliğini artırmak adına yön verici bir plandır. Tabiri caizse biz, aslında bir iklim anayasası hazırlama gayreti içerisinde olduk. İklim değişikliğiyle ilgili attığımız her adımda ‘yeşil çözüm’ kavramının markasını koyuyoruz. Avrupa’nın en büyük kentiyiz. Aktif nüfusuyla birlikte 20 milyonluk etkin nüfusumuz var. Günde 3 milyon 200 bin tona kadar çıkan su sunuyoruz İstanbullulara. Dolayısı ile böyle bir kentin eylem planı önemli. İstanbul’un iklim vizyonu, İstanbul Planlama Ajansı tarafından yürütülen 2050 vizyonunun da parçası” dedi.

 


ARŞİV