Son dönemlerde Türkiye de dahil dünyanın pek çok yerinde yaşanan sel, yangın gibi doğal afetler ve artan çevre kirliliği, tüm dünyayı risk altındaki doğal yaşam için harekete geçirdi. Pandeminin başlarında insanların evlerine kapanması, uzmanlar tarafından doğa için bir “yeniden doğuş” olarak nitelendirilse de normalleşme adımlarının hız kazanması tabloyu tersine çevirdi. Özellikle hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen maskelerin bilançosu ise ağır oldu. Online PR Servisi B2Press’in incelediği “Masks on the Beach: The Impact of COVID-19 on Marine Plastic Pollution” başlıklı rapora göre, bileşenlerinin yarısından fazlası plastik ve polimerlerden oluşan yaklaşık 1,6 milyar maske okyanuslarda yüzüyor. Tek bir maskenin yok olması içinse en az 450 yıl gerekiyor.
B2Press’in incelediği raporda, tek kullanımlık maskelerin doğada biyolojik olarak parçalandığına ve mikroplastiklere dönüşerek hayvanlar tarafından kolayca yutulabildiğine dikkat çekiliyor. Buna göre yutulan plastikler besin zinciri boyunca transfer edildiğinden, insanlar için de ciddi sağlık riski oluşturuyor. Deniz ekosistemini tehdit eden maske kaynaklı bir başka tehlikenin ise tek kullanımlık maskelerin burun destek telleri olduğu görülüyor. Raporda bu tellerin balık ve kuşlar için boğulma riskini artırdığı, plastik yüzeyinin ise alg çoğalmasını uyararak maskelerin özellikle kaplumbağalar tarafından yiyecek olarak algılanıp tüketilmesine neden olduğu belirtiliyor.
52 MİLYAR MASKE, DENİZLERİ KİRLETMEYE ADAY
Online PR Servisi’nin incelediği raporda, 2050 yılında denizlerde balıktan daha çok plastik bulunacağına dair tahminler de yer alıyor. Buna göre 2021’de toplam 52 milyar tek kullanımlık maske üretildiği ve bu maskelerin %3'ünün denizleri kirletebileceği öngörülüyor. Tek kullanımlık yerine yıkanabilir ve yeniden kullanılabilir maskelerin teşvik edilmesi ve atık yönetiminin iyileştirmesi ise denizlerdeki kötüye gidişin durdurulmasında etkili olacağı belirtilen önlemler arasında sayılıyor.