Sağlıklı gıdanın yolu kooperatiften geçiyor

Dünya Kooperatifçilik Günü nedeniyle Barış Manço Kültür Merkezi’nde “Gıdada Örgütlenme: Kooperatifler” paneli düzenlendi. Panelde sağlıklı gıdaya ulaşmanın yollarından birinin kooperatif olduğu vurgulandı

23 Aralık 2019 - 14:11

Kadıköy Kent Konseyi Gıda Çalışma Grubu, Dünya Kooperatifçilik Günü nedeniyle Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde 20 Aralık Cuma günü “Gıdada Örgütlenme: Kooperatifler” paneli düzenledi. Yoğun bir katılımın olduğu panelin açılış konuşmasını Kadıköy Kent Konseyi Gıda Çalışma Grubu Sözcüsü Hüseyin Varış ile Kadıköy Kent Konseyi Genel Sekreteri İkbal Polat yaptı.

Gıda Çalışma Grubu Sözcüsü Hüseyin Varış, “Kooperatifçilik işbirliğidir. Sağlıklı gıdaya adil koşullarda ulaşmak için yollar arıyoruz. Bu yollardan biri de dayanışma ve paylaşmaya dayalı bir örgütlenme modeli olan kooperatiflerdir.” dedi. Genel Sekreter İkbal Polat da şunları söyledi; “Gıda temel insan hakkıdır. Kent konseyi olarak gıda hakkını çok önemsiyoruz ve bu doğrultuda çalışmalar yapıyoruz. Sağlıklı gıdaya ulaşma açısından da kooperatiflere önem veriyoruz.”

Yapılan açılış konuşmalarının ardından Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Zeynep Özsoy, Tüketiciyi Koruma Derneği’nden (TÜKODER) Serpil Turul, Yeryüzü Kooperatif Girişimi’nden Aytaç Timur, YerDeniz Kooperatifi’nden Elif Tanrıverdi ile üretici Abdullah Aysu, önemli bilgiler paylaştı.

“DEMOKRATİK BİR YAPIYA SAHİPLER”

“Yeni nesil kooperatifleri çalışmak önemli. Çünkü gelecekte var olmasını arzu ettikleri bir yaşam biçimini deneyimliyorlar” diyen Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Zeynep Özsoy, şöyle devam etti; “Demokratik, eşitlikçi ve dayanışmacı bir yapıya sahipler. Büyük ölçüde işi gönüllü iş gücüyle yürütüyorlar. Yeni nesil kooperatifler alışık olduğumuz kooperatiflerden farklı. Çünkü Cumhuriyet’in kuruluşuyla ortaya çıkan kooperatif yapısı daha bürokratik ve devletin egemen olduğu bir yapı. Yeni kooperatiflerin ise bağımsız olmak ve farklı bir alan yaratmak istediklerini görüyoruz. Devletten, kurum ve kuruluşlardan bağımsız olarak hareket etmeye çalışıyorlar. Gıda sistemini tekrar yapılandırmak ve farkındalık yaratmak istiyorlar. Aracısız bir şekilde tüketici ile üreticiyi buluşturmak ve kaliteli gıdaya erişimi sağlamak için uğraşıyorlar. Kırsal ile kent arasındaki bağları kurmaya ve mahalle bazında örgütlenmeye çabalıyorlar. ”

“EVE EN ÇOK EKMEK ALIYORUZ”

Tüketicinin besin değeri yüksek olan sağlıklı gıdaya ulaşmasının evrensel bir hak olduğunun altını çizen TÜKODER’den Serpil Turul, “Ülkemizde yoksullaşan tüketici sağlıklı gıdaya ulaşamıyor. Bu yüzden sağlıklı beslenemiyor. Tüketici yoksullaşma ve büyük marketler zinciri arasında sıkışmış kalmış durumda. Tüketicinin üreticiye, üreticinin de ürüne yabancılaştığı bir düzen kuruluyor.  ‘Tüketici ne diyor ne yiyor’ isimli bir çalışma yaptık. Çalışmada ‘Pazar bile çok pahalı. Eve en çok ekmek alıyoruz. Pahalılık bizi çok yoruyor. Memleketimizden getirdiğimiz ürünler olmazsa geçinemeyiz.’ gibi cevaplarla karşılaştık.” diye konuştu.

“KOOPERATİFLERDE SÖMÜRÜ YOK”

“Neden kooperatifleri seçiyoruz” diyerek konuşmasına başlayan ve diğer ükelerdeki kooperatif deneyimlerinden örnekler veren Yeryüzü Kooperatif Girişimi’nden Aytaç Timur, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Kooperatiflerde sömürürü yok. Kimse sizin ne emeğinizi ne de paranızı sömürüyor. Bu yüzden kooperatifleri önemsiyoruz. Kooperatif düşüncesi neoliberalizmin kalbine saplanmış bir bıçak gibi. Çünkü onun bütün değerlerini alt üst ediyor. İkincisi bir parçası olduğumuz gezegenin farkında olarak onu sürdürebilir kılmaya ve hatta onarmaya çalışarak bir ilişki kurmaya çalışıyoruz. Bunlar da bizi kooperatif çatısı altında toplanmaya götürüyor.  Kooperatiflerde her şey insani. Başka bir dünya mümkün.”

“ODAĞIMIZDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ VAR”

“Bizler de tarımda, ekonomide ve ekolojide uygulanan yanlış politikalara karşı doğal gıdaya ulaşmanın aracı olarak eşitlikçi ve demokratik bir işleyiş modeli olan kooperatifleşmeyi seçtik.” diyen Yerdeniz Kooperatifi’nden Elif Tanrıverdi, “Üretici ve tüketici ile ilişkilerimizin temelinde ‘Gıda Egemenliği’ politikası var. Ne üretileceğini, nasıl üretileceğini, kim için üretileceği üreticiyle birlikte planlayarak adım atıyoruz. Doğayla dost, üretim ve tüketimi birlikte örgütlemeye, kent ve kırı birbirine yakınlaştırmaya, birlikte düşünerek ve üreterek var olabilmeyi sağlamaya çabalıyoruz. Toplumsal cinsiyet normlarının dışında, odağına cinsiyet eşitliğini koyarak hareket ediyoruz. Ürün seçerken kadın derneklerini, kadın kooperatiflerini önceliyoruz ve birlikte çalışmanın imkânlarını geliştirmek için ihtiyaç duyulan desteği sağlıyoruz. Kooperatifin sosyal alanı olan kafesinde ve bahçesinde komşularımız ve dostlarımızla birlikte atölyeler ve gıda söyleşileri yapıyoruz.” şeklinde konuştu.

“SAĞLIKLI DEĞİL ZEHİRLİ ÜRÜNLER”

Çiftçi-Sen’in eski başkanı, üretici Abdullah Aysu, “Üreticiler mutsuz, tüketiciler ise umutsuz. Çitfçiler tohumu atıyor ve sürekli çalışıyor. Varını yoğunu veriyor. Yetmiyor bankalardan kredi alıyor. Ürününü satmaya geldiği zaman ise yaptığı masrafı karşılayamıyor. Çünkü üretim girdileri çok pahalı. Çiftçilerden ucuza alınan ürünlerin tamamı en az beş altı kat artırıldıktan sonra tüketiciye satılıyor. Üstelik bu ürünlerin hepsi sağlıklı değil zehirli. Tarladaki ürün bizden size gelene kadar 7 ayrı durağa uğruyor. Her durakta aracılar üzerine kazancını, devlet de vergisini koyuyor. Duraklar arasından yer alan hallerde ise belediye rüsumunu ekliyor. Bu şekilde tarladan çıkış fiyatı 40 kuruş olan soğan size 8 liraya geliyor.” dedi.

“Hem tohumu hem de ilacı satan 7 tane firmadır. Sattığı zehir toprağı ve suyu kirletiyor. Bu zehir insanları hasta ediyor. Hasta olan bizlerin ilacını da yine bu firmalar satıyor” diyerek önemli bir noktaya işaret eden Abdullah Aysu, konuşmasına şu bilgileri ekledi; “O zaman ne yapmalıyız? İlk olarak ezelden beri kadim bir sistemimiz olan yerel pazarları yeniden inşa etmeliyiz. İkincisi de kooperatiflerdir.”

Katılımcılarla paylaşılan bilgilerin ışığında ilerleyen panel, soru ile cevap kısmı ve konuşmacılara verilen teşekkür belgesinin ardından son buldu.


ARŞİV