Kadıköy Belediyesi Tasarım Atölyesi Kadıköy (TAK) ve Yeni İnsan Yayınevi iş birliğiyle düzenlenen “Kent Söyleşileri” başladı. Söyleşi dizisinin ilk konuğu “Plastik: Mucize mi, Felaket mi?” kitabının yazarı Prof. Dr. Sedat Gündoğdu oldu. 7 Aralık Cumartesi günü düzenlenen söyleşide plastiğin üretimi, dönüşümü ve kentlerde kullanımı tartışıldı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan görece refah ortamının nüfus ve tüketim artışına neden olduğunu söyleyen Gündoğdu, tüketim hızının ve alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte plastiğin üretiminde de hızlı bir artış yaşandığını kaydetti. Plastik kirliliğinin 2024 yılında 490 milyon tona ulaştığını belirten Gündoğdu, bunun önümüzdeki 20 yılda 3 katına çıkacağını ekledi. Gündoğdu’nun paylaştığı bilgilere plastikler iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve tatlı suların tükenmesi gibi sorunları daha da kötüleştiriyor. Plastikten kurtulmanın temel çözümünün “üretmemek” olduğunu vurgulayan Gündoğdu, geri dönüşümün de çözüm olmadığını söyledi.
“BİREYSEL ÇABALARLA DEĞİŞTİRİLEMEZ”
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde deniz biyolojisi ve mikroplastik kirliliği üzerine çalışmalar yürüten Gündoğdu, Yeni İnsan Yayınevi‘nden çıkan “Plastik: Mucize mi Felaket mi?” adlı kitabında insanın keşfettiği plastiğin doğaya bıraktığı izleri, hayatı ve canlılığı nasıl tehdit ettiğini anlatıyor. Plastik kirliliğinin bireysel önlemlerle ile değiştirilemeyecek kadar ileri boyutta bir problem olduğunu belirten Gündoğdu, şu ifadelere yer veriyor: “Sorunun uzun vadede çözümü için ciddi önlemler alınması gerekiyor. Ancak bu önlemler bireysel değil, daha üst düzeyde olmalı. Bu üst düzey önlemler (üretimin azaltılması, tek kullanımlık plastiklerin tamamen yasaklanması, depozito sistemi ve tekrar kullanıma uygun ürünlerin tasarlanması gibi) olmadan bireysel çabalarla plastik kirliliğine dair pek bir şey değiştirilemez…”
NELER YAPABİLİRİZ?
Gündoğdu, bunların aksine bireysel önlemlerle değiştirebilecek bazı şeylerin de olduğunu ekliyor. Gündoğdu’nun önerilerinden bazıları şöyle:
-Sırt / Kol Çantası Taşımak
Çantanın içerisine çok kullanımlık saklama kabı, su şişesi, kişisel bir bardak ve bir iki adet de bez torba koyduğunuz takdirde tek kullanımlık birçok plastiği de kullanmaktan kaçınmış olursunuz. Diyelim dışarıdasınız ve canınız kahve çekti. Tek kullanımlık take-away bardaklarda kahve içmek yerine kendi bardağınızı kullanırsanız günde ortalama üç adet kahve bardağının tüketiminden kaçınmış olursunuz.
-Plastik pipete “asla” demek
Plastik pipetler, medikal kullanım dışında dünyanın en gereksiz ve anlamsız plastik ürünüdür. Kullanılması ise israftan ve kirlilik yaratmaktan başka bir şey değildir. Plastik pipet ile beslenmek zorunda olduğunuz bir rahatsızlığınız yoksa, dışarda yemek yerken sipariş verdiğinizde pipet istemediğinizi özellikle belirtin.
-Yemeğini sipariş etmek yerine yerinde ya da evinde yemek
Sipariş üzerine eve ya da iş yerine gelen yemeklerde ciddi anlamda plastik kullanılıyor. İstenilen ürünlerin içlerine konulduğu köpük ya da diğer şekildeki plastik ambalajlar ciddi anlamda tehdit. Yanındaki ıslak mendil, poşet içerisine konulmuş kürdan, soslar ve diğer ekstralar, hep plastik demek. O zaman yemek sipariş etmek yerine gidip restoranda yemek ya da evde yemek en doğrusu.
– Sık sık çamaşır yıkamamak
Her gün aynı şeyleri giymek moda saçmalığına ters olabilir, ama çevre için oldukça faydalı bir iş. Bahsettiğimiz şey haftalarca aynı şeyleri giymek değil. Birkaç farklı kombinasyonu farklı farklı günlerde giymek. Bunu da yıkamadan giyilebildiği kadar uzun giymek ve mümkünse de giysileri akşam çıkardıktan sonra havalandırarak kaldırmak. Böylelikle gün içerisinde giysinize sinen kokudan kurtulabilirsiniz.
-Sallama değil, demleme çay
Gerek lezzet gerekse de çöp üretimi açısından demleme çay her anlamda doğa dostudur diyebiliriz. Her mekânda, demleme çay yapılabilecek düzenekleri ortak kullanım alanlarına koyarak, ciddi bir plastik çöp miktarı azaltışı gerçekleştirebiliriz. Buna bir de “kendi bardağını kullan” hareketini eklersek oldukça şık ve faydalı bir iş yapmış oluruz.