Su sorunu yaşayacak mıyız?

İstanbul'un barajlarında doluluk oranı yüzde 35'in altına indi. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Hem İstanbul’da hem de tüm ülke genelinde su sorunu yaşayacağımız kesin. Çünkü su tüketimimiz her geçen gün artıyor” diyor

01 Aralık 2022 - 09:47

İstanbul’a su sağlayan barajların doluluk oranı yılın en düşük seviyesini gördü. İSKİ’nin güncel olarak paylaştığı bilgilere göre İstanbul genelinde barajlardaki doluluk oranları yüzde 34 seviyelerine geriledi. Bir ay önceki verilere göre barajların doluluk oranı yüzde 42 seviyesindeydi. Peki İstanbul’un su sorunu var mı? Ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalabilir miyiz? İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile konuştuk.

-Barajlardaki doluluk oranları düştü. Sizce endişelenmeli miyiz?

İstanbul’da eylül ve ekim aylarında yağışların uzun yıllar ortalamasının altında olması nedeniyle kasım ayı sonlarında barajlardaki doluluk oranı yüzde 35’in altına düştü. Bu doluluk oranı son 10 yılın en düşük üçüncü değeri. Ancak 2020 yılında yaşanan kurak dönemdeki doluluk oranından ise yüzde 10 kadar daha fazla. Yağışların başlamasıyla birlikte barajlarda yeniden su birikmeye başlayacaktır. Bu nedenle önümüzdeki birkaç ay içinde İstanbul’un herhangi bir su sorunu yaşamayacağını söyleyebilirim.

-İSKİ de tasarruf önlemleri yayınladı.

İSKİ’nin açıkladığı önlemler aslında barajlardaki su seviyesine bakmadan her zaman uygulamamız gereken basit önlemler. Hatta bu önlemlerin sadece İstanbul’da değil tüm ülkede uygulanmasında yarar var. Çünkü su sorunu sadece kuraklıklar yaşandığı zaman gündeme gelse de nüfus artışı ve sulu tarım alanlarının genişlemesiyle birlikte su tüketimimiz her yıl yaklaşık olarak 1 milyar metreküp artmakta. İSKİ’nin evsel su tüketiminin azaltılmasına yönelik açıkladığı önlemlere benzer olarak tarımsal sulamada kullanılan su miktarının azaltılmasına da odaklanmak gerekiyor.

SU FAKİRİ OLUR MUYUZ?

-Su meselesini konuşurken genel olarak kısa zaman dilimlerinden bahsediyoruz. Uzun vadede su sorunu yaşar mıyız? 

Hem İstanbul’da hem de tüm ülke genelinde su sorunu yaşayacağımız kesin. Çünkü su tüketimimiz her geçen gün artıyor. Örneğin 2008 yılında tüm ülkede 45,5 milyar metreküp olan yıllık su tüketimiz 2020 yılında 62 milyar metreküpü aştı. Hiç kuraklık olmasa dahi giderek artan bu su tüketimi nedeniyle su sorunu yaşanılması kaçınılmaz bir gerçek. Günümüzde bin 300 metreküp civarında olan kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı nüfusun 100 milyonun üzerine çıkması durumuna 1000 metreküpün altına inecek ve bu değer ile su fakiri bir ülke kategorisine inmiş olacağız.

Bu değerlendirme yağışların uzun yıllar ortalaması civarında olması durumunda olabilecek bir gelişme. Ancak 2008 ya da 2020 yılındaki kuraklıklar gibi ekstrem durumlarda yıllık kullanılabilir su miktarının 1000 m3’ün altına indiğini söylemek gerek. Zaman zaman yaşanan kuraklıkların iklim değişikliğinin de etkisiyle daha da şiddetleneceği ve sıklığının artacağı öngörülüyor. Bu nedenle su sorunu yaşayacağız. Üstelik günümüzde içme ve sulama suyu olarak yer altı sularını kullandığımız ve yer altı su seviyelerinin genel olarak azaldığı dikkate alındığında kuraklığın etkisi daha da yoğun hissedilecek.

-Çözüm için neler yapılmalı?

Evlerde su tasarrufu yapılması elbette önemli. Ancak su sorununa daha geniş açıdan bakılması gerek. Örneğin son 12 yılda 17 milyar metreküpe kadar artan su tüketiminin 10 milyar metreküpü tarımsal sulama kaynaklı. Tarımda su tüketiminin neden artığına ve bunu düşürmeye odaklanmadıkça su sorununun çözülmesi çok zor. Tarımsal su tüketiminin artmasının en büyük nedeni tarım alanlarının azalması ve birim alandaki verimi arttırmak için sulu tarıma geçilmesi. Benzer şekilde meraların tahrip olması sonucunda ahır hayvancılığına geçilmesi de sulanarak yetiştirilen yem bitkileri miktarında artışa yol açtı. Konya’da yer altı sularının çekilmesi nedeniyle obruk sayılarındaki artışın en büyük nedenlerinden en önemlisi silajlık mısır üretiminin artması. Mısır yetiştirilirken metrekarede bin 200 litre kadar sulama yapılır. Konya’da yağışın yıllık ortalaması metrekareye 350 litre kadar. Aradaki fark yer altı sularından karşılanıyor. Bu nedenle bölgelerdeki yağış durumuna göre tarımsal üretimin yapılmasının teşvik edilmesi gerekmekte.

-İstanbul için neler söyleyebilirsiniz?

Kentler özelinde yapılması gerekenlerin başında ise kentlerin aşırı büyümesinin önüne geçilmesi öncelikli olmalı. Örneğin bir İstanbullunun ortalama günlük su tüketimi 190 litre kadar. İstanbul nüfusuna eklenen her bir birey için yıllık olarak 70 bin litre kadar su bulunması gerekiyor. Nüfusun büyük kentlerde yoğunlaşmasını engellemek için örneğin küçük kentlerde istihdam olanaklarını arttırmak, kırsal kalkınmayı sağlamak bir çözüm olabilir. Kentlerde suyu havzalardan evlere kadar iletirken oluşan kayıplar da oldukça yüksek. İstanbul’a alt yapının yenilenmesiyle yüzde 20’lere kadar gerileyen kayıp su miktarı birçok ilde yüzde 50’lere kadar çıkmakta. İstanbul’daki kayıp su miktarının Ömerli Barajı’nda bir yılda depolanan su miktarına eşit olduğu dikkate alındığında su kaçaklarının önlenmesinin önemi daha da iyi anlaşılacaktır.

Özetle su sorunu sadece kurak dönemlerde değil her zaman konuşulması ve çözüm aranması gereken bir konudur. Üstelik sadece İstanbul’u değil tüm ülkeyi ilgilendiren, çözüm üretilmediği takdirde gıda krizine ve göç gibi toplumsal sorunlara yol açabilecek bir sorundur. İklim değişikliğinin de etkisiyle bu sorun daha da büyüyecektir.


ARŞİV