İklim Haber ve KONDA Araştırma’nın hazırladığı “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı” araştırması yayınlandı. Türkiye genelinde 2 bin 909 kişiyle yapılan anket, iklim krizinin Türkiye’deki etkilerinin toplum tarafından nasıl algılandığını mercek altına alıyor. Toplumda iklim değişikliğinden endişe duyanların oranı yüksek olsa da iklim politikalarıyla ilgi gelişmeler hakkında bilgisi yeterli seviyede değil. TBMM’nin gündeminde olan İklim Kanunu’ndan haberdar olanlar, toplumun yüzde 30’unu oluşturuyor.
10 KİŞİDEN 7’Sİ ENDİŞELİ
2018 sonrasında genel olarak düşüş gösteren endişe oranları 2022 yılına gelindiğinde en yüksek seviyesine ulaştı. 2022 yılında Türkiye’nin toplamda yüzde 83’ü iklim değişikliği konusunda “endişeli” veya “çok endişeli” olduğunu belirtirken bu oran yüzde 72 seviyesine geriledi. Kadınların iklim değişikliği konusunda erkeklerden daha fazla endişeli olduğu görülüyor. Kadınların toplamda yüzde 76’sı endişeli olduğunu belirtirken, bu oran erkeklerde yüzde 67.
YAŞ VE EĞİTİM ETKİLİYOR
Araştırmanın dikkate değer sonuçlarından biri iklim değişikliği konusundaki endişe düzeyinin yaş ile birlikte artması. 15-17 yaş grubundakilerin toplamda yüzde 66’sı iklim değişikliği konusunda endişeli olduğunu belirtirken bu oran 18-50 yaş grubunda yüzde 71, ve 51 yaş ve üzerinde yüzde 73 seviyesinde. Eğitim seviyesi de iklim değişikliği hakkında hissedilen endişeyle yakından ilişki. Üniversite mezunları kayda değer bir farkla daha endişeli. Lise altı eğitim düzeyindekilerin yüzde 70’i ve lise mezunlarının yüzde 71’i iklim değişikliği konusunda endişeli olduklarını belirtirken, bu oran üniversite mezunlarında yüzde 77 seviyesinde. Bu oranın içerisinde çok endişeli olma durumu da eğitim seviyesiyle belirgin bir şekilde doğru orantılı artış gösteriyor.
“İNSAN FAALİYETLERİNİN SONUCU”
Türkiye’nin yüzde 71’i iklim değişikliğinin insan faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu düşünürken yüzde 26’sı doğal bir süreç olduğu görüşünde. Geri kalan yüzde 3 ise iklim değişikliği diye bir şey olduğuna inanmıyor. Eğitim seviyesi endişe durumunda olduğu gibi burada da belirleyici bir faktör. Lise altı eğitim düzeyindekilerin yüzde 64’ü iklim krizinin insan faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu düşünürken bu oran eğitim seviyesiyle beraber artıyor ve lise mezunlarında yüzde 74, üniversite mezunlarında yüzde 82 seviyesine ulaşıyor.
“FARKINDALIK ARTMIYOR”
Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı düzensiz hava olayları her geçen yıl artarken, toplumdaki farkındalığın artmadığı görülüyor. 2022’de toplumun yüzde 93’ü aşırı hava olaylarının arttığını, yüzde 89’u düzensiz hava olaylarının nedeninin iklim değişikliği olduğunu söylerken, bu oranlar 2024’te sırasıyla yüzde 87’ye ve yüzde 81’e geriledi. 2022’de bin 300 olarak kaydedilen aşırı hava olaylarının toplam sayısı 2023’te bin 475’e ulaştı. 2023 ayrıca o zamana kadarki en sıcak üçüncü olarak kayıtlara geçti. 2024’ün ilk 8 ayında aşırı hava olaylarının toplam sayısı 900’e ulaştı. 2024 aynı zamanda ilk sekiz ayı itibarıyla 1971’den bu yana Türkiye’de yaşanan en sıcak yıl oldu.
ÇOĞUNLUK HABERDAR DEĞİL
Toplumda iklim değişikliğinden endişe duyanların oranı yüksek olsa da iklim politikalarıyla ilgili gelişmeler hakkında bilgisinin yeterli seviyede olmadığı anlaşılıyor. TBMM’nin gündeminde olan İklim Kanunu’ndan haberdar olanlar, toplumun yüzde 30’unu oluşturuyor. Bu kişilerin yarıdan fazlası yasanın içeriği hakkında bilgiye sahip değil. İklim değişikliğinden daha yüksek seviyede endişe duyan grupların daha fazla oranda iklim yasası hakkında bilgili oldukları görülüyor. Eğitim seviyesi arttıkça yasanın kendisi ve içeriği hakkında bilgisi olduğunu söyleyenlerin de oranı artıyor. Modern hayat tarzına sahip olanlarda da bu oran daha yüksekken muhafazakarlaşmanın artmasıyla düşüş yaşanıyor. Bununla birlikte bu gruplarda da iklim yasası hakkında bilgisi olduğunu söyleyenler 3’te 1 oranının sadece biraz üzerinde. Diğer yandan, kadınlar arasında iklim endişesi oranları erkeklere göre daha yüksek olsa da iklim yasasından ve içeriğinden haberdar olmadıkları dikkat çekiyor.
“TEMİZ ENERJİ” ÖN PLANDA
Çevre ve iklim STK’ları, İklim Kanunu’nda olması gerektiğini ileri sürdükleri bazı temel unsurlar için çağrıda bulunmuştu. Ortak çağrıda sıralanan taleplerden “2053 net sıfır hedefi eklenmeli”, “2030 yılına kadar yüzde 35 mutlak emisyon azaltımı hedefi yer almalı”, “Kömürden adil bir çıkış planlanmalı”, “İklim değişikliğine karşı uyum mekanizmaları kurulmalı” ve “Bağımsız bir bilimsel danışma kurulu oluşturulmalı” maddelerinin hangilerinin toplum tarafından öncelikli bulunduğu da araştırıldı. Buna göre Türkiye’nin yüzde 65’i iklim yasasının odağında çevreye daha az zarar veren temiz enerji kaynaklarının tercih edilmesi gerektiğini savunurken, yüzde 51’i iklim değişikliğiyle bilimsel yöntemlerle mücadele edilmesi olması gerektiğini savunuyor. Devamında ise yüzde 50 oranıyla iklim değişikliğine uyum sağlamak için politikalar üretilmesi ve yüzde 46 oranıyla enerji, ulaşım, sanayi sektörlerinin iklim değişimine neden olan emisyonlarının azaltılması geliyor. Son sırada ise yüzde 39 oranıyla kömürlü termik santrallerin kapatılması cevabı yer alıyor.