TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Bölge Temsilciliği’nin düzenlediği panelde, millet bahçesi olmasına onay verilen Validebağ Korusu’yla ilgili son gelişmeler tartışıldı. Yeldeğirmeni Sanat Mekezi’nde düzenlenen ve Mimarlar Odası Anadolu 1. Bölge Temsilcisi Saltuk Yüceer’in yönettiği panele, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Esin Köymen, CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Şehir ve Bölge Plancısı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu ile İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji anabilim dalından Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı konuşmacı olarak katıldı.
“PARK DÜZENLEMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
Panelin açılış konuşmasını Esin Köymen yaptı. 100 günlük eylem programıyla beraber tüm illerde en az 1 adet millet bahçesi yapılmasının hedeflendiğini söyleyen Köymen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mevzuatta millet bahçesi kavramı olmadığı için bu alanlara verilebilecek olan fonksiyonların karşılığı belli değil. Büyük çaplı parklar anlamında kullanılıyor. Geçmiş dönemlere baktığımızda 19. yy’da Osmanlı’da millet bahçesi kavramının olduğunu görüyoruz. Bir çeşit kamuya açık park alanlarından söz ediyor. Bu alanlarda müzik köşkleri, lokantalar, gazino, kütüphane, dans ve oyun salonları, tiyatrolar yer alıyordu. Yani bir çeşit sosyal ve kültürel tesis alanları gibiydi.
Peki bu durumda Validebağ Korusu Millet Bahçesi olabilir mi? İçinde Adile Sultan Kasrı, Abdülaziz Av Köşkü gibi tescilli yapılar var. Ve kendi ekosistemi içinde bir yaban hayatı da var. Bu durumda Koru’nun, yeni yapılan bir park alanı gibi düşünülüp buna göre düzenleme yapılması doğru değil elbette. Validebağ Korusu’nu tüm doğal değerlerini göz ardı ederek bir peyzaj düzenlemesi yapılacak alan olarak görmek hukuken de mümkün değil. Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı 2013 yılında iptal edildi. Planı bile olmayan bir sit alanına peyzaj projesi hazırlanarak millet bahçesi yapma inadının anlaşılır bir yanı yoktur.”
“BAHÇE OLMASI KORUNUN SONUNU GETİRİR”
Köymen’den sonra söz alan Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu da Validebağ Korusu’nun doğal sit alanı özelliğine değinerek, millet bahçelerinin mevzuatta özel bir tanımı olmadığını ifade etti. Bahçelerin insan eliyle düzenlendiğini söyleyen Giritlioğlu, “Geçmişe baktığımızda da millet bahçelerini görmek mümkün ama bunlar daha çok saraylar için yapılmış. Cumhuriyet döneminde ise yeşil alanlar tanımlanmaya başladı ve 1956 yılına kadar büyük kamulaştırma projeleri var. Bu anlamda da yeşil alan projeleri hayata geçiriliyor. 1956 yılında çıkarılan İmar Kanunu ile birlikte yeşil alan tanımları ve kriterleri değiştiriliyor. Yeşil alanları kentsel ve doğal yeşil alan olarak ikiye ayrılır. Validebağ Korusu doğal yeşil alan statüsüne sahip. Doğal sit alanları sıkı koruma altında olan alanlardır. Millet bahçesi olması demek korunun sonu demektir” dedi.
Millet bahçelerinde yeni ihaleler açılacağını söyleyen Giritlioğlu, “Gaziantep’teki millet bahçesine yapılan kıraathane dekorasyonu için bile 200 bin lira harcanacakmış. Bu ülkenin parası bu şekilde harcanamaz. Bunu sorgulamak hepimizin görevi.” şeklinde konuştu.
“BETON İÇİN PARA HARCIYORLAR”
Validebağ Korusu’nun çok fazla sayıda ağaç ve bitki türüne ev sahipliği yaptığını söyleyen Prof.Dr. Doğan Kantarcı da “Validebağ Korusu bitki türleri bakımından zengindir ve göçmen kuşların barınağıdır. Kimse Validebağ’dan rahatsız değil. İnsanlar burada yürüyor ve spor yapıyor. Zaten burası millet bahçesi” dedi.
Validebağ Korusu’na yapılacak projeyle su baskınlarının artacağını ifade eden Kantarcı, “Granit taş döşendiğinde yağmur suyu nereden gidecek? 3 kilometrelik yol yapılması gündemde. 4 metre genişliğinde olması lazım bu yolun. Çünkü hem bisiklet hem de yürüyüş yolu olacak. 15 metrede bir aydınlatma direkleri dikilecek sanırım. Dereye verilen pis suyu önlemiyorlar ama millet bahçesi için para harcıyorlar. Ne için? Beton döşemek için.” diye konuştu.
Kantarcı son olarak, “Koru bir yandan çevredeki halkın yeşil alan ve spor ihtiyacını karşılamak için, bir yandan da yukarıda belirtildiği gibi bir bütün olarak MEB sağlık tesisleri için kullanılmalıdır.” dedi.
“ANAYASAYA AYKIRI”
Mecliste Validebağ Korusu ile ilgili soru önergesi veren Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da projenin anayasaya aykırılık içerdiğini söyledi. Yeni çıkan yasalarda çevre hassasiyeti taşınmadığını ifade eden Kaboğlu şöyle devam etti: “Validebağ da bu durumdan bağımsız değil. Gezi yeniden gündeme geldi ve bence Validebağ gibi bozuk projelerin altyapısı hazırlanıyor. Sokağa çıkmanın tehlikeli olduğunu söylemek istiyorlar. Anayasada belirtilen kırsal, kentsel ve kültürel çevre tanımlaması var. Validebağ hepsini karşılıyor ve kapsıyor. Bütünsel çevre yönetimi Validebağ gibi olmalıdır.”
“Validebağ Korusu millet bahçesi olduğunda buradaki bitkiler ve hayvanlar ne olacak?” sorusunu soran Kaboğlu, “Anayasa diyor ki: koruyacaksın, bozmayacaksın ve geliştireceksin. Koru millet bahçesi olursa özüne zarar verilecek. Bu anayasanın 56. maddesine aykırı.” değerlendirmesinde bulundu.