Yasak havaya da yaradı

Ekosfer Derneği’nin hazırladığı rapora göre, sokağa çıkma yasakları hava kirliliğinin azalmasında etkili oldu. Geçici düşüşlerin kalıcı bir çözüme işaret etmediğini belirten Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, “Toplu taşımayı, bisikleti ve yürümeyi ön plana çıkarmamız gerekiyor” dedi

17 Aralık 2020 - 12:18

Sokağa çıkma yasaklarıyla görünür hale gelen Türkiye’deki hava kirliliği, Ekosfer Derneği tarafından raporlandı. “Virüsten Kaçarken İklim Krizine Yakalanmak” adlı rapor, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Çanakkale’de T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve belediyelerin trafik kaynaklı hava kirliliğini ölçmek üzere yerleştirdiği hava kalitesi ölçüm istasyonlarının verilerinin incelenmesiyle hazırlandı. Merkezi Kadıköy’de bulunan Ekosfer Derneği’nin hazırladığı  rapor, korona virüsü salgınında uygulanan sokağa çıkma yasaklarının hava kirliliğine etkisini ortaya koyuyor. 

EN FAZLA AZALMA MECİDİYEKÖY’DE

Rapora göre, Türkiye’deki beş kentte hava kirliliğine yol açan PM10 ve NOx (Azot oksit) derişimlerinde kapanma dönemlerinde belirgin bir azalma oldu ve hava kalitesi iyileşti. Türkiye’deki beş kentte yer alan 12 hava kalitesi ölçüm istasyonunun verilerine göre, 2020 yılının Nisan, Mayıs ve Haziran aylarındaki aylık ortalama PM10 derişimleri, 2019 yılının aynı dönemine göre genelde azaldı. Nisan ayında en fazla azalma, İstanbul’un Mecidiyeköy semtinde yüzde 38,36 olarak gerçekleşti.

TEMİZ ENERJİ ÖNE ÇIKIYOR

Raporu gazetemize değerlendiren Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, araç trafiğinin azalması ile birlikte mayıs ayında tüm istasyonlarda azot dioksit değerlerinin yarı yarıya hatta daha fazla azaldığını söyledi. Geçici düşüşlerin kalıcı bir çözüme işaret etmediğini belirten Gürbüz, şunları kaydetti:“Yasakların bittiği günler değerler yeniden eski, tehlikeli düzeylerine çıkıyor. Bu yüzden de salgın sonrası ulaşımda hem hava kirliliğine hem de iklim krizine yol açan araçları kullanmayı bırakmamız, temiz enerjiyle çalışan toplu taşıma öncelikli olmak üzere, toplu taşımayı, bisikleti ve yürümeyi ön plana çıkarmamız gerekiyor. Bunu yaparsak temiz hava ve iklimi koruma hedeflerinin ikisine birden ulaşma şansımız olur. Elektrikli bir otobüs, dizel otobüse göre aynı yolcuyu yarı yarıya daha az emisyona neden olarak taşıyor. Bisikletle gittiğiniz her kilometrede benzinle çalışan bir otomobile göre atmosfere 200 gram daha az karbondioksit bırakıyorsunuz.”

“KADIKÖY ÖNCÜ OLABİLİR”

“Kadıköy gibi halihazırda bisiklet yollarına sahip ilçelerde, güvenlik tedbirlerinin ve bisiklet yollarının geliştirilmesiyle ciddi bir fark yaratılabilir.” diyen Gürbüz, şu önerilerde bulundu: “İlçedeki şirketler işe bisikletle gidip gelen çalışanlarına aynı Hollanda'da olduğu gibi harçlık veya bisiklet desteği vererek onları teşvik edebilir. Pedal destekli bisikletler de yokuş ve uzun mesafede devreye girerek bisikletin bir ulaşım aracı olarak kullanılmasını destekleyebilir. Sorun elbette sadece bisiklet değil. Toplu taşıma araçlarının konforu ve yenilenebilir enerjiyle çalışması da küresel ısınmaya yol açan emisyonların azalmasını sağlar. Kadıköy  de dünyadaki diğer kentler gibi özel araç trafiğini azaltarak insanların daha güvenle nefes aldığı ve iklim krizine karşı harekete geçtiği bir yerleşim yeri olabilir, Türkiye'de buna öncülük edebilir.” 

“AZALMA ULAŞIM KAYNAKLI”

Raporda yer alan bilgilere göre, 2019 yılına göre bütün istasyonlarda hava kirliliği azaldı. Yapılan araştırma, COVID-19 pandemisi sırasında uygulanan sokağa çıkma yasaklarının, ulaşım kaynaklı hava kirliliğini azalttığını ortaya koydu. Raporun yazarlarından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, ince partikül maddelerden kaynaklanan kentsel hava kirliliğinin yaklaşık yüzde 25’inin trafikten kaynaklandığına dikkat çekti. Kayıhan Pala, “2020 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ait veriler, Covid-19 pandemisi sırasında uygulanan sokağa çıkma yasaklarının ulaşımdan kaynaklanan hava kirliliğinin azalmasına katkısının olduğunu gösteriyor. Ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin gösterilebilmesi ve alınan önlemlerin etkisinin tartışılabilmesi için bütün kentlerde trafik kaynaklı kirliliği göstermek üzere yer seçimi yapılmış ve buna uygun hava kirleticilerinin ölçüldüğü hava kalitesi istasyonlarına gereksinim var. Bazı kentlerde gördüğümüz bu eksikliğin ivedilikle giderilmesi gerekiyor.”

HAVA KİRLİLİĞİ HASTA EDİYOR

Hava kirliliğinin yol açtığı sağlık sorunlarına da dikkat çeken Pala, “Motorlu araçlar, insan sağlığını etkileyen hava kirleticilerinin başlıca kaynakları arasında. Araç emisyonları astım hastalığı, akciğer kapasitesinin azalması, zatürre, bronşit vb. sağlık sorunlarını tetikleyen duman oluşumuna neden olur. Birçok bilimsel çalışma, partikül madde solunmasını astım, kronik bronşit ve kalp krizi gibi önemli sağlık sorunlarıyla ilişkilendirmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

YÜRÜMEK, BİSİKLETE BİNMEK...

Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 16’sının ulaşım sektöründen kaynaklandığı belirtilen raporda, salgın sonrası ulaşım kaynaklı kirliliğinin azaltılması için yeşil ulaşım çözümlerinin ön plana çıkarılması önerildi. Dizel ve benzin gibi fosil yakıtla çalışan araçların hava kirliliğiyle birlikte küresel ısınmaya da yol açtığına dikkat çekildi. İklim dostu ulaşım araçlarının başında yürümek, bisiklete binmek, elektrikle çalışan otobüs, tramvay ve motosiklet geliyor. Elektrikli toplu taşıma araçlarını otobüs ve tren izliyor. Elektrikli otobüsle işine giden bir kişi kilometre başına 25 gram karbondioksit emisyonuna neden olurken otomobil kullanan bir kişi bunun yaklaşık sekiz katı emisyona yol açıyor. Şarj edilemeyen hibrit otomobiller de sanıldığı kadar masum değil, aynı mesafe için 158 gram emisyona yol açıyorlar. Paylaşılan basgitler (e-skuter) de bakım süreci enerji yoğun olduğu için emisyon açısından sanıldığının aksine sıralamada orta sıralarda yer alıyor.

AKCİĞER KANSERİNİN NEDENİ!

Hava kirliliği, küresel olarak ölümlere ve hastalıklara yol açan kaçınılabilir temel nedenlerden birisi olarak kabul ediliyor. Dünyada iç ortam hava kirliliği nedeniyle bir yılda çoğunluğu gelişen ülkelerde olmak üzere yaklaşık 4,3 milyon kişinin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. Yaklaşık 3,7 milyon kişi de dış ortam hava kirliliğine bağlı olarak yaşamını yitiriyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı da hava kirliliği ve özellikle  partikül maddeleri akciğer kanseri nedeni olarak sınıflandırıyor.

Hava kirliliği,  sağlık açısından başta çocuklar, yaşlılar ve yoksullar olmak üzere herkesi etkileyen en önemli çevresel risklerden biri. Hava kirliliği özellikle doku beslenmesinin bozulması, kalp krizi, felç, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı ve kanser açısından risk taşıyor. Dış ortam hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde 80’i kalp hastalıkları ve felç, yüzde 20’si ise solunum hastalıkları ve kanserlere bağlanırken, bilimsel çalışmalar küçük çocuklarda hava kirliliği ile solunum fonksiyonu gelişimi, solunum yolu enfeksiyonları ve astım arasında anlamlı ilişki bulunduğunu gösteriyor.


ARŞİV