“Yaşam Hakkı Torbaya Sığmaz”

Torba Kanun Teklifi ile ekolojik yıkım ve talanın dayatılacağına vurgu yapan yaşam hakkı savunucuları, “Yaşam hakkı torbaya sığmaz” demek için Kadıköy Karaköy İskelesi'nin önünde biraraya geldi

01 Kasım 2020 - 12:14

“Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifi” ile ekonomik büyüme adı altında ekolojik yıkım ve talanın dayatılacağına dikkat çeken yaşam hakkı savunucuları, “Yaşam Hakkı Torbaya Sığmaz” sloganıyla ülkenin dört bir yanında 31 Ekim Cumartesi günü basın açıklaması yaptı. Kadıköy'de Karaköy İskelesi'nin önünde biraraya gelen, “Ormanlar, nehirler sermaye değildir”, “Şirketleri değil, yaşamı savun”, “Kazdağları'ndan Ünye'ye yaşamı savunuyoruz” pankartı taşıyan yaşam hakkı savunucuları, “Toprağa, havaya, suya dokunma”, “Ranta değil depreme bütçe”, “Yaşam hakkı torbaya sığmaz” sloganları attı.

"Gözümüz kulağımız İzmir'de"

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu ile Ali Kenanoğlu'nun da destek verdiği basın açıklamasında katılımcılar, ellerinde doğayı, yaşamı temsil etmesi için kozalak, kollarında da yeşil kurdale taşıdı. “Deprem nedeniyle gözümüz kulağımız İzmir'de ” diyen HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, “Birkez daha gördük ki deprem değil binalar, binalar da değil aslında. Yan yana duran binalardan biri yıkılıyor biri yıkılmıyor. Şunu net olarak söyleyebiliriz para kazanma hırsı, kapitalizm hırsı insanların canını yok saydı. Hiçbir tebdir alınmadı.”

Şirketleri koruyan bir yasa”

Ali Kenanoğlu, yasanın görüşüldüğü komisyonda olduğunu söyledi, şöyle devam etti: “Dağın, taşın, ormanın...sözcüsü olacağımıza söz vermiştik. Hiçbir çevre örgütü, kurum ve dernek davet edilmedi. Şirketleri koruyan ve tamamen onların ihtiyaçlarına yönelik hazırlanan bir yasa. Şirket temsilcileri alt komisyona katıldılar ve her biri “hükümetimize çok teşekkür ediyoruz, çok güzel bir yasa çıkartıyor” diye yasa yönelik övgü dolu sözler söylediler. Biz orada direnmeye devam edeceğiz. İtirazlarımızı yaptık. Yasanın tümden çekilmesi için uğraş veriyoruz.”  

Doğa katliamı devam ediyor”

Ali Kenanoğlu'nun konuşmasının ardından yaşam hakkı savunucuları adına basın açıklamasını Figen Küçüksezer okudu. “Ne yazık ki gerek ülkemizde gerekse dünyada doğa katliamlarının, ekolojik yıkımın ve ulusal-uluslararası şirketlerce gerçekleştirilen talanın giderek arttığı bir dönemdeyiz.” diyen Figen Küçüksezer, “Geçen yıl Kazdağları’nda Kanadalı bir şirketin altın madeni projesi için gerçekleştirilen ağaç katliamının sebep olduğu toplumsal üzüntü ve öfke hala dinmedi. Bu üzüntü ve öfkenin toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmesi sonucunda halkın gücü sayesinde ilgili şirketin ruhsatını yenilemesinin önüne geçildi. Maden ve enerji şirketlerinin çıkarları uğruna Türkiye’nin dört bir yanında doğa katliamlarına devam edildiğini gözlemledik ve gözlemlemeye devam ediyoruz. Nükleer santral için 650 bin ağacın kesildiği Sinop, Rus doğalgaz boru hattı ve 3. köprü gibi mega rant projelerinin tahribi altında can çekişen Kuzey Ormanları, 40 yıl ekonomik ömrü olan bir baraj için 10 bin yıllık tarihin yok edildiği Hasankeyf, çevre duyarlılığında simge olan buna rağmen yüzde 80’ine maden ruhsatı verilen Kazdağları, imara açılmaya çalışılan doğal cennetler Salda Gölü, Munzur Gözeleri. Tüm itirazlara rağmen ısrarla sürdürülen rant kanalı projesi ve daha niceleri.“ diye konuştu.

“Torba Kanun Teklifi, havayı, suyu, toprağı, ormanları, gıdayı, yaban hayatını, tarım ve yaşam alanlarını sömürerek yok eden bir avuç maden ve enerji şirketine yeni imtiyazlar ve teşvikler sağlarken, tüm canlıların yaşam hakkına yönelik saldırıları, şu anki yağma düzenini ve denetimsizliği dahi fersah fersah aşacak bir düzeye getirmeyi hedefliyor. “diyen Figen Küçüksezer, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu torba yasa onaylandığı takdirde, asgari ücretlilerden zorunlu gelir vergisi alınırken, yaşam hakkını ihlal eden bir avuç enerji şirketi çeşitli vergilerden muaf tutulacak, maden şirketlerine ceza indirimleri uygulanacak. Maden ve enerji şirketleri, faaliyet gösterdikleri ruhsat alanları dışına taşıp ekosisteme geri dönülmez zararlar verebilecek. Köylülerin arazileri yok pahasına şirketlere devredilecek. Enerji şirketlerinin yatırım bölgelerinde yer alan araziler, tarım alanları mevcut durumda zaten çoğunlukla kötüye kullanılan ‘kamu yararı kararı’ bile olmaksızın istimlak edilerek bu şirketlere peşkeş çekilecek. Gaz dağıtım şirketlerinin maliyetlerini düşürmek için şebeke kurarken alt yapıda yarattıkları tahribatın düzeltilmesi yerel yönetimlere yüklenecek...”

Salgının nedeni doğa tahribi”

Doğa katliamının, ekolojik felaketlerin, biyoçeşitlilik kaybının, iklim krizinin ve sömürünün önüne geçmek için Torba Yasa'nın geri çekilmesi gerektiğine vurgu yapan Küçüksezer, “Çünkü doğada ahenkli bir şekilde varlıklarını sürdüren canlıların yaşam hakkı torba yasaya sığmaz. Bu yasa teklifi, teklifi sunan milletvekillerinin de çok rahat ve açık bir şekilde belirttiği gibi sadece özel sektör kurumlarının faaliyetlerini daha hızlı, kolay ve denetimlere takılmadan yapabilmelerini sağlamak amacını taşımaktadır. Biz ise enerji demokrasisini, sosyal adaleti ve doğanın haklarını gözeten ve uygulamaya geçiren politikaların bir an önce kanunlaştırılmasını talep ediyoruz. Covid-19 krizinin doğanın tahrip edilmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Bu nedenle bizi duyun ve bizlerle birlikte Yaşam hakkı torbaya sığmaz diye haykırın” dedi.


ARŞİV