“Yaşam, hayvanlarla güzel”

Kadıköylü, çocuk kitapları yazarı Hafize Güner, Moda ile bütünleşen sokak köpeklerini kitaplarına taşıdı. Güner, "Sokakta yaşayan hayvanlara dikkat çekip, onların da birer Kadıköylü olduğunu göstermek istedim" diyor

02 Şubat 2017 - 16:26

Tarçın ve Bonbon...  Bu iki kelime birbirinden bağımsız gibi görünse de Modalı hayvanseverler için anlamları oldukça büyük. Moda sakini çocuk kitapları yazarı Hafize Güner için de bu kelimeler büyük anlam taşıyor. Güner, Moda'nın köpeklerine karşı duyduğu sevgiyi satırlara döktü. “İyi Ki Varsın Tilki Toni" kitabında Bonbon'u, "Dev Uzay Canavarının Kahraman Battaniyeyle İmtihanı"nda ise geçtiğimiz yıl trafik kazasında katledilen Tarçın'ı öyküleştirdi. Kelime Yayınları'ndan çıkan kitaplarda, Moda mahallesinin köpeklerine ve Kadıköy'ün hayvansever yapısına keyifli bir pencereden bakıldı. Güner, bunları yaparken kimi zaman anılarından kimi zaman da tanık olduğu samimi karelerden yararlandı. Güner ile Moda'da buluşmamızın ardından kitaplarını, hayvansever kişiliğini ve Kadıköy'ü konuştuk. 

“KENDİLİĞİNDEN FENOMEN”

  • Okurlarımızın sizi tanıması için kendinizden bahsedebilir misiniz?

Liseyi Moda Kız Meslek Lisesi’nde Çocuk Gelişimi bölümünü okudum. Ardından lisans eğitimim için Ankara’ya gittim. Yüksek lisansımı da yaratıcı drama üzerine yaptım. Kadıköy ile 11 yıllık bir ayrılık yaşadıktan sonra Moda’ya geri döndüm. İstanbul'a geri dönersem eğer mutlaka Moda'da yaşayacağım dedim. Çünkü burayı çok seviyordum. Buraya adımını atan kişi adeta büyülenir. Ben de büyülenmiştim. Uzun bir süredir Moda’da yaşıyorum.

  • Kitap yazma fikri nerden çıktı?

Bundan 12 yıl önce yaratıcı drama uzmanı olarak özel bir okulda çalışıyordum. Öğrencilerimle de sık sık çocuk edebiyatını içeren çalışmalar yapıyorum. Yaklaşık 10 yıl önce dolabımdan bir tilki kuklası çıktı. Tilki kuklasıyla öğretmen arkadaşlarımla şakalaşıyordum. Sonrasında dersine girdiğim birinci sınıflara da tilki kuklasını götürdüm. O anda elimde basit bir kukla olan figür birden Tilki Toni oldu. Kendiliğinden bir fenomen çıkmış oldu. Öğrencilerim çok sevdiler. Tilki Toni üzerinden öğrencilerime hikâyeler anlatmaya başladım. Hikâyeler biriktikçe de 2014 yılında ilk kitabım çıktı. Toplamda yazdığım üç kitap var. Dördüncü kitabım da şubat ayında çıkacak. 

  • Kitabınız çıktıktan sonra nasıl bir ilgiyle karşılaştınız?

Açıkçası beklediğimin çok ötesinde bir ilgi gördüm. Normalde drama öğretmenlerine gelen giden veli pek olmaz fakat kapımda kuyruklar oluştu. Tavsiyeler almak, cevaplanması istediği soruları olan birçok veli ile karşılaştım. Sonrasında ise yazmış olduğum çocuk kitabı akademik makalelere konu oldu. Uluslararası sempozyumlarda sunumları yapıldı.

“AYRILMAZ BÜTÜN OLDU”

  • Kitaplarınızı hayvanlar üzerine kurguluyorsunuz. Sizin de hayvanlarla iç içe bir yaşantınız olduğunu söyleyebilir miyiz?

Küçüklüğümde hayvanlardan çok korkardım. Hatta yanlarından bile geçemezdim. Öyle ki okuluma giderken göreceğim köpekler yüzünden okula gitmediğim zamanlar bile oldu. Lisede de ders çalışmaya gittiğim arkadaşımın evinde kedisi vardı. Sırf kedisi yüzünden evine adımımı atamazdım. İçimde hep korku vardı. Korkumu eşimin sayesinde yendim. Eşimin eve getirdiği kediye zamanla alıştım ve bunca yıl neyi kaçırdığımı, kendimi neyden mahrum ettiğimi anladım. Yaşam hayvanlarla güzel. O andan itibaren hayvanlar benim için ayrılmaz bir bütün oldu ve mahallemin tüm hayvanlarını sahiplendim. İç içe yaşantım biraz sonradan başladı diyebiliriz. (gülüyor)

  • Moda’daki hayvanları sahiplenmenizin edebiyatınıza yansıdığını düşünüyorum…

Evet öyle. Hayvanlarla vakit geçirdiğiniz zaman onları içselleştirmeye başlıyorsunuz. Sürekli olarak Moda Caddesi’nde yatan Bonbon ile yaşadığım birçok tatlı anı var. Sokağa adımımı atmamla birlikte hemen yanıma gelir ve vapur iskelesine kadar beni geçirirdi. Kendime peynirli bir poğaça alırken ona da kıymalı alırdım. Onu bir gün görmesem bile telaşlanırdım. Kitabımda da Deniz ismini verdiğim küçük çocuk karakteri en yakın arkadaşı Bonbon'u kaybediyor ve aramaya başlıyor. Mini bir dedektiflik hikâyesi çerçevesinde Bonbon'a karşı hissettiğim duyguları öyküleştirdim. Tarçın’a da hem edebiyatımda yer verdim hem de onun aracılığıyla çocuklara hayvan sevgisini aşılayan kısa filmin senaryosunu yazdım.

  • Kadıköy’de hayvanlara karşı yoğun bir duyarlılık olduğu herkesçe biliniyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Burada hayvanlara karşı yüksek bir bilinç var. Hayvanların da en az insanlar kadar can taşıdığına ve bu canın, fazlasıyla önemli olduğuna inanılıyor. Kadıköy insanı burada önemli bir rol oynuyor. İnsanların büyük bir kısmı hayvanlara saygı gösteriyor. Yaşam alanlarını işgal etmiyor. Sokak hayvanlarının yaşamlarını bir nebze olsun kolaylaştırmak adına ellerinden geleni yapıyorlar. Bu durum da çoğu zaman gönüllülük esasına dayalı yapılıyor. Diğer önemli bir faktör ise Kadıköy Belediyesi'nin bizleri hiçbir zaman geri çevirmeyeceğini biliyoruz. Bizler her ne kadar gönüllü olarak bir şeyler yapmaya çabalasak da bazı şeyler eksik kalıyor. Bu aşamada belediye devreye giriyor. İletişime geçip, bir durumu bildirdiğimizde ya da talebimiz olduğunda çözüm bulunuyor. Kadıköy'deki hayvanlara karşı duyarlılığın, gönüllü ve yetkililerin ortaklaşa çalışması sonucunda çıktığını söyleyebiliriz.

MODA PARKI'NIN KÖPEKLERİ KİTAP OLDU

Güner'in şubat ayında raflarda yerini alacak "Park Canavarı" adlı kitabında ise Moda Parkı'nın hayvanlarını anlatılıyor. Kitap, çocuklar ve hayvanlar arasında geçen sıcak ilişkiye, Moda Parkı ekseninde değiniyor. Güner, yakın zamanda çıkacak olan kitabını şöyle anlatıyor: "Geçtiğimiz yaz yeni bir çocuk kitabı yazmaya başladığımda Park Canavarı hikâyesi kendiliğinden çıktı. Moda'daki çay bahçesinin hemen karşısında yer alan kocaman park, hafta sonu keyifli manzara ev sahipliği yapıyor. Parktaki hayvanlar, çocuklar ile hemencecik kaynaşmış bir şekilde mutlu anlar yaşıyorlar. Kitabım da tanık olduğum keyifli manzaraları temel alarak Moda Parkı'nın hayvanlarını öyküleştirdim." 


ARŞİV