Yaşamın kıyısındaki Marmara

İBB İstanbul Planlama Ajansı’nın, Marmara Belediyeler Birliği ve İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı ile ortaklaşa düzenlediği etkinlikte, Marmara Denizi’nin bugünü ve geleceği tartışıldı

18 Ağustos 2021 - 12:16

Bu yıl müsilaj sorunuyla gündemden düşmeyen Marmara Denizi’nin güncel problemleri,İBB İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Marmara Belediyeler Birliği ve İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı’nın, “Yaşamın Kıyısında Bir Deniz” temasıyla düzenlediği çevrimiçi etkinlikle ele alındı. İki gün süren zirvede, Marmara Denizi’nin bugünü ve geleceği çeşitli başlıklar altında tartışıldı.

“MARMARA DENİZİ CAN ÇEKİŞİYOR”

Marmara Denizi’nin can çekiştiğine dikkat çeken İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, şunları söyledi: “İstanbul denizi can çekişiyor. Son kirliliklerin nedeni  veya bir sonucu olarak da müsilajı yaşadık. Zirve, İBB’nin bu işe verdiği önemi, bu işe gösterdiği hassasiyeti ve çalışmalarının bilimsel olmasına çok dikkat ettiğinin de en güzel göstergesi oldu diye düşünüyorum.”

İPA Vizyon 2050 Ofisi Koordinatörü Burcu Özüpak Güleç, şu açıklamada bulundu: “Daha yeni yaptırdığımız bir araştırmada İstanbullulara, İstanbul’un vazgeçemeyecekleri özelliklerini sorduk. Özellikle gençler Marmara Denizi’ni, İstanbul Boğazı’nı, İstanbul’un sahillerini, vazgeçemeyecekleri özellikler olarak söylediler.”

“TAMAMEN YOK OLMADI”

Etkinliğin konuşmacılarından olan Doç. Dr. Mustafa Yücel müsilajın tamamen yok olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti: “Müsilajın özellikle yüzeydeki 10 ile 30 metre arasında sıkıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.  Tabii ki özellikle bahar aylarında yaz başında daha yoğundu. Bunu da yadsımamak gerekiyor yani yüzeyde görünmese de müsilaj kesinlikle devam ediyor.”

Marmara Denizi’nde yaşanan sorunların diğer denizler için alınacak önlemlerde tecrübe kazandıracağını ifade eden Yücel, “Dolayısıyla buradaki tecrübenin de bir an önce belki aktarılmaya başlanması gerekiyor. Diğer kıyılarımızda yaşayan insanlarımızın, yöneticilerimizin ‘bu Marmara’nın problemi ve burada kalacaktır’ diye bakmaması lazım.İklim krizinin giderek yoğunlaşmasıyla belki çok sık küçük Marmaralar, Marmara krizleri yaşamaya başlarız. Dolayısıyla burada konuşulanlar, yapılanlar, öğrenilenler hemen aktarılmalı ve Marmara belediyeleri ile Türkiye'deki diğer belediyeler de bu anlamda yakın olmalı.” dedi.

“DAHA FAZLA DÜŞME İHTİMALİ VAR”

Deniz tabanında müsilajın etkili olduğunu düşündüklerini söyleyen Doç. Dr. Ahsen Yüksek, “Marmara'nın alt suyundaki düşük oksijen seviyelerinin daha da düşme ihtimalinin yüksek olduğunu bekliyoruz. Eğer buradaki denge tekrar bozulursa, ekosistemdeki hem kimyasal hem biyolojik dengesizlik devam ederse müsilaj katlanarak devam edecek. Büyük avlanma sahası olarak düşündüğümüzde yüzde doksanlık verimden yüzde kırka düştüğünü gözlemleyebiliyoruz. Eğer bu süreç böyle devam eder ve önlemler alınmazsa biyoçeşitlilik ve habitat açısından daha kötü seviyeler, kötü resimler göreceğimizi tahmin edebiliyorum.” dedi.

“KARASAL ATIK AZALTILMALI”

 “30 metrenin altındaki oksijen seviyelerinde çok ciddi bir azalma bulunuyor ve çok ciddi kirlilik yükleri var.” uyarısında bulunan Prof. Dr. Barış Salihoğlu da şu değerlendirmelerde bulundu: “Bazı eşikleri aşmış olduğumuzu düşünüyorum. Sağlıklı bir deniz olmadan sağlıklı bir ekonomi hiçbir zaman olmayacak.Muhakkak sağlıklı bir deniz ekosistemini sağlamamız gerekiyor. Bunun için doğru stratejiler geliştirmemiz, özellikle karasal atığın azaltılması gerekiyor. Gerek şehir gerekse endüstriden gelen atıkların azaltılması ama aynı zamanda iyi tarım uygulamalarıyla o tarım alanlarından gelen kirliliğin azaltılmasını önemsiyoruz. Marmara gibi 20 milyon insanın etrafında yaşadığı bir alanı belki tümden bir koruma alanı yapamazsınız. Ama etap etap belirli bölgelere odaklanarak başlayabilirsiniz. Deniz alan planlaması yapmak için de önümüzde ciddi bir engel yok çünkü Marmara bizim iç denizimiz. Marmara’ya ne giriyor? Gerek su olarak gerekse azot fosfor yükü olarak bunları çok sağlıklı bilmiyoruz.  Daha uzun süreli ve gözlemlerle tekrar ortaya konması ve değişimleri de takip edebileceğimiz sistemlerinin kurulması gerekiyor. Marmara Denizi'ndeki döngülerin biyokimyasal yapısı daha ileri seviyelerde ortaya konmalı, belki insansız araçlarla sürekli gözlemlenmeli.”

BALIK STOKU AZALIYOR

Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak Marmara Denizi’nde yürütülen balıkçılık faaliyetlerinin 1970’li yıllarda önem kazandığının altını çizdi. 1980 ve 1990’lı yıllarda avlanan balık miktarının yüksek olduğunu söyleyen Karakulak, 2000’li yıllardan sonra bu miktarın ciddi bir düşüş yaşadığını ekledi. Kentleşme, kaçak avlanma, ve deniz kirliliğinin balık stoklarında azalmayı etkilediğine işaret eden Karakulak, “Marmara Denizi’nde müsilaj ilk olarak 2007’de görüldü. Bununlar ilk olarak balıkçılar karşılaştılar. Balıkların ve ekosistemin kendini yenilemesi umudu var. Atık yönetimi iyi planlanmalı, sürdürülebilir balıkçılık için çalışmalar yapılmalı.” dedi. 

YOL HARİTASI ÇIKARILDI

Zirvenin bir yol haritası belirlediğini ifade eden İBB Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir,  “Marmara Denizi’nin bütün yönleriyle, ekonomisiyle, ekolojisiyle, arıtmasıyla ele alındığı bir zirve oldu. Çok değerli bilim insanlarının katkıları oldu. Tabii bize bir yol haritası belirlediler açıkçası” şeklinde konuştu.

İBB’nin yaptığı araştırmalar, müsilaj haritası ve deniz kirliliğinin nedenleri marmara.istanbul adresi üzerinden takip edilebiliyor. 


ARŞİV