“Yaşayan ve hissedebilen varlıklar olarak yasalarda tanınmalı”

Uzmanlar, hayvanlara yönelik şiddeti engellemek için eğitim çalışmalarının önemi üzerinde dururken, çocuklara bitkilerin ve hayvanların birer canlı olduklarının öğretilmesi gerektiğinin altını çiziyor

05 Temmuz 2018 - 15:24

Sapanca’da ormanlık alanda patileri kesilmiş halde bulunan, kısa bir süre sonra hayatını kaybeden ve Kadıköy Belediyesi Sokak Hayvanlarını Koruma ve Barındırma Merkezi’nde bir ağacın altına defnedilen yavru köpek… Tecavüze uğrayan 3 aylık yavru kedi… Yaşanan bu olaylar hayvanlara yönelik şiddet olaylarının neden arttığına yönelik yeniden sorular sormamıza neden oldu. Kadıköy Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu’ndan Güzide Erden sorularımızı yanıtladı.

Hayvanlara, özellikle kedi ve köpeklere karşı şiddet neden arttı sizce?

İnsandan hayvana yönelik şiddetle, insandan insana yönelik şiddet arasında paralellik olduğunu düşünüyoruz. Toplumda şiddet arttığında, aslında tüm canlıları vuruyor.
Ayrıca şu da önemli bir ayrıntı, aile içi şiddete maruz kalan çocukların yüzde 30’unun hayvanlara şiddet uyguladığı gerçeği.

Türkiye’nin farklı yerlerindeki yerel yönetimler eliyle hayvanlara eziyet, yaşam hakkını elinden alma, öldürme kitlesel olarak uygulanıyor. Bu durum, 5199 sayılı kanuna ve uygulama yönetmeliğine tamamen aykırıdır. Belediyelerin bir kısmı yasayı bilerek çiğnemekte. Bunun normalleştirilmemesi, sorumlularının saptanması, cezalandırılması ve toplumla paylaşılması çok önemli. Devletin, hayvanlara yönelik şiddetin durması için mutlaka belediyelere daha yakından bakması ve yaptırım uygulaması gerekiyor. Çünkü bu şiddetin normalleştirilmeye doğru gittiği görüşündeyiz. “Belediye yapıyorsa, ben de yapabilirim” önermesi de halk arasında yerleşebiliyor.

Şiddet ve eziyet görüntülerinin sosyal medya ile televizyonlarda haber olarak yer almasının şiddeti özendirici olup olmadığının da tartışıldığını belirtebilirim.

“DAHA GÜÇLÜ SES ÇIKARTILMALI”

Şiddeti engellemek için neler yapılmalı, şiddetin önüne nasıl geçilir?

Şiddetin durması için hayvan hakları savunucularının yanında toplumun diğer kesimlerinden de daha güçlü sesler çıkması gerekiyor. Bu şiddetin durmasını hep birlikte talep etmeye devam etmeliyiz.

Yıllardır dile getirdiğimiz bir sorun var.  Yasalarımızda hayvanların “mal” olarak tanınması ve sahipli-sahipsiz hayvan ayrımının yapılması. Bizler hayvanların, yaşayan ve hissedebilen varlıklar olarak yasalarımızda tanımlanmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Hayvana yönelik en ağır şiddetlerden biri olan tecavüz kesinlikle “suç” sayılmalı ve TCK kapsamında, para cezasına çevrilemeyen, ertelenemeyen cezai karşılığı olmalıdır.

Gelecek kuşaklara hayvanları koruma ve kollama bilincinin verilmesi için eğitim çalışmalarının yaygınlaştırılması gerekiyor. Hayvan sevgisi ve hakları konusunda öncü belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının yetişkinlere ve çocuklara eğitim programları uygulaması, bu eğitimlerin Milli Eğitim müfredatına girmesi de önemli bir sıçrama yaratacaktır.

Cezai yaptırımlar şart ama elbette tek başına yeterli değil. 5199 sayılı kanun ve ilgili yönetmeliğinin uygulanması gerekiyor. Hayvan hakları savunucuları, Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde, kurumlarla eşgüdüm halinde çalışmaya hazır.

“KADIKÖY, HAYVANLARI YERİNDE YAŞATIYOR”

Kadıköy’deki şiddetin boyutu ne durumda?

Kadıköy genelinde hayvan sahipliği ve sokak hayvanlarını koruma, kollama çalışmaları, Türkiye ve İstanbul genelinden çok ayrı bir yerde. Kadıköy halkı hayvanlara zulüm ve şiddete karşı olduğu kadar, yerinde yaşatma konusunda sokaklarda yaşayan hayvanlara karşı çok duyarlı. 
Bu alanda hem Kadıköy Belediyesi, hem de gönüllüler aktif çalışmakta. Eşgüdüm konusunda her zaman örnek gösterilen bir ilçe. 

Ancak bu durum ilçe genelindeki bireysel suçların görülmesine engel değil. Fakat şiddet olayına hızlı bir şekilde müdahale ediliyor. Kurumlar ve gönüllüler hayvanları korumaya alıyor ve suçluların bulunması için birlikte çalışıyor.

Bireysel suçların yanı sıra, kimi site ve apartman yönetimlerinin hayvanlara yönelik işledikleri suçlar da devam ediyor. Elimizde veri olmamakla birlikte, bunların Kadıköy ilçesinde, göreceli olarak daha düşük olduğu ancak sayısal olarak yine de az olmadığını söyleyebiliriz.

YEREL HAYVAN KORUMA GÖNÜLLÜLERİ…

Kadıköy özelinde hayvanlara yönelik şiddeti ortadan kaldırmak için ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Kadıköy’de belediye tarafından açılan eğitimlere katılarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan Yerel Hayvan Koruma Görevlisi kartına sahip olan çok sayıda gönüllü bulunmakta.

Her gönüllü aynı zamanda kendi bölgesinde aktif olarak koruma, kurtarma, eğitim çalışmalarını yapıyor. Yani bir anlamda ana damarlardan kılcal damarlara uzanma görevi görüyor. Bunu yaparken bölgelerindeki esnafla, komşularıyla, arkadaşlarıyla ve kurumlarla iletişim halindeler.
Toplumun hem dikkatini çekmek hem de bilgilendirmek için güncel konularda paneller yapılmakta. Örneğin Hayvan Hakları Paneli düzenledik ve çok büyük katılım oldu.

“ÇOCUKLARINIZI KOŞULSUZ SEVİN”

Kadıköy Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu’ndan Güzide Erden’in verdiği bilgilerin ardından şiddet olaylarının altında yatan psikolojik nedenleri öğrenmek üzere Psikolog Deniz Sevimli ile görüşüyoruz. Sevimli, “Şiddet olaylarıyla karşılaşmamak için çocuklarınızı koşulsuz sevin.” diyor.

ANTİ-SOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU

“Ne yazık ki dünyada şiddet sadece insana yönelik değil aynı zamanda hayvan, bitki ve cansız nesnelere de yönelmiş durumda. Bunların örneklerini ülkemizde de yaşamaktayız.” diyen Psikolog Deniz Sevimli, Kriminoloji ve Psikoloji alanında yapılan çalışmaların, hayvanlara işkence eden insanların, daha sonra insanlara da şiddet uygulamaya başladığını gösterdiğini söylüyor.

Psikolog Sevimli, yetişkinlikte hayvanlara işkence eden ve zevk için öldürenlerin, öfkelerini zayıf olandan yani hayvandan ya da savunmasız insanlardan çıkarabildiğini,  bu tür kişiliklerde daha çok anti-sosyal kişilik bozukluklarının belirtilerinin görüldüğünü ifade etti.

İLGİSİZLİK, AŞAĞILANMAK…

Çocuğun aile ortamında koşulsuz sevgi ile büyümesinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Deniz Sevimli, “Sevgisizlik, ilgisizlik, önemsenmemek, aşağılanmak ileri derecede iletişim eksikliklerine ve bozukluklara yol açmaktadır.  Bu yüzden bu tür olaylarla karşılaşmamak için çocuklarınızı koşulsuz sevin. Bitkilerin ve hayvanların da birer canlı olduklarını öğretin. Ve mutlaka diğer canlılarla vakit geçirmeleri konusunda destekleyici olun.” diyor.


ARŞİV