Yıllarını geçirdiği mahalleyi hem yaşayan hem de bir mimar ve araştırmacı gözüyle kaleme alan Arif Atılgan, “Yeldeğirmeni kitabımın ikinci baskısı ama rafta satılan diye baktığımızda ilk baskı oluyor. Öncekini Mimarlar Odası’ndayken ücretsiz dağıtmak için hazırlamıştım. O kitabı geliştirdim. Konuları güncelledim, eklemeler yaptım. Mesela önünde bulunduğumuz Kaynak Ailesi’nin evini ekledim. Yazansoy Ailesi’nin evini ekledim. Kitap biraz daha hacimli oldu” dedi.
Atılgan, “Evvel Zaman İçinden Yeldeğirmeni” adıyla K-İletişim Yayınlarından yaklaşık iki hafta önce çıkan kitabının çok yoğun ilgi gördüğünü belirtti.
BİNALAR KALDI
Yeldeğirmeni’nde büyüdüğünü, çocukluğunun burada geçtiğini, o yılları unutamadığını, belirten Arif Atılgan, “Kendimi bildim bileli yaşadığım bir semt burası. Taşındıktan sonra da burası benim semtim. Hala gelir gider arkadaşlarımla görüşürüm. Taşınsak da ayağımız burada. Hep gelirim buraya. Gelir, sokaklarında dolaşır, anılarımızı düşünürüz. Biz burada semt, mahalle hayatını yaşadık. Bugün mahalle hayatı yaşamak hayal olmaya başlıyor.” diye konuştu.
Yeldeğirmeni ile ilgili araştırmalarına 2005 yılında başladığını anlatan Atılgan, “Yeldeğirmeni’nde eskilerden kalan, binalar esasında. Yeldeğirmenlilerin pek çoğu buradan taşındı. Ama evler duruyor, özellikle yüksek katlı evler. O bir şans. Kat karşılığı inşaatçılığa karlı olmadığı için onlar burada kaldı. Onun için Yel değirmeni’nin evleri, binaları duruyor” şeklinde konuştu.
Atılgan kitabının kapak yazısının son paragrafında komşuluk ilişkilerine vurgu yaparak, şöyle diyor: “…Bugün kaç kişi bilir, yemeğin kokusu komşuya gitti diye mutlaka bir tabak komşu hakkı gönderme âdetini?”
KIR KAHVESİ VARDI
Kitabın yeni basımında Atılgan Kır Kahvesi Sokak’ta bulunan Kaynak Ailesi’nin Evi’ne de yer verdi. Kır Kahvesi Sokak’ta görüştüğümüz Arif Atılgan, kitabında en az yüz yıllık olduğunu belirttiği bu tarihi ahşap evin bulunduğu arsada ev yapılmadan çok önceleri bir kır kahvesi ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde postane hizmeti veren ve adına “menzilhane” denilen yapıların bulunduğunu anlatıyor. Atılgan Kır Kahvesi Sokağı isminin de buradan geldiğini belirtiyor.
ÇEŞMELERDEN GERİYE KALANLAR
Kitabında Yazansoy Ailesi’nin evine de yer veren Arif Atılgan, tren yolunun bitişiğinde 1908’de yazlık olarak inşa edilen ev ile ilgili şöyle bilgi veriyor: “Üç kat toplam 147 metrekare olan evi inşa eden Eyüp Sultan Camii Baş Türbedarı Hafız Ahmed Efendi’nin babası Osmanlı döneminin ünlü hattatlarından Raşit El-Eyyübi, kardeşi yine Osmanlı döneminin ünlü hattatlarından Halid bin Raşid olması dolayısıyla daha sonra ailenin soyadı Yazansoy olmuş.”
Geçmişte evin tam karşısında Haydarpaşa Çayırı ve çayırın ortasından geçen Haydarpaşa Deresi, tren yolunun hemen sağ tarafında namazgâhlarıyla birlikte Ayrılık Çeşmesi ve Saraçlar Çeşmesinin bulunduğunu belirten Atılgan, bunu kitabında şöyle anlatıyor: “Ayrılık Çeşmesi ile İbrahimağa Camisi arasında bulunan Saraçlar Çeşmesi, arkasındaki kır kahvesiyle ve namazgahıyla, önündeki akan çeşmesiyle, çeşmenin yalağında yüzen ördeklerle, çeşmeye gelen insanlar ve çeşitli canlılarla seyre değer renklilikte imiş.” Atılgan, Saraçlar Çeşmesi’nin zamanla yok olduğunu, Ayrılık Çeşmesi’nin de yollar arasında sıkışıp kaldığını ifade ediyor.
KENT VE KADIKÖY
Arif Atılgan, 1948 yılında İstanbul’da doğdu. Çocukluk yıllarını Yeldeğirmeni semtinde geçirdi. 1970’te İTÜ Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu ve kendini mesleğine adayarak özellikle Kadıköy ile ilgili çalışmalarda bulundu. TMMOB ve Mimarlar Odası’nda yöneticilik ve çeşitli görevlerin yanı sıra Kadıköy Kent Konseyi Başkanlığını yürüttü. Çeşitli gazete, dergi, web siteleri ve kendi bloğunda kent ve Kadıköy ile ilgili yazılar yazdı. Evli ve bir çocuk babası olan Atılgan, kitabın yayınlanmasında katkısı olan Kadıköy Life ailesine de teşekkür etti.