"Yeni Nesil Genomik, Akustik ve GPS-GSM İzleme Yöntemleri kullanılarak Akdeniz Havzası'ndaki ve Karadeniz'deki Yelkovan Kuşlarının Korunması" projesi kapsamında, 30 yelkovan kuşuna İstanbul Boğazı'nda uydu vericileri takıldı. Zorlu bir takip ve yakalama sürecinin ardından kuşların sırtına bağlanan vericiler, tüy değişimleriyle beraber düşene kadar yaklaşık 2 ay boyunca konum bilgisi iletecek. Böylelikle bu eşsiz ve tehlike altında olan türün göç yolları ve üreme kolonileri hakkında bilgiler edinilmesi mümkün olacak.
“AVRUPA’DA BİR İLK”
Proje, TÜBİTAK tarafından desteklenen ve Boğaziçi Üniversitesi (BOÜN) Çevre Bilimleri Enstitüsü yürütücülüğünde Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü, İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Akdeniz Bilim Vakfı (CIESM), Türk Deniz Araştırmaları Vakfı ve İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi’nin desteğiyle hayata geçiriliyor. BOÜN Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raşit Bilgin, “Yelkovan kuşlarıyla yapılacak araştırmalarda önemli bir zorluk var. Bu kuşlar çok hızlı ve çevik olduğu için zarar vermeden yakalanmaları çok zor. Projemizdeki paydaşlarımızla birlikte İstanbul Boğazı’nda yaptığımız birçok denemede başarısız olduk. Ardından, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı’ndan Dr. Asaf Ertan’ın 28 yıl önce geliştirdiği yöntemle bunu başardık. İki duba arasına ağ açılarak deniz üzerinde yelkovan kuşlarının yakalandığı metodun tercih edildiği yöntemle 30 yelkovan kuşunu herhangi bir zarar vermeden yakalayabildik. 30 kuşu uçarken yakalayarak akabinde verici takmak Avrupa’da bir ilk. Bu sayede çok daha fazla veri elde edebileceğiz” bilgisini paylaştı.
Yelkovan kuşlarının tehlike altında olduğunu anımsatan Bilgin, “Bu nedenle onları korumak için yaptığımız her proje çok büyük anlam ifade ediyor.” yorumunu yaptı. Projede TÜBİTAK tarafından desteklenen üç iş paketi olduğunu söyleyen Bilgin, şunları anlattı: “ Yurtdışındaki partnerlerimizin Batı Akdeniz ve Ege Denizi’nden sağladıkları örneklerle beraber İstanbul Boğazı’ndaki çalışmamızda yakaladığımız yelkovanlardan aldığımız genetik materyalleri de kullanarak bu farklı yelkovan popülasyonlarının genetik ilişkilerini ve birbirleriyle olan bağlantılarını ortaya çıkarıyoruz. İkinci olarak bu kuşları Türkiye kurduğumuz akustik ekipmanlarla takip ediyoruz. Burada amacımız üreme döneminde farklı bir ses çıkaran yelkovanların yuvalarını tespit etmek. Eğer üreme çağrılarını yakalarsak, bu bize üreme alanlarının da yakında olduğunu gösterecek. Türkiye’de henüz yelkovan yuvasına rastlamadık ve bunları bulmak için çalışıyoruz. Üçüncüsü ise İstanbul Boğazı’nda verici taktığımız 30 kuşu 7/24 GPS-GSM teknolojisinden faydalanarak takip ediyoruz. Bu veriler bize bu türün göç, beslenme ve diğer davranışları hakkında detaylı bilgi verecek. Veri toplama sürecinin ardından yapacağımız analizlerle bu kuşlar hakkında çok değerli bilgilere ulaşacağımızı ve bu bilgilerle de türün korunmasına katkıda bulunabileceğimizi umuyorum.”