İstanbul’daki hava kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığını açıklayan Greenpeace Akdeniz Türkiye, hem hava kirliliğine dikkat çekmek hem de gerekli adımların atılmasını sağlamak için “Havada Kalmasın” adlı bir imza kampanyası başlattı.
Kampanyanın detaylarını konuştuğumuz Greenpeace Akdeniz Türkiye İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Gökhan Ersoy, motorlu araçlar ekseninde tasarlanan ulaşım anlayışının şehirleri kirlilik kapanına çevirdiğini söyledi. Hazırladıkları modelleme çalışmalarının sonuçlarına göre Çanakkale’de kömürden elde edilen elektriğin neden olduğu partikül madde kirliliğinin İstanbul’a kadar taşınabildiğini ifade eden Ersoy, “Çünkü bu faaliyetlerin hepsinde partikül madde kirliliğine neden olan fosil yakıtlar kullanılıyor. Enerji dönüşümünü hızlandırmak ve temiz enerji üretim biçimlerine bir an önce geçmek gerek” diye konuştu.
“LİMİT DEĞER YOK”
Ersoy, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı, “Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği”nde pek çok kirleticiyi kontrol etmek için bir sınır değere yer verildiğini ancak PM2.5 için günlük ya da yıllık bir ortalama limit değere yer verilmediğine dikkat çekti.
Ersoy, şu bilgileri paylaştı: “Partikül maddeler, havada katı ya da sıvı şekilde asılı kalan kirletici maddelerdir. Bu kirleticiler boyutlarıyla ifade edilir. Basit bir ifadeyle çapı 10 mikrometre olan PM10 ve çapı 2.5 mikrometre boyutunda olanlar ise kısaca PM2.5 olarak bilinir. PM2.5 saç telinden veya bir kum tanesinden daha küçüktür ve insan gözüyle görmek mümkün değildir. Partikül Madde 2.5 için bir limit değerin belirlenmesini ve bu kirleticinin sağlık etkilerini en aza indirmek için belirlenen limit değerin aşıldığı günlerde, kamu kurumlarının kirletici kaynakları durdurmak için gereken adımları atmasını istiyoruz.”
“2019’DAKİ 40 BİN ÖLÜM KİRLİLİK KAYNAKLI”
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 4.2 milyon insan dış ortam hava kirliliğine bağlı nedenlerle hayatını kaybediyor. “Toksik Hava: Fosil Yakıtların Bedeli” raporuna göre ise 2019 yılında Türkiye’de yaşanan 40 bin ölüm PM2.5 ve diğer kirleticilerin neden olduğu kirli hava ile ilgili.
‘5 İLÇEDE KİRLİLİK LİMİTLERİN ÜZERİNDE’
“İstanbul’un dört farklı okul bölgesinde çocuklarımız PM2.5 açısından uluslararası limitlerin üstünde bir kirliliğe maruz kalıyor” diyen Ersoy, İstanbul’a ilişkin şu bilgileri paylaştı: “İstanbul’da ne yazık ki kirlilikle özdeşleşen bazı bölgeler var. Kağıthane, Alibeyköy, Mecidiyeköy, Sultangazi ve Esenyurt gibi bölgelerde partikül madde kirliliği oldukça yoğun ve düzenli limit aşımlarının gerçekleştiği yerler. PM10 ya da ölçülüyorsa PM2.5 yoğunlukları oldukça yüksek. Bugüne kadar bu bölgeler için ekstra önlemler alındığını görmedik. Yaşam buralarda hiçbir şey olmuyormuş gibi akmaya devam ediyor. Dünya, salgına karşı alınan önlemlerle azalan hava kirliliği ve mavi gökyüzü olasılığını konuşuyor. Ama İstanbul’da bu ilçelerde yaşayan kabaca 6-7 milyon insan için bulutların rengi hala kara. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin iklim krizi ve Covid-19 dönemini değerlendirdiği raporda, İstanbul’un 21 ilçesinde, alınan karantina önlemlerine rağmen 35 günden fazla PM10 limit değerinin aşıldığını gösteriyor. Bu eşiğin yıl içerisinde partikül madde kirliliğinin uzun dönemli sağlık etkisini azaltmak için geçilmemesi gerektiğini hatırlatmak gerekiyor.”
KADIKÖY’DE DURUM NE?
Kadıköy’ün partikül madde kirliliğini takip etmek için kurulu sabit istasyon bakımından şanslı bir ilçe olduğunu ifade eden Ersoy, “İnsanlar en azından soluduğu havanın kalitesini takip edebiliyor. Ülkenin büyük bir bölümünde PM2.5 ölçümü için yeterli bir hava kalitesi ölçüm altyapısı yok. Öte yandan sonuçlar bakımından o kadar da şanslı değil. ÇMO’nun son yayınladığı rapora göre ilçenin yıllık PM2.5 değeri yaklaşık 23 mikrogramdı. Bu seviye, DSÖ’nün belirlediği yıllık ortalama değerin iki katından fazla. Buna paralel olarak, Yeni Sahra’da bulunan bir okul bölgesinde gerçekleştirdiğimiz PM2.5 ölçümleri de korkutucu boyutlardaydı. Şubat-Mart 2020 arasında farklı öğretim seviyelerinden üç farklı okulu kapsayacak şekilde yapılan 30 günlük ölçümün 27’sinde günlük limit değer aşılmıştı. Bu verilere rağmen PM2.5’a bir limit değer belirlenmemesi ve gerekli önlemlerin alınmaması kabul edilebilir değil” şeklinde konuştu.
BİSİKLET VE TOPLU ULAŞIMIN ÖNEMİ
Hava kirliliğin yoğun olduğu bölgelerde araç trafiğinin sadece toplu ulaşım ve bisikletle sınırlandırılması gerektiğini söyleyen Ersoy, şu noktalara dikkat çekti: “Toplu ulaşım filolarının elektrifikasyonu sağlanmalı ve enerjilerini belediyelerin kuracağı güneş enerjisi santrallerinden karşılamak gerekli. Okul yönetimlerine, velilere ve diğer vatandaşlara hava kalitesini nasıl takip edebilecekleri ve kirli günlerde nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair eğitim programları tasarlanmalı. Bireysel olarak alınabilecek önlemlerde bu bilgiler çok önemli. Maskelerin pandemiden sonra da günlük yaşamımızın bir parçası haline gelmesini istemiyorsak, yetkili kurumların acilen gerekli adımları atması gerekiyor.”