Bugüne dek gerek bizim gazetemizde gerekse de diğer medya organlarında haberi okumuşsunuzdur; Zehirsiz Sofralar diye bir proje başlatıldı bir süre önce. Projenin fikir sahibi Kadıköy merkezli Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği. Projenin amacı çok net; tüm canlılar için ‘zehir’ demek olan pestisit denen maddelerin tarımda kullanılmasını önlemek.
Peki ya pestisit kullanmayan çifti nasıl üretecek? İşte bu sorunun yanıtını öğrenmek üzere bir grup basın mensubu, dernek tarafından Bursa’ya davet edildik. Yağmurlu bir İstanbul sabahında Kadıköy’den yola çıktık, Karacabey ilçesinde 20 yıldır organik tarım yapan Şaban Burhan’ın çiftliğine vardık. Taptaze, doğal mı doğal, lezzetli mi lezzetli ikramlıklarla karşıladı bizi Burhan ailesi. Çiftlik evinde, gürül gürül yanan soba başında sohbete başladık.
İLAÇ DEĞİL ZEHİR!
Sözü önce Zehirsiz Sofralar İletişim ve Kampanya Koordinatörü Turgay Özçelik aldı; “Pestisitler, sıklıkla anıldığı üzere tarım ilacı değil, zehir. Endüstriyel tarımda zehir kullanımı tam bir çılgınlık boyutuna vardı. Bir elmaya soframıza gelene kadar ortalama 16 kez pestisit uygulanıyor! Pestisitler toprağımızı, suyumuzu, havamızı kirletiyor; bizi, arıları, kuşları, faydalı böcekleri zehirliyor.”
Derneğin Koordinasyon Kurulu Üyesi Oya Ayman da yaygın kanının aksine, pestisitlere mahkûm olmadığımızı, zehirsiz de üretebilmenin mümkün olduğunu söyledi; “Organik tarım, onarıcı tarım, agroekoloji gibi pek çok yöntem; biyolojik mücadele, kültürel mücadele gibi pek çok teknik ile zehirsiz üretim yapmak mümkün. Türkiye’de yüzlerce üretici bu yöntem ve teknikleri kullanarak sürdürülebilir bir şekilde üretim yapıyor. Bugün ziyaret ettiğimiz üreticimiz Şaban Burhan bunlardan biri. Biz tüketicilere çok şey düşüyor. Alışveriş yaparken sağlıklı gıdayı tercih etmek, zehirsiz ürünü tercih etmek, Şaban Burhan gibi doğa dostu yöntemlerle üretim yapan çiftçilerimizi desteklemek anlamına geliyor.”
(Şaban Burhan, maddi ve manevi kayıplar yaşamış olmasına rağmen organik tarımdan vazgeçmedi ve zehirsiz üretmenin mümkün olduğuna dair inancını hiç kaybetmedi)
YOĞURTLA GELEN FARKINDALIK!
Son söz ise çiftçi Şaban Burhan’da idi. Aslında Şaban Bey’in organik tarıma kafa yormaya başlaması bir tesadüfle olmuş. Gıda toptancılığı yaparken, son kullanma tarihi geçmiş yoğurtların bile hala bozulmadan durmasına karşın ev yoğurdunun kısa sürede ekşiyor olması onu market yoğurdunun içinde ne gibi katkı maddeleri olduğunu düşünmeye itmiş. Sonraki zamanlarda da bir fuarda organik tarımla tanışınca bu yola çıkmış; “Türkiye’de üretilen organik ürünlerin çoğunun yurtdışına gittiğini öğrenince şaşırdım. Bizim insanımız değersiz mi diyerek, bu işe giriştim. Şimdi sahip olduğum bu araziyi aldım. Arkamdan güldüler, mezbelelik aldım diye! Tarımın t’sinden bile anlamıyordum başta. Şimdi organik yöntemlerle 200 dönüm arazide 85 çeşit ürün yetiştirebiliyor ve geçimimi sağlayabiliyorum. Zamanında çok para kaybettim, son birkaç yıldır kazanabiliyorum. Kendi çocuklarıma ve herkese sağlıklı gıda yedirebilmek için çalışıyorum.”
Dünyanın çocuklarımıza ait olduğunu ve onlara yaşanabilir bir dünya bırakmanın görevimiz olduğunu vurgulayan organik tarım üreticisi Şaban Burhan, herkesin sağlıklı gıda yiyebilmesi için organik üretim yapıyor.
“TARIM ZEHİRİ PESTİSİT YASAKLANSIN”
(Fotoğraflar: Simge KANSU)