AHMET ERHAN (8 Şubat 1958- 4 Ağustos 2013)
8 Şubat 1958’de Ankara’da doğdu. Çocukluğu ve ilkgençliği Mersin ve Adana’da geçti. Türk dili ve edebiyatı öğrenimi gördü, uzun yıllar Türkçe öğretmenliği yaptı. Adanademirspor’da futbol oynarken ağır bir sakatlık geçirmesi üzerine şiire yöneldi.
Hayatının büyük bölümünü Ankara’da geçiren Ahmet Erhan, daha sonra İstanbul’a yerleşti. İlk şiirleri 1976 yılında dergilerde yayımlanmaya başladı. Yazdığı şiir kitapları ve aldığı ödüller şunlardır: Alacakaranlıktaki Ülke (1981, Behçet Necatigil Şiir Ödülü), Akdeniz Lirikleri (1982), Yaşamın Ufuk Çizgisi (1982), Ateşi Çalmayı Deneyenler İçin (1984), Sevda Şiirleri (1984), Zeytin Ağacı (1984), Kuş Kanadı Kalem Olsa-Toplu Şiirler (1984), Ölüm Nedeni Bilinmiyor (1988), Deniz, Unutma Adını (1992, Yunus Nadi Şiir Ödülü), Öteki Şiirler (1993), Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi (1996, Cemal Süreya ve Halil Kocagöz Şiir Ödülleri), Resimli “Ahmetler” Tarihi (2001), Ne Balık, Ne De Kuş (2002), Kaybolmuş Bir Köpek İlânı (2004, Yunus Nadi Şiir Ödülü), Şehirde Bir Yılkı Atı (2005, Behçet Aysan Şiir Ödülü), Buz Üstünde Yürür Gibi (1976-2006, Seçme Şiirler), Sahibinden Satılık (2008, Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü). Ahmet Erhan’ın ayrıca Köpek Yılları (1988) isimli hikâye ve Ankara-İstanbul Karatreni (2001) adlı deneme kitapları da bulunuyor.
Şiirleri yabancı dillere de çevrilen ve 2005 yılında bütün eserleri için Dyonisos Onur Ödülü’ne layık görülen Ahmet Erhan, 2013 yılında 55 yaşındayken gırtlak kanseri nedeniyle yaşama veda etti.
Ahmet Erhan’ın Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayımlanan “burada gömülüdür” şiir kitabından birkaç şiiri okurlarımızla paylaşıyoruz.
bugün de ölmedim anne
Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum
Bugün de ölmedim anne
Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne
Üstüme bir silah doğruldu sandım
Rüzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bugün de ölmedim anne
Bana böylesi garip duygular
Bilmem niye gelir, nereye gider?
Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar
Bugün de ölmedim anne.
(Cilt 1 Syf 47)
sıkıntı
Yağmur eritti, yüzümü
Bu dünyada bir yürek kaldım
Acılar burdu düşlerimi
Kanıksar oldu ölüm denen şey
Şaşırdım, ürktüm ağladım.
Bu iş de burada biter
Yarın bir bilet almalıyım
Nerede olursa olsun diyerek
Geceyarısı kayıp giden trenler
Uykularımda koca bir engerek
Kendimi ölümün olmadığı
Bir dünyada bulmalıyım
Yorgunluğumu, tedirginliğimi
Boynumdan bir kement gibi çıkarmalıyım.
Yağmur eritti elimi, yüzümü
Bu dünyada bir yürek kaldım.
(Cilt1 Syf 70)
kalıt
Kalırsa bir soru kalır benden
Yanıtı var mıdır bilmem?
Denizine, göğüne, toprağına
Uçanına, kaçanına bu dünyanın
Kalırsa bir soru kalır benden
Ölüm gelir, gün akşama kavuşurken
Neyi ararım ben, neyi bulurum?
Taştan taşa, düşten düşe sekerek
Enginleri aşa da, sığda boğulurum
Kalırsa bir soru kalır benden
Yanıtı var mıdır bilmem?
Yazar elim upuzun bir şiir
Söyler dilim içli bir türkü
Kalırsa bir soru kalır benden
Gökte yıldızdır o, toprakta gömü.
Kalırsa bir soru kalır benden
Bir de üç beş şiir, iyi kötü
(Cilt 1 Syf 159)
şair olmak zarar ömüre
Şiirler yazdım, türküler söyledim
En çok birilerini sevdim en çok
Aynalara sürdüm yüzümü olur olmaz yerde
Dişimi çiçeklerle biledim
Yorgunum diyorsam da inanma, değilim
Yaşarım daha yıllar yıllar
Ellerim hep böyle yaramın üstünde
Acının tarihini düşerim
Işık karanlıktır nice
Ayırabilirsen ayır elin erdiğince
Ben bildiğimi söylerim
Şair olmak zarar ömüre...
(Cilt 1 Syf 257)
Ölmek yasak
Yaşamak, yeni bir emre kadar yasaklanmıştır. Bundan böyle kimse soru sormayacak. Şairlerden ve peygamberlerden çekmediğimiz kalmadı bunca yıl, başımıza gelmedik bela…
Tarih konuşuyor, dinleyin! Kapılar sürgülenecek ve özellikle geceleri kimse sokağa çıkmayacak. Gelecekten ve güzel günlerden söz etmek serbesttir; ancak, simge olarak “güneş” kullanılmayacak. Herkes kimlik kartına, kullanıldığı maske sayısını da eklesin. Çünkü her biri için tarafımızdan vergi iadesi uygulanacak.
Şair konuşuyor:
– Ölmek, yeni bir emre kadar yasaklanmıştır!
(Cilt 1 Syf 329)
eylüldür
Eylüldür. Yedi dağın ardında acı yürür.
Yağmurlar yağar bakıra çalan göğün altında
Çağın aynalarında yurdumun yüzü durur
Eylüldür. Bir güvercin fırtınası dallarda.
Yalnızlığın koro halinde yaşanmışlığı vardır
Birahanelerde öğrenciler, bin türlü yaralarıyla,
Elleri titrek, başları önlerine düşmüştür
Eylüldür. Mor bir ayışığı akar dışarıda.
Geceler nasıl bu kadar uzun sürebilir?
Yastıklara gözyaşıyla bir dünya çizerim
Alnımı duvara yaslayıp oturduğum da olur
Işığı yakmaya korkarım, dikkat çekmemek için.
Eylüldür. Suda, toprakta cemreler ölür
Yurdumdan haber götürür dünyaya kuşlar
Acıdır bize kalan, mutluluk değil
O son insan da bir gün gülünceye kadar…
(Cilt 1 Syf 353)
iki köşeli yalnızlık
Gökyüzüne asılı kalmış bir yankı
Arıyor kendisini bırakan ağzı
Yeniden, yeniden sesini bulmak için
İki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen, bir ucunda ben
Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz
Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz
Anı bile yok, ses, koku bile
Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki
Silgiler hatırlıyor, kalemler unutuyor bizi...
(Cilt 2 Syf 73)
yarasa’nın 21 şiiri
2
Bütün aşkların çoğul çıktı
Neden ve nasılsa
Bir sevenimi aradım
O derin ücralarda. Yoktu.
Konuştular. Onlar hep konuşurlar
Çoktular
Kum tıkadım kulaklarıma
Bütün aşklarımı yalnız bıraktım
Kendi çoğulluğumda…
5
Işığım beni bıraktı artık
Ateşböcekleri topladım karanlığıma.
11
Beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti
Kalbimi su ile yuğdular o gece vakti
Öldüğümü bile söylemediler
Bedenime sözüm vardı bir şafak üzre
Alnımı kumla ovdular o gece vakti
14
Ne kadarsan öyle gel
Kabûlüm.
Sayım suyum çok
15
Ben öleyim ücralarda
Ey şehir uleması
Siz tıpış tıpış yaşayın!
19
tanrım, çayı demledim…
daha önce hiç bu kadar ölmemiştim.
(Cilt 2 Syf 173-177)
uçurumlar
Yatıya kaldı ömrüm olmadık acılarda
Yorgan döşek
Anladım ki şu dünyada
Damarlarındaki kana daha ziyade şeyler de eklemek gerek
Kalbim uyuzgezer sanrılarda
Boğuntulu camlarda tütsülenir durur
Nedir nedendir çok mu kötüdür
Arasıra tökezlemek ve diklenmek pahasına
Ancak uçurumlar elverir bana..
(Cilt 2 Syf 317)
sonun sonsuzluğu
Bir gün gelir de
Ölüme yenilirsem eğer
-Yenileceğim demiyorum
Yenilirsem eğer-
Deyin ki, erlerindendi
Eşit olmayan bir savaşın
Kılıcı sözcüklerdi
Kalkanı sevgiler…
(Cilt 1 Syf 301)