Asaf Hâlet Çelebi: Seçme Şiirler

Usta yazar ve şairlerin eserlerinden küçük alıntılara yer verdiğimiz “Edebiyat Hayatından Hatırlamalar” köşesi bu hafta Asaf Hâlet Çelebi ile devam ediyor.

08 Aralık 2023 - 09:43

ASAF HÂLET ÇELEBİ (27 Aralık 1907- 15 Ekim 1958)

Asıl adı Ali Asaf olan Asaf Halet Çelebi İstanbul’da doğdu. Babası, Dâhiliye Nezareti memurlarından ve Beylerbeyi’nde geniş kültürü ve bilgisi ile bilinen Mehmed Said Hâlet Bey, annesi Beyza Hâlet Hanım’dır.

Sekiz yıl Galatasaray Sultanî'sinde, ardından Sanayi-i Nefîse Mektebi'nde okudu. Adliye Meslek Mektebi'ndi bitirdi. Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesi’nde zabıt kâtipliği, Osmanlı Bankası'nda, Devlet Denizyollarında ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü kütüphanesinde memurluk yaptı.

Farsça, Arapça, Fransızca, Hintçe ve Sanskritçe öğrendi. Klasik musiki dersleri aldı. Çocuk yaşta gazeller yazdı. Eski Doğu kültürü ve tasavvuf kaynağından gelen temler ve motiflerle beslenen serbest şiirleri 1937'den itibaren Ağaç, Büyük Doğu, İstanbul, Türk Yurdu, Ses, Küllük, Hamle, Servet-i Fünûn-Uyanış, Yeditepe, Türk Sanatı dergilerinde ve Gün gazetesinde yayımlandı. Ayrıca Yeni Ses, Sokak, Yeni Yol, Yeni Adam, Büyük Doğu, Türk Düşüncesi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazdı.

1937’den sonra serbest nazımlı şiirler yazdı. Doğu-Batı kültürlerini bağdaştırarak, ilhamını Asya tasavvuf ve dinler tarihinin ünlü kişilerinden, eski doğu medeniyet ve masallarından alan, egzotik şiirleriyle tanındı.

15 Ekim 1958’de hayatını kaybeden şairin Everest Yayınları tarafından okurla buluşturulan “Seçme Şiirler” isimli kitabından bazı şiirleri paylaşıyoruz

CÜNEYD

bakanlar bana

gövdemi görürler

ben başka yerdeyim

gömenler beni

gövdemi gömerler

ben başka yerdeyim

aç cübbeni cüneyd

ne görüyorsun

görünmeyeni

 

cüneyd nerede

cüneyd ne oldu

 

sana bana olan

ona da oldu

 

kendi cübbesi altında

cüneyd yok oldu

ADIMLAR

bir adım attığım yerde

ne vardı ki

gitmemle kayboldu

her adımımda

sonsuz ben'leri koyuyorum

boşluğa

ve yine ben dolmuyorum

geçip gittiğim yerlerden

iç içe

öne

ve arkaya bakan

bir sürü

ben

ler

koymuşumdur

eskileri çocuk

şimdikiler ihtiyar

ADIMI UNUTTUM

adımı unuttum

adı olmayan yerlerde

ne in

ne cin

ne benî âdem

zamanlar içinde

kuşlar uçuyor

kervanlar geçiyor

bir iğne deliğinden

çarşılar kuruluyor

sarayları oyuncak

insanları karınca şehirler

zamanları gördün mü

bir iğne deliğinden?

adımı unuttum

adı olmayan yerlerde

geçip gidenlere bakarak

CEP

seni rüyalarımda buldum

ve çok beğendiğim için

oradan çıkmak istemedim

şimdi derinlikte

ve genişlikteyiz

ve bizzat

rüya

ben'im

kendi kendimi görüyorum

ve kendi içimde seyretmekteyim

bir cebim var ki

karanlıktır

oradan oyuncak güneşler

bahçeler

ve denizler çıkar

ve bıkınca onları başka bir cebime atarım

en güzel oyuncağım sen

bahçelerimin beni eğlendirmediği zaman

gel

ve beni avut

NİRVANA

karanlığı geçelim

karanlığı geçelim

ne uyku

ne ölüm

hem uyku

hem ölüm

düş içime uyu

ve sonsuz büyü

unut renkleri

ve şekilleri

hepi

ve hiçi

beni

ve seni

ve geceyi yuttu

nirvana

 

MİSAFİR

sana bakarak

bütün yüzleri unutmak

kendimden

ve arap saçı olmuş

bir sürü

hikâyelerden bıkarak

 

sana misafir geliyorum

denizlerin sesi içinde

ve gündüz güneşlerinde

şaşırmış

 

sana misafir geliyorum

biraz daha uykuya yakın

biraz daha dalgın

biraz daha başka şeylerden uzak

 

MÂRA

bilmemek bilmekten iyidir,

düşünmeden yaşayalım

mâra

günü ve saatleri ne yapacaksın

senelerin bile ehemmiyeti yoktur

seni ne tanıdığım günleri hatırlarım

ne seneleri

yalnız seni hatırlarım

ki benim gibi bir insansın.

tanımamak tanımaktan iyidir

seni bir kere tanıdıktan sonra

yaşamak acısını da tanıdım

bu acıyı beraber tadalım

mâra

başım omzunda iken sayıkladığıma bakma

beni istediğin yere götür

ikimiz de ne uykudayız

ne uyanık

 

İÇİMDEN

 

 dünyalar kuruldu

dünyalarda şehirler kuruldu

ve birden

kendimi bir şehirde buldum

sokaklarda yürüyen

yaşayan ve ölen insanlardan

kendimi bir şehirde buldum.

karanlık gecelerde yürüdüm

yarı aydınlık yerlerde oturdum

adımı çağıran dost yüzler buldum

dost

dooost diye haykırmak istedim

içimden sevindim

düşünmedim ne başını

ne sonunu

düşünmedim ne kendimi

ne de senin kim olduğunu

yalnız

senin için çok güzel rüyalar gördüm

uyandım

karşımda seni buldum

dosttan daha dost

güzelden daha başka

içimden sevindim

PENCERELER VE KAPILAR

Birer birer açıldı pencerelerim

birini yıldızlar geceler kapladı

birinden kışlar belirdi

birinde renkler dağıldı

pırıl pırıl

 

Sesler geldi bir yerden

bir bahçeye bahar indi

bahar

 

Ve bütün pencerelerim sana açıldı

birer birer aralandı kapılarım

birinden çocuk rüyaları boşandı

birinden dost yüzler

birinden ecel sakisi yürüdü

kadehinden güzelliklerin sırrı

bir damla yakut

dudaklarıma damladı

ve bütün kapılarım sana açıldı

Birer birer kapandı pencerelerim

birer birer kapandı kapılarım

 


ARŞİV