Aziz Nesin: Damda Deli Var

Edebiyat Hayatından Hatırlamalar köşesinde bu hafta Aziz Nesin'in "Damda Deli Var" öyküsünü yayınlıyoruz

10 Ağustos 2018 - 09:33

Gazete Kadıköy, yazarlarımızın, şairlerimizin eserlerinden küçük alıntılarla oluşan bir “köşe” açtı. Amacımız, bir edebi seçki ya da güldeste hazırlamak değil. Edebi değerlendirmelerde bulunmak hiç değil. Yalnızca bir gazete köşesi ölçeğinde kalmak üzere geçmiş edebiyat hayatından bazı ilginç satırları hatırlayıp bellek tazelemek.

Bu vesileyle yazıların yer aldığı kitapları okuyucularımıza hatırlatmak.  Keyifle okuyabileceğiniz birbirinden farklı yazılar sunabileceğimizi umuyoruz.

AZİZ NESİN (1915- 1995)

“Hayalim; küçük bir çocuğa ‘ne kadar seviyorsun’ dediğinde, açıp elini iki yana ‘İşte bu kadar’ derken ki o masum sevgiyi bulmaktı.”

Asıl adı Mehmet Nusret Nesin olan Aziz Nesin, Aralık 1915’te dünyaya geldi. 6 Temmuz 1995’te, Çeşme’de yaşamını yitiren usta edebiyatçı, ardında sayısız eser ve Nesin Vakfı’nın yanı sıra inat ve mücadele azmi bıraktı.

Kıvrak zekâsı, usta mizah anlayışı ve bilgeliğiyle her yaştan insanın hayatında iz bırakan Aziz Nesin’in Nesin Yayınevi tarafından yayınlanan Damda Deli Var öykü kitabından aynı adı taşıyan öyküyü yayınlıyoruz.

DAMDA DELİ VAR!

Bütün mahalle ayağa kalktı:

— Damda deli var!

Sokak, bir baştan bir başa, deliyi seyre gelenlerle dolmuştu. Önce karakoldan, sonra Müdüriyetten araba ile polisler geldi. Arkadan itfaiye yetişti. Delinin annesi,

— Yavrum, oğlum, in aşağı!… Hadi çocuğum!… diye yalvarıyordu.

Deli,

— Muhtar yapmazsanız, kendimi aşağı atarım! diyordu.

İtfaiye erleri, deli aşağı atlarsa tutabilmek için branda bezini açtılar. Dokuz itfaiyeci, uçlarından tuttukları branda bezini apartımanın çevresinde dolaştırmaktan ter içinde kalmışlardı.

Komiser,

— Rica ederim, in kardeşim aşağı! diye yarı korkutmak istercesine, yarı da yumuşak bir sesle deliyi kandırmaya çalışıyordu.

— Muhtar yapın ineyim! Yoksa kendimi aşağı atarım.

Yalvarmak, yakarmak, korkutmak hiçbiri para etmedi.

— Kardeşim, yahu… in be aşağı!

— Şunlara bak!… Beni aşağı indireceğinize siz yukarı çıksanıza…

Kalabalıktan biri,

— Muhtar yaptık diyelim, dedi.

Başka biri,

— Olmaz yahu, dedi, deliden muhtar olur mu hiç?

— Allah Allah… Sahiden muhtar yapacak değiliz ya…

Bastonuna dayanmış bir ihtiyar,

— Olmaz, dedi, sahiden de, şakadan da yapsanız olmaz.

— Belki iner…

— İnmez. Ben bunları bilirim. Bir kere yukarı çıktılar mı, artık inmezler.

— Hele bir kere aşağı insin, kolay!

— İnmez!

Aşağıdan birisi,

— Seni muhtar yaptık! diye bağırdı, haydi in aşağı!

Deli oynamaya başladı:

— İnmem! Şehir Meclisine üye yapmazsanız, kendimi aşağı atarım.

İhtiyar etrafındakilere,

— Nasıl, dedi, ben size demedim mi?

— İstediğini yapalım.

— Ne yapsanız inmez, insan bir kere dama çıkacak kadar delirdi mi, artık aşağı inmez.

Komiser,

— Yaptık, dedi, seni Şehir Meclisine üye yaptık. Hadi kardeşim in aşağı da arkadaşlarını bekletme!…

— İnmem! Belediye Başkanı yapın ineyim!

İhtiyar,

— Gördünüz mü, dedi, vaktiyle gerekti. Şimdi hiç inmez.

Ter içinde kalan itfaiye komutanı,

— Yani belediye başkanı yapsak ne olur, dedi, yapalım. Sonra iki elini ağzına boru yapıp yukarı seslendi:

— İn kardeşim!… Seni belediye başkanı yaptık, in de vazifene başla!

Deli göbek atarak,

— İnmem, dedi, bir deliyi belediye başkanı yapanların arasında benim ne işim var? İnmem!

— Peki, ne istiyorsun?

— Bakan yaparsanız inerim!

Aşağıdakiler kısa bir tartışmadan sonra,

— Pekiyi, dediler, seni Bakan da yaptık! Haydi artık in aşağı!… İn… Bak herkes seni bekliyor.

Deli, elini burnuna götürüp nanik yaptı:

— İnmem! Bir deliyi bakan yapanların arasına iner miyim ben!…

— Haydi kardeşim, seni bakan da yaptık, öbür bakanlar seni bekliyor Haydi in!…

— Yağma mı var, ineyim de beni tımarhaneye kapatın! İnmem!…

İhtiyar adam,

— Boşuna uğraşmayın, inmez! dedi. Ben bu delileri gayet iyi bilirim. Sizi de bakan yapsınlar, siz de inmek istemezsiniz.

Deli, barbar bağırıyordu:

—- Başbakan yapmazsanız, karışmam, kendimi aşağı atarım.

— Yaptık!… diye bağırdılar, seni Başbakan yaptık.

İhtiyar adam,

— İnmez! dedi.

Deli tekrar oynamağa başladı Sonra da,

— Kral yapın, ineyim! dedi, kral yapmazsanız kendimi aşağı atarım.

İhtiyarın dedikleri doğru çıkıyordu. Ona danıştılar.

— Ne dersiniz? Kral yapalım mı? İhtiyar,

— İş işten geçti, dedi, artık ne derse yapmak zorundasınız. Bir kere nasıl olsa başbakan oldu.

— Seni kral yaptık birader! diye bağırdılar, haydi bakalım, artık in!…

Damda göbek atan deli,

— İnmem! dedi.

— Ne istiyorsun? Kral da yaptık işte!

— Yaaa… İnmem İmparator yapın ineyim, yoksa kendimi aşağı atarım.

İhtiyar,

— Atar, dedi.

— Yaptık! diye bağırdılar Seni imparator yaptık Haydi gel aşağı!

Deli,

— Sizin gibi sersemlerin arasında benim gibi imparatorun ne işi var? dedi

— Peki, ne istiyorsun? Söyle de onu yapalım. İn be kardeşim!

Damdaki deli,

— Ben imparator muyum? diye sordu.

Aşağıdan bağırdılar:

— İmparatorsun!

— Mademki imparatorum canım isterse inerim, istemezse inmem… İnmiyorum işte!

Komiser kızdı:

— Atlarsa atlasın be!… Bir deli eksik olur dünyadan!… diye düşündü.

Düşündü ama, başına bir iş çıkabilirdi. İtfaiye komutanı ihtiyara,

— Şimdi ne yapacağız? diye sordu, bu deli hiç aşağı inmez mi?

— İner.

— Nasıl?

— Bırakın da ben indireyim!

Herkes ihtiyarın deliyi nasıl aşağı indireceğini merak ediyordu. İhtiyar, damdaki deliye,

— İmparator hazretleri!… diye bağırdı, acaba altıncı kata çıkmak arzu buyurulur mu?

Deli gayet ciddi,

— Pekâlâ, dedi.

Dama açılan delikten içeri girdi. Merdivenleri indi. Altıncı kat penceresinden kalabalığa bakıyordu. İhtiyar,

— Haşmetpenah!… Beşinci kata çıkmak istemezler mi? diye sordu.

Deli,

— Çıkarım! dedi.

Herkes şaşkınlık içindeydi. Dördüncü kat penceresinden kalabalığı seyreden deliye ihtiyar,

— Saygı değer imparatorum, acaba üçüncü kata çıkmak arzu buyururlar mı? dedi.

Deli,

— Elbette! diye cevap verdi.

Deli üçüncü kat penceresindeydi. Artık damdaki gibi göbek atmıyor, oynamıyordu. Üzerine sahici bir kral ciddiliği gelmişti.

— Muhterem imparatorumuz, ikinci kata çıkmak istemezler mi?

— İsterim.

İkinci kata da inmişti

— Zâtı haşmetpenahîleri birinci kata çıkmak arzu ederler mi?

Deli sokağa gelmişti, kalabalığın arasındaydı. Doğruca ihtiyarın yanına gitti. Elini ihtiyarın omuzuna koydu,

— Ulan, dedi, senin de deli olduğun nasıl belli… Deli, delinin halinden anlar.

Sonra komisere,

— Haydi bakalım, şimdi beni bağla da tımarhaneye gönder, dedi. Deliye nasıl muamele edilir, öğrendin mi?

Deliyi götürürlerken, meraklı bir kalabalık ihtiyarın etrafını sardılar:

— Beybaba, nasıl yaptın bu işi yahu?

İhtiyar,

— Eeee… dedi, kolay değil, kırk sene politika içinde yuğrulduk.

Sonra bir göğüs geçirerek,

— Ah, ah!… dedi, şimdi bacaklarımda derman olsa, ben de dama çıkardım, kimse de aşağı indiremezdi…

 

 


ARŞİV