Ece Ayhan

Usta yazar ve şairlerin eserlerinden küçük alıntılara yer verdiğimiz “Edebiyat Hayatından Hatırlamalar” köşesi bu hafta Ece Ayhan'ın “Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler” kitabından şiirlerle devam ediyor

10 Haziran 2021 - 11:22

ECE AYHAN ( 10 Eylül 1931- 13 Temmuz 2002)

Şiirde İkinci Yeni’nin önemli temsilcilerinden olan Ece Ayhan’ın tam adı Ece Ayhan Çağlar'dır. Babasının mal müdürlüğü göreviyle bulunduğu Datça’da, ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlkokula Çanakkale’de başlayan şair ailesinin İstanbul’a taşınmasıyla üçüncü sınıfı Karagümrük’te tamamladı. Taksim Lisesi’nde okudu. Yüksek öğrenimine 1953’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde başladı ve 1959’da mezun oldu.  Aynı yıl, İstanbul maiyet memurluğunda başladığı stajını ve kaymakamlık kursunu tamamladı. 1962’de kaymakam olarak atandığı Gürün’de (Sivas) göreve başladı. 1966’da devlet memurluğu görevinden ayrılarak “soluk alıp verdiğini gerçekten duyduğum tek kent” dediği İstanbul’a yerleşti.

Kısa aralıklarla birçok işe giren sanatçının İstanbul’da yaptığı başlıca işler arasında; Meydan Larousse ansiklopedisinde yazarlık, Sinematek’te ve Yeni Sinema Dergisi’nde müdürlük, Genç Sinema Grubu’nda yöneticilik, Ağaoğlu Yayınevi’nde çok kısa bir süre redaktörlük sayılabilir.

İlk şiiri 1954’te Türk Dili’nde yayımlandı. Bu dönemde, sonradan ilk kitabı Kınar Hanımın Denizleri’ne (1959) aldığı, kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de İkinci Yeni’nin içinde kendine farklı bir kanal açtı. 1965'te basılan Bakışsız Bir Kedi Kara ve 1968'de yayınlanan Ortodoksluklar, Ece Ayhan'ın özel dilinin yapıtaşları oldu.

1974’ten ölümüne kadar, beynindeki tümörün yol açtığı birtakım hastalıkların sıkıntılarıyla mücadele eden Ece Ayhan 13 Temmuz 2002’de hayatını kaybetti.

Ece Ayhan’ın Yapı Kredi Yayınları tarafından okurla buluşturulan “Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler” isimli kitabından birkaç şiiri okurlarımızla paylaşıyoruz.

MOR KÜLHANİ

1.Şiirimiz karadır abiler

Kendi kendine çalan bir davul zurna

Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan

Taşınır mal helalarında kara kamunun

Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

2.Şiirimiz her işi yapar abiler

Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur

Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür

Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta

Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir

Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler

3.Şiirimiz gül kurutur abiler

Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın

Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan

Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu

Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir

Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler

4.Şiirimiz erkek emzirir abiler

İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister

Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun

Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla

Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir

Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler

5.Şiirimiz mor külhanidir abiler

Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz

Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde

Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle

Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir.

Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler

6.Şiirimiz kentten içeridir abiler

Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir

Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla

Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

YORT SAVUL

1.  Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!

     En geniş zamanlı bir şiir yazacağız

2.  Harbi karşılık verecek ama herkes

     Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:

3.  Bir, Yeryüzünde nasıl dağılmıştır

     Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?

4.  İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha

     Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?

5.  Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır

     Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz?

6.  Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız

     Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk

7.  Çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali!

     Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız

8.  Kurşunkalemle de olabilir

     Yort Savul!

BAKIŞSSIZ BİR KEDİ KARA

Gelir dalgın bir cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım. Sayıklarbir dilde  bilmediğim. Göğsünde ağır bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında. İşler gergef. İnsancıl okullardan kovgun. Geçer sokaktan  bakışsız bir Kedi Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk. Kanatları sığmamış. Bağırır Eskici Dede.Bir korsan gemisi! girmiş körfeze.

ZAMBAKLI PADİŞAH

Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam

Sana uzun heceli bir kent vereceğim

Girilince kapıları yitecek ve boş!

Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler

Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!

I

Ey imece ile başsız gömülecek derviş

Sen kendin o zamandan değilsin

Ya bu hikayeyi nereden bilirsin?

Ey ustalıkla taşaronluğu birbirine karıştıran ve

Yaşayan okur!

Sen yabancı değilsin bense bir fakir derviş.

IV

Hava gırçımadır

İki çocuk da bir gömlek içinde

Valde külhandadır

Hafız! Sence çocuklar

Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!

XII

Şiir de, duraklarda, dinlenirdir, dinlenir.

 XIII

Yenilmiş, geri çekilmededir bir gizli yol

Muvazzaf şairler de ...

 XIV

Geceleri, aydan, evlere girilemiyordur.

 XV

Devletin cüceleri nasıl iki kez ayağa kalkmak zorundaysalar

Tabiatın cüceleri de bir dehliz bulmuşlardır kendi içlerinde.

XIX

Kuşlar havada, insan karada

Ölmek istemezler!

XXV

Biliyorsun; ölüm

Ayakta karşılanmıyor, karşılanmaz!

XXIX

“Şiir, ölüm ve yaşam dolayısıyla,

Şimdi ve daima, açıktır”

Etiketler; Ece Ayhan

ARŞİV