Gazete Kadıköy okuyucularına ülkemizden ve dünyadan usta yazar ve şairlerin eserlerinden küçük alıntılarla oluşan bir “köşe” açtı. Amacımız bir edebi seçki hazırlamak ya da edebi değerlendirmelerde bulunmak değil. Bir gazete köşesi ölçeğinde edebiyat hayatından bazı ilginç satırları hatırlayıp bellek tazelemek ve yazıların yer aldığı kitapları okuyucularımıza hatırlatmak... Keyifli okumalar diliyoruz.
METİN ALTOK (14 Mart 1940- 9 Temmuz 1993)
1941 yılında Bergama'da doğan Metin Altıok; çılgın bir çağda yaşadığını, 'Bir Acıya Kiracı' olduğunu biliyordu. Artık pek az insanın hatırladığı bir iklimin şiirlerini yazdı. Hüzzam bir sesle Türk şiirindeki yerini aldı. Binlerce kez düşündüğü, şiirlerini yazdığı ölümle, dumanlar 1 i ve alevler arasında tanıştı. Çağının bu kadar ileri gidebileceğini belki de hiç düşünmemişti. 2 Temmuz 1993'te Madımak Oteli'nde çıkartılan yangında yaşamını yitiren 36 kişiden biri olmadan birkaç gün önce yazdığı son yazısı şöyle: “Kendini Ödemek'te yaşamın verimliliğinden yararlanan her insanın üretime katılmasının ve kendini ödemeye zorunlu olduğunun yine altını çizdi: 'Şunu hemen belirteyim ki birey açısından, insanın kendine yabancılaşmasının en etkin panzehiri, elden geldiğince üretken olmanın yanı sıra 'oku-mak'tır. Aslına bakarsanız okumak da bir çeşit duygu ve düşünce üretimidir.”
2008 yılından beri şairin anısına Kırmızı Kedi Yayınları tarafından Metin Altıok Şiir Ödülü verilen şairin eserleri arasında Gezgin (1976) Yerleşik Yabancı (1978), Kendinin Avcısı (1979), Küçük Tragedyalar (1982) , Dörtlükler ve Desenler (1990), Süveyda (1991) , Alaturka Şiirler (1992), Yel ve Gül (1993), Bir Acıya Kiracı (Bütün şiirleri, 1998), Metin Altıok'tan Zeynep'e Mektuplar yer alıyor.
Metin Altıok ve 2 Temmuz Sivas Katliamı’nda hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, şairin şiirlerinden bir kaçını okurlarımızla paylaşıyoruz. Altok’un eserleri Kırmızı Kedi Yayınları tarafından okurla buluşturuluyor.
EVDE YOKLAR
Durmadan avuçlarım terliyor,
İnildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.
Dolanıp duruyorum ortalıkta.
Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim,
Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.
Anahtarım güç dönüyor kilidinde,
Nemli aldığım sigaralar.
Ne zaman bir dosta gitsem
Evde yoklar.
Kimi zaman çocuğum,
Bir müzik kutusu başucumda
Ve ayımın gözleri saydam.
Kimi zaman gardayım
Yanımda bavulum, yılgın ve ihtiyar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.
Bekliyorum bir kapının önünde,
Cebimde yazılmamış bir mektupla.
Bana karşı ben vardım
Çaldığım kapıların ardında,
Ben açtım, ben girdim
Selamlaştık ilk defa.
SARIL BANA
Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.
Anılarım kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu,
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.
Sevgiden caydığım yerde darıl bana.
BEN ŞİMDİ BİRAZ
Ben şimdi biraz da
Senin için görüyorum;
Gökyüzünün parlak,
Bakış seken mavisini.
Ben şimdi biraz da
Senin için duyuyorum;
Gecenin o sarsak,
Yokuş çıkan ezgisini.
Ben şimdi kanayarak
Senin için yaşıyorum;
Sazan derisi gibi
Günlerimi külle soyarak.
BEN ÜZRE
1.
İçimde kaybolmuş bir çocuk korkusu,
Bakıyorum pencereden dışarı;
Uzakta kuru dağlar ve meşe korusu.
2.
Baktım bavulumda filizlenmiş bir soğan;
Nasıl girmişse girmiş,
Boyvermiş çamaşırlarımın arasından.
3.
Acıyı oralarda çok eskiden tanıdım.
Varıp da neyleyim sılayı gayri;
Hem çoktan unutulmuştur adım.
4.
Gördüm yaşarken vadesiz ölümümü.
Ördüm de ilmek ilmek
Sırtıma giyemedim ömrümü.
5.
Kimi zaman büründüm derisine yılanın.
Tüylendim kimi zaman üveyiklerle;
Yine de kimseye yaranamadım.
6.
Baktım annem yoktu yanımda;
Sırtımda bahriyeli giysimle,
Ben bir kez kayboldum çocukluğumda.
7.
Şu benim kervan geçer,
Kuş uçmaz yanlızlığımdan
Söyleyin kendine kim esvap biçer.
8.
Ben bugünü kırdım iki taş arasında.
İstedim ki kalmasın
Acının çekirdeği yarına.
9.
Gün olur bütün sözcükler pörsür;
Gölgem ayaklanıp serer gövdemi,
Yüreğim ufalanıp dökülür.
10.
Köpekler döneniyor çevremde
Ve sığınağım benim
Dört yanı açık kameriye.
11.
Nereye baksam gördüğüm sığlık.
Bungunum ve suskun,
Boğazımda yıllanmış bir çığlık.
12.
Bir ağaç kovuğudur yüreğim benim;
Ekmek parçaları koydukları
Önümden gelip geçenlerin.
13.
Ben artık mümkünü yok ölürüm;
Tabutum bile olmaz taşınacak,
Bir çil horozun sesine gömülürüm.
14.
Sağır kulağa sözüm yok, köre ne göstereyim
Duymazlıktan, görmezlikten gelenler;
Bir de size sormalı, ya ben nereye gideyim?
15.
Kendimi bildiğim günden beri
Bir gizli canavarım var benim,
Kimsenin bilmediği.
16.
Yani benim gözlerimin bunca yıl gördükleri,
Bir gün benimle birlikte
Yok olup gidecekler öyle mi?
YERLEŞİK YABANCI
Kiminin dikenleri vardır
Katlanamaz üstüne.
Hep dikine durur
Delmemek için gövdesini.
Kiminin yoktur bir tek kemiği,
Doğrulamaz ayaklarının üstünde.
Ona göre varsa yoksa kendisi,
Dürülüdür ütülü bir mendil gibi
Ben eğilmem gündüz ama
Geceleri kanatırım kendimi
Ben bir söz söylediğim zaman,
Kendine küçük bir pıtrak edinir.
Çok sürmez anlar başına geleceği,
Çarşılarda pazarlarda ondan selam kesilir.
Ben birini sevdiğim zaman
Göğünü durmadan genişletir.
Ama herkes rahattır kozasının içinde,
O sevgi artık kimsesizdir.
Ölsem ayıptır, sussam tehlikeli
Çok sevmeli öyleyse, çok söylemeli.