Özdemir Asaf - Yuvarlağın Köşeleri

Edebiyat hayatımızdan hatırlamalar dizimizde bu hafta Özdemir Asaf'ın “Kırılmadık Bir Şey Kalmadı” adlı kitabından bölümler ve Eskiden şiirini yayınlıyoruz.

24 Ocak 2019 - 14:50

Gazete Kadıköy, yazarlarımızın, şairlerimizin eserlerinden küçük alıntılarla oluşacak bir “köşe” açtı. Amacımız, bir edebi seçki ya da güldeste hazırlamak değil. Edebi değerlendirmelerde bulunmak hiç değil. Yalnızca bir gazete köşesi ölçeğinde kalmak üzere geçmiş edebiyat hayatından bazı ilginç satırları hatırlayıp bellek tazelemek. Bu vesileyle yazıların yer aldığı kitapları okuyucularımıza hatırlatmak.  Keyifle okuyabileceğiniz birbirinden farklı yazılar sunabileceğimizi umuyoruz.

ÖZDEMİR ASAF (11 HAZİRAN 1923 – 28 OCAK 1981)

Onlarca zarif dizesi ezberimizde olan Türk şiirinin özgün isimlerinden Özdemir Asaf kendini şöyle anlatıyor:

“Doğumum 11 Haziran 1339, Ankara. Babam, Danıştay üyesi Mehmet Asaf. Ölümü 1930. O yıl İstanbul’a geldik. Galatasaray Lisesi ilk kısmına girdim. 1941 yılında 11’inci sınıftan Kabataş Erkek Lisesi’ne bir ara sınavı ile geçip, 1941-1942 ders yılında mezun oldum. Hukuk Fakültesi’ne iki yıl, üçüncü sınıfa kadar İktisat Fakültesi’ne devam ettim. Ve o sırada iki yıl olan Gazetecilik Enstitüsü’nün birinci sınıfını okudum. Tanin ve Zaman Gazetelerinde çalışdım. Çeviriler yaptım. İlk yazım 1939 yılında Servetifünun-Uyanış dergisinde çıktı. Sanat ve Edebiyat Dergilerinde 1962 yılına kadar çoğunlukla şiir olmak üzere yazı ve çevirilerim yayınlandı. Artık yalnız kitap çıkararak yayınlıyorum. (Tertip ve baskı yanlışlarından nefret ederim.)”

Özdemir Asaf’ın Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan “Kırılmadık Bir Şey Kalmadı” adlı kitabında yer alan “Yuvarlağın Köşeleri” kısmından bazı bölümleri okurlarımızla paylaşıyoruz.

YUVARLAĞIN KÖŞELERİ

etika

1940 - 1960

-3-

Yaşadığını gör; yaşarsın.

-5-

Söylemek kesinliğini saklamaya çalıştım; anlasınlar deye: Başkalarına saygımdan.

Saklamak kesinliğini güdenleri kınadım; insanı anlarlar deye: Saygıya saygımdan.

Söylenmedik söz kalmamıştır: Buna inanabilirim. Bütün söylenmiş sözler duyulmuştur. Buna inanamam.

-7-

Var’a yok, Yok’a var denirken, bunların nasıl denildiği daha önemlidir ne denildiğinden.

Var’a var, Yok’a yok denirkense: Burada nasıl denildiği değil, ne denildiği önemlidir.

-14-

— Sen arada bir aptal görünüyorsun. Neden?

— Aklıma güvenimden.

— Sen boyuna akıllı görünmeye çalışıyorsun. Neden?

— Aptallığından.

il

Sözcüklerle

-15-

İnsanın yininde “ameliyat” yapmak için onu bayıltmak gerekir… Ruhunda yapmak için ayıltmak.

-25-

Gerçek değer: Gelmesi boşluk dolduran değil, gitmesi boşluk yaratan.

III

Olaylar ve Şeyler

-47-

Bir insan bir insanı bir şey görür, bu hayattır.

Bir insan bir insanı birçok şey görür, bu sevgidir.

Bir insan bir insanı her şey görür, bu aşktır.

Bir insan bir insanı hiçbir şey görür, bu doğu’dur.

Bir insan bir insanı görmez, bu ölümdür.

-53-

Olaylar olurken şeyler ölür. Şeyler yaşarken olaylar olur.

v

Umud

-63-

Umud, sen bizleri böyle yaptın. Bizler de seni öyle yaptık işte.

-64-

Umud insana birçok şeyler veriyor göründüğü oranda alır. İnsan da ondan alıyor sandığı oranda verir.

-89-

Ey sokak! Sen bozuk ve çamurlusun.. Seni düzeltmeseler de geçeceğim.

Ey adam! Sen bozuk ve çamurlusun.. Seni düzeltmeden geçemeyeceğim.

-90-

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.. “

Bu yılan doğadaki yılandır, toplumdaki değil. Yanlış anlaşılıyor.

-101-

Kişi ödevini yapmadıkça suçu devlette arar.. Birkaç şey bulmakta gecikmez.

Devlet ödevini yapmadıkça suçu halkda arar.. Birkaç kişi bulmakta gecikmez.

0lduğu gibi görüneni herkes başka başka yargılar.. Değişiklerini belirtmek için.

Herkese göre değişeni de başka başka yargılarlar.. Oldukları gibi görünmek istedikleri için.

-114-

Açlık insanı öldüren, partileri yaşatan bir olaydır.

VIII

Sevgi ile Sevgiye Karşı

-128.:.

Ben aşkı hiç ölçemedim. Ama aşk beni ölçtü.

-130-

Mutluluk: Aşkın alışkanlığa dökülmüş süresi.

-134-

İnsanlar, gelmeleriyle yalnızlıklarını dağıtanları severler. Gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara âşık olurlar.

-135-

Sevginin dışına düşülür. Aşkın içine düşülür.

Sonra da oturup düşünülür.

-139-

 Aşk’ın öncesi yoktur. Ötesi mi? O hiç yoktur.

-167-

Güzel, o benim sevdiğimdir.

Bunu o bile değiştiremez.

-169-

Sevmek iki kişinin birbirlerinden saklanabilmesi..

Aşk, saklanamaması.

-170-

Bazı insanlar sevdiği için saklar.

Bazı insanlar sevdiği için yer.

XII

Görel

-185-

Sen onlara ne kadar benzersen o kadar kolay yaşarsın.

Onlar sana ne kadar benzerlerse yaşaman o kadar kolaylaşır.

-186-

Rüzgâr yelkensiz de olsa gene rüzgârdır. Ama rüzgârsız yelken bir bezdir.

-187-

Oraya kadar koştuktan sonra on adım kadar daha koşamayacaksan...

Oraya kadar sakın koşma!

Sana değil, bir başkasına yazık olur.

-189-

Yıllarca için için yandı. Bir gün yıkılıverdi. O zaman herkes birden:

— Yanmış! dediler.. Yıkıldı değil.

-210-

Kendisinden uzak kalmış olanlar çok bağırır.

XIV

Yarış ve Savaş

-225-

Savaş da bir yarıştır bir bakıma.. Şöylesine ki, onda ikincilik yoktur.

-236-

Unuttum.. demekle akıldan sıfır alınır. Hatırlamıyorum.. demekle namusdan.

XVII

Dostluk ve Ötesi

-259-

Birçok şey dostluğa bağlanabilir ama dostluk bir şeye bağlanamaz.

-262-

Düşmanlıkla saldırdı.. Pek fazla derinlere uzanamadı.

Sevgi gösterileriyle uzanıp girdi. Yıktı geçti.

XVIII

Susmak - Söylemek

-302-

Konuşuşundan hemen, susuşundansa birazcık sonra adamın ne olduğu anlaşılır.

-307-

— Sezar’ı ne öldürdü?

— Brütüs’ün kaması.

— Brütüs’ü ne öldürdü?

— Sezar’ın sözleri.

-308-

Yerine getirilmeyeceğini bile bile söz alan, o sözü verenden suçludur.

xıx

Çağdan Çağa

-318-

Diktatörlükde kişiler gururla utanırlar. Demokraside utanarak gururlanırlar.

-319-

Diktatörün gerçek olanı yoktur. Demokratın bunun için yalandan olanı boldur.

-330-

Yarının karanlıksa dön düne bak daha iyi..

Ama unutma ki, sen düne baktıkça yarınların karanlık kalacaktır.

xx

Toplumdan Kişilikden

-333-

Doga: Bakarsan bağ olur.

Toplum: Görürsen bağ olur.

-334-

Toplum bir toplamın tutarı değil, bir tutarın toplamıdır.

-335-

Toplum kişiliklerle olur, kişilerle değil.

-353-

Aptal politikacı “siz isterseniz neler yaparsınız” der milletine.. Uyutur..

Akıllı politikacı “bilseniz neler yapabilirsiniz” der ulusuna.. Uyandırır..

-357-

Sürüden ayrılan koyunu kurt kapar.

Ayrılmayanı da keserler.

XXIV

Sorulardan - Cevaplardan

-396-

Yanıtlarından önce soruları bağlar kişiyi.

-397-

Yanıtlarını değil, yaşaması boyunca sorularını gözden geçirip düşünen daha çok öğrenir.

Xxx

 Gidiş - Dönüş İleri - Geri Eski - Yeni

-417-

Eskiyecek her şeye “yeni” denir.

-420-

Saldıracak mısın? Düşünme!

Düşünecek misin? Saldırma!

-421-

Gidiş yolunu en iyi, dönenler bilir.. Bilenler de dönmez ama..

 

ESKİDEN

Ne güzel insanlar vardı eskiden.

Çocukluğumuzu kaplamışlardı.

Bize masal anlatırlardı

Cinlerden, perilerden.

Büyük anneler, büyük babalar vardı.

O zaman hepsi uzaktı ölümden.

Hem sevdirir hem korkuturlardı.

Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı.

Demek bunun için gittiler hikâyelerden.

Ne güzel insanlar vardı eskiden.

 

Ne güzel şarkılar vardı eskiden.

Gençliğimizi donatırlardı.

Hep iyi şeyler hatırlatırlardı

Geçip gitmiş devirlerden.

Sevgi ve ümid yaratırlardı.

O zaman her şey uzaktı ölümden.

Yanık şarkılar bile neşeli başlardı.

İster istemez saadet taşardı

Gamsız günlerimizden.

Ne güzel zamanlar vardı eskiden.

 

Ne güzel şarkılar vardı eskiden.

Hayâl içinde yaşatırlardı.

Güldürür ağlatırlardı

Duymadan biz, düşünmeden.

Her an bir asır kadardı.

O zaman herkes uzaktı ölümden.

Candan sevdiklerimiz vardı.

Hepsi başka güzeldi, bizi tanımazlardı.

Bütün yollarımız geçerdi gül bahçelerinden.

Ne güzel zamanlar vardı eskiden.


ARŞİV