"Eğitim kamusal hak olmalı, bütçe ayrılmalı"

Yeni eğitim ve öğretim dönemi başladı. Peki okullar hangi sorunlarla yeni döneme merhaba dedi? Sorunları konuştuğumuz Eğitim Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Barış Uluocak, “Çözüm için eğitim temel bir kamusal hak olarak görülmeli ve eğitime ciddi bütçe ayrılmalı” diyor

10 Eylül 2025 - 09:27

Yaz tatili bitti, okullar yeni eğitim ve öğretim dönemine 8 Eylül’de merhaba dedi. Eğitim sistemi; bağış adı altında toplanan paralar, çocuk yoksulluğu, zorunlu eğitim süresinin kısaltılması, karma eğitim tartışması ile karşıladı yeni dönemi. Peki okullarda şu an en can alıcı sorunlar neler? Eğitim Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Barış Uluocak ile sorunları ve çözüm yollarını konuştuk. 

Okulların bu yıl da devam etmekte olan ekonomik tablonun yaratmış olduğu problemlerle başladığını dile getiren Barış Uluocak, “Okul masrafları bu yıl da veli ve öğrencileri hayli zorladı. Kırtasiye fiyatlarının geçen seneye göre yüzde 60 arttığı göz önüne alınırsa durumun hiç de iç açıcı olmadığı anlaşılır. Bugün bir okul çantası kademelere göre 3 bin lira ile 6 bin lira arasında bir fiyatla doluyor. Bu fiyatlara her sene yetkililer tarafından reddedilen ama bir türlü çözülemeyen kayıt paralarını, servis ücretlerini, kantin ve yemek fiyatlarını, tekrar zorunlu hale getirilen forma ücretlerini de eklediğinizde velilerin sırtındaki ekonomik yükün ne kadar ağırlaştığı görülebilir.” ifadelerini kullandı. 

Eğitime ayrılan yetersiz  bütçenin yıllar içinde oran olarak aynı kalması nedeniyle okulların birçok ihtiyacını kendi oluşturduğu bütçeyle karşılamaya çalıştığını belirten Uluocak, “Bu bütçe için okullar velilerden kayıt ve katkı  parası talep etmeye devam ediyor. Okulların başta yardımcı personel olmak üzere pek çok ihtiyacı bu nedenle çözüm bulamıyor.” dedi.  

“ATAMA YETERSİZ, SINIFLAR KALABALIK”

Yeterli öğretmen ataması yapılmamasının hem okullar açısından hem de ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen açısından ciddi bir problem olmaya devam ettiğine dikkat çeken Uluocak, şöyle devam ediyor: “Mevcut kadrolu öğretmenler de bir yandan yoksulluk sınırının hayli altında maaşlarla geçinmeye çalışırlarken bir yandan da proje okul ve norm kadro sürgünleriyle boğuşmak zorunda kalıyor. Öğretmenler yapay statü farklılıkları, özlük haklarındaki aşınmalar, ekonomik zorluklar ve okullardaki imkansızlıklar eşliğinde eğitim öğretim hizmeti vermeye çabalıyor. Sınıf mevcutlarının kalabalık olması da kronik bir sorun olarak güncelliğini koruyor. Bazı okullarda 50’yi bulan sınıf mevcutları var. Eğitim ile öğretimin verimli ve sağlıklı sürdürülebilmesi açısından artık bu soruna kalıcı bir çözüm bulunması gerekiyor. Kalabalık sınıflar hem öğretmeni hem de öğrenciyi olumsuz etkiliyor.”

“MESEM UCUZ İŞ GÜCÜ VE CİNAYET DEMEK”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) eğitimin bunca yapısal sorunu varken “kamuoyu oluştu” diyerek zorunlu eğitim süresini kısaltmaya yönelik çalışmalar yaptığına da değinen Barış Uluocak, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın amacı yurttaşa bilimsel, nitelikli eğitim vermek olmalı. Ancak Bakanlık lise eğitimini kısaltmayı düşünüyor. Bu yaklaşım eğitimden kopuşu hızlandıracak ve artıracak. Öğrencilerin ucuz iş gücü olarak Mesleki Eğitim Merkezi’ne (MESEM)  kitlesel biçimde  yönlendirilmelerine sebep olacak. Bu da daha fazla iş cinayeti ve patronlar için bedava iş gücü anlamına geliyor.” diyerek yaşanabilecek tehlikelere dikkat çekiyor. 

“EĞİTİM POLİTİKALARINDA KÖKLÜ DEĞİŞİM ŞART”

Tüm bu sorunların çözümü için köklü bir zihniyet değişikliğine ve buna bağlı olarak eğitim politikalarında dönüşüme ihtiyaç olduğunu söyleyen Uluocak, diğer çözüm yollarını da şu şekilde anlatıyor: “İktidar eğitim harcamalarını sırtında bir yük olarak gören tutumundan vazgeçmeli, eğitime ayrılan bütçeyi ciddi biçimde artırmalı. Okullar personel, temizlik hatta fotokopi kağıdı için velilerin katkılarına ihtiyaç duyuyor. Çözüm için  eğitimi temel bir kamusal hak olarak görmek ve imkanları eşitlemek için ciddi bütçe artırımına gidilmeli.”

 

ARŞİV