Eğitim Sen: İlkokul yeniden 5 yıla çıkarılsın

Eğitim-Sen Genel Merkezi, bu yıl Ocak ayında yaptığı, “Eğitimin Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı”nın sonuç bildirgesi yayımlandı. Laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşıldığı tespitine yer verilen bildirgede ilkokulun yeniden 5 yıla çıkarılması ve okula başlama yaşının 66 aydan 72 aya çıkarılması önerildi

10 Şubat 2023 - 14:15

Eğitim-Sen Genel Merkezi, 7-8 Ocak tarihlerinde yaptığı ve okul öncesi eğitim, ilkokul, ortaokul, genel liseler, mesleki ve teknik liseler, özel eğitim, rehberlik ve araştırma merkezleri, halk eğitim merkezleri alanında yaşanan sorunları masaya yatırdığı “Eğitimin Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı”nın sonuç bildirgesini yayınladı.

Çalıştayın sonuç metninin satır başları şöyle:

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

Okul öncesi eğitim, yönetmeliklerdeki net olmayan ifadeler nedeniyle yöneticilerin keyfi uygulamalarına açık bırakılmış bir alan haline gelmiş ve böylece okulların anasınıfları gelir kapısı olarak görülmeye başlanmıştır.

Okul öncesi eğitimde, ikili öğretim, kalabalık sınıflarda eğitim, uygun olmayan eğitim mekânları (örneğin bahçesi olmayan okullar, sınıftaki çocuk sayısına bakıldığında adım atacak yerin bile olmadığı küçücük sınıflar vb.) gibi ciddi eğitim ortamı sorunları yaşanmaktadır. 4+4+4 sistemi ile başlayan düzenlemeler ve 20. Milli Eğitim Şurası’nda alınan “Okul öncesi öğretim programında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır.” kararı ile okul öncesi eğitimde laik, bilimsel, kamusal ve karma eğitim ilkesinden uzaklaşılmıştır.

İLKOKUL

Türkiye’de ilkokul eğitimi; yaklaşık 25 bin ilkokulda, 270 bin derslikte, 300 binden fazla öğretmenin 6 milyona yaklaşan öğrenciye verdiği bir eğitimdir. Amaçları, kapsamı ve içeriği düşünüldüğünde ilkokul etki alanı en yüksek ve en güçlü eğitim kademesidir. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonucunda ilkokul süresinin 4 yıl ve okula başlama yaşının 60-66 ay olarak belirlenmesi, ilkokula giden çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilediği gibi, ilkokulun belirtilen temel amaçlarının gerçekleştirilmesi önünde ciddi bir sorun oluşturmaktadır. İlkokul, en az beş yıl süreli bir yapı şeklinde tekrar düzenlenmeli, ilkokula başlama yaşı okulların açıldığı eylül ayı sonu itibarıyla 72 ay olarak düzenlenmelidir.

ORTAOKUL

Ortaokullarda günlük 7, haftalık 35 saat ders ve müfredatın çok yoğun olması önemli bir sorundur. Eğitim programı ırksal, dinsel ve cinsiyetçi bir yaklaşıma sahipken, ders içerikleri akılcı ve bilimsel anlayıştan uzaktır. Eğitimin diğer kademelerinde olduğu gibi, ortaokullarda da kapsayıcı değil, dışlayıcı ve ayrıştırıcı bir eğitim söz konusudur. Okul ortamında farklı kimlik, inanç ve mezheplere mensup kişilerin kendilerini ifade etme koşulları bulunmamaktadır. Eğitim programı oluştururken demokratik, laik, bilimsel, ekolojik ve ana dilinde eğitim esasları dikkate alınmalıdır. LGS kaldırılmalı, sınav baskısını ortadan kaldıracak önlemler alınmalı, öğrenciler etkili bir rehberlik ve izleme yoluyla ilgi ve yeteneklerine göre üst eğitim kurumlarına geçirilmelidir. Ortaokul müfredatı laik ve bilimsel esaslara dayalı olarak yeniden düzenlenmeli, sadeleştirilerek öğrenciler üzerinde yarattığı baskı azaltılmalıdır.

GENEL LİSELER

Elemeye dayalı merkezi sınav sisteminin varlığı, bu sistemin lise öğrencilerinin ilgi ve yeteneklerini geliştirmekten uzak bir yapıda olduğu belirtilmiştir. Okullarda başarı odaklı ve yarışmacı bir eğitim anlayışının olduğu, eğitim programlarının bilimsel ve laik olmaktan giderek uzaklaştığı, liselerde dinsel yapının güçlendiği, ırk, din, dil ve toplumsal cinsiyet ayrımına dayalı ayrımcı ve ötekileştirici uygulamaların artarak sürdüğü tespiti yapılmış, genel liselerdeki bu sorunlara ilişkin somut öneriler belirlenmiştir.

MESLEKİ VE TEKNİK LİSELER

Bu okulların tamamen toplumun yoksul kesimlerine yönelik hizmet verdiği tespiti yapılarak, mesleki eğitimden hızla uzaklaşıldığı, piyasaya ara ve ucuz iş gücü yetiştiren kurumlara dönüştürüldüğü tespiti yapılmıştır. Mesleki ve teknik liseler, döner sermaye üzerinden özel sektörün üretim atölyeleri haline dönüştürülmüştür. Bu süreç yaygın eğitim kurumlarında ise çıraklık eğitim merkezlerinde özel sektöre ucuz iş gücü ve finans aktarma aracı işlevi görmektedir. Çıraklık eğitim merkezleri, mesleki eğitim merkezlerine (MESEM) dönüştürülerek yaygın eğitim kapsamından çıkarılmış ve örgün eğitim kapsamına alınmıştır. Türkiye’de mesleki eğitimde okul tabanlı eğitimden işletme tabanlı eğitime geçiş süreci başlamıştır. MESEM programına dâhil olan öğrenciler için işletme sahiplerine, devlet katkısı adı altında asgari ücretin yarısı tutarındaki para aktarılmaktadır. Bu durum, kamu kaynaklarının özel sektöre aktarılmasının yolu haline gelmiştir.

ÖZEL EĞİTİM

Tüm özel eğitim hizmetleri, özel eğitim gerektiren bireylerin bütününe ve ailelerine yönelik olarak, devlet kurumları tarafından ve parasız karşılanmalı, özel eğitim ticari bir kazanç alanı olarak görülmemeli, özel sektöre aktarılan bütün maddi kaynaklar devlet kurumlarına aktarılmalı ve özel eğitimle ilgili devlet kurumları sorunsuz birer hizmet kurumu haline getirilmelidir.

REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZLERİ

Eğitimde rehberlik ve araştırmada ölçme ve değerlendirmede yaşanan yetersizlikler, okullarda çocukların yeterli düzeyde takip edilmemesinden kaynaklanan sorunlar, RAM binalarının fiziki yetersizlikleri, RAM’larda çalışan eğitim emekçilerinin sorunları ve öğrencilerin ailelerinin tutumlarından kaynaklanan sorunlar çeşitli yönleriyle ele alınmış, değerlendirilmiş ve bu sorunlara dair çözüm önerileri sunulmuştur.

HALK EĞİTİM MERKEZLERİ

Halk eğitimi merkezlerinin yaygın bir örgütlenmeye sahip kamu kurumları olarak halkın eğitimine önemli katkılar verebilecek, hizmet potansiyeli yüksek kurumlar olduğu, ancak bu potansiyelin yeterince değerlendirilmediği tespit edilmiştir. Halk eğitimi merkezlerinin kendinden beklenen işlevleri yerine getirmesini engelleyen sorunlar ve bu sorunların çözüm önerileri ayrıntılı olarak tartışılmıştır.


ARŞİV