Birçok düşünürün hakkında çalışmalar yaptığı, Amerika ve Avrupa’da temel kabul edilen fakat ülkemizde alternatif sayılabilecek “çocuk merkezli” yaklaşımları inceledik
Erken çocukluk dönemi ve eğitimi, çocukta zihinsel ve bedensel gelişimin çok hızlı olduğu, çocuğun eğitim, özgüven ve varolabilme mücadelesinde hayli önemli bir dönem. Bu önemli süreci açıklamaya ve anlamaya yönelik pek çok yaklaşım ortaya çıktı. Birçok düşünür, çocuğun eğitim programının nasıl olması gerektiğine ilişkin çalışmalar yapıyor ve en iyiye ulaşmaya çalışıyor. Günümüzde eğitim sisteminin gelişmiş olduğu Avrupa ve Amerika’da çağdaş kabul edilen yaklaşımların, “çocuk merkezli” olduğu biliniyor.
Geleneksel eğitim modellerinin aksine, öğretmenin de bir öğrenen olarak görüldüğü çocuk merkezli yaklaşımlarda çocuk, kendi öğrenmesinden sorumludur ve ona sunulan özel çevre olanaklarıyla bilgiyi kendisi yapılandırır. Erken yaşlardan başlayarak çocuğun tüm eğitim aşamalarında böyle bir yaklaşımın benimsenmesi; karar verebilen, kararlarının sonucuna katlanabilen, kişisel ve toplumsal problemleri farklı şekillerde çözebilen, sorumluluk sahibi bireylerin yetişmesine önemli katkı sağladığı yapılan birçok çalışma sonucunda kanıtlandı. MEB tarafından hazırlanan 2013 yılında yayınlanmış devlet okullarında uygulanan Okul Öncesi Eğitim Programı’nda da etkisi görülen yaklaşımlara az sayıda da olsa Kadıköy’deki özel anaokullarında rastlamak mümkün. Montessori yaklaşımının uygulandığı okullara daha çok rastladığımız Kadıköy’de Reggio Emilie yaklaşımını benimseyen sadece bir okul bulunuyor; en yakın High/Scop okulu ise Üsküdar Çengelköy’de.
ÖZGÜRLÜK VE SORUMLULUK: MONTESSORİ
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1921 yılında Maarif Kongresi’nde kitaplarının okunmasını önerdiği İtalyan doktor ve eğitimci Maria Montessori tarafından geliştirilen bir eğitim yaklaşımı olan Montessori dünyada en yaygın çocuk merkezli yaklaşımlardan biri.
Montessoriye göre çocuk için eğitim özgürleştirilmiş bir faaliyet olup, eğitimin merkezi çocukta toplanmıştır. Çocuğa deneyip yanılarak, hata yapıp hatalarından ders çıkararak ve düzeltme fırsatı bularak kendisini tanıma fırsatı verilmelidir. Montessori okulunda bulunan tüm eşyalar çocuklara hizmet etmek için oradadırlar. Dolayısıyla çocuklar eşyaların yerini değiştirebilir ve istedikleri amaç doğrultusunda onları kullanabilirler. Çocuk istediği çalışmayı istediği yerde, istediği arkadaşlarıyla veya yalnız başına ve istediği süre boyunca yapma özgürlüğü içindedir. Ancak Montessori metodu çocuğa özgürlük ve bağımsızlık verdiği oranda sorumluluk da yükler. Çocuk çalışması biter bitmez çalışmasını aldığı yere koymalı ve çalıştığı materyallere zarar vermemelidir. Gündelik işler ve sorumluluklar da çocukların özgür seçimi sonucunda bölüşülür.
Montessori eğitimcisi ise çok iyi bir gözlemcidir. Çocuğun herhangi bir çalışma alanında hangi seviyede olduğunu, çocuğun neyi öğrenemeye ihtiyaç duyduğunu, hangi konulara ilgi duyduğunu bilmeli, çocuğun kendisine sunulan çalışmada başarılı olup olamayacağını dair öngörü sahibi olmalıdır.
DUVARLARI YIK: REGGİO EMİLİA
Reggio Emilia yaklaşımı, 2. Dünya Savaşı sonrasında İtalya’nın kuzeyinde Reggio Emillia adlı küçük bir kasabada, ailelerin çocuklarının eğitim alabileceği bir okul kurma girişimiyle başlayıp, bugün tüm dünyaya yayılan bir yaklaşım. Loris Malaguzzi bu yaklaşımın yaratıcısı ve öncüsü.
Reggio Emilia Yaklaşımı’na göre eğitimin amacı; büyüme sürecindeki çocuğun, gelişimini engelleyen “duvar”ın ortadan kaldırılmasıdır. Bu duvarı eski ve katı kurallar, güncelliğini yitirmiş kavramlar, yetişkinlerce benimsenmiş, anlaşılması güç davranışlar ve geleneksel eğitim yöntemleri oluşturmaktadır. Yaklaşıma göre, çocuğun gelişim sürecinde yaşayan toplumdaki yeni kültürel değerler ve rolleri öğrenmesi desteklenmeli, böylece gelişimini engelleyen ve eski değer yargılarından oluşan “duvar” ile karşılaştığında bunu kendi kendine aşması sağlanmalıdır. Çocuğun bir lider olarak algılandığı yaklaşımda, çocukların doğuştan yetenekli, kendini yönetebilir, dinlenebilir, üretebilir, güçlü, değerli oldukları ve her çocuğun çevresindekileri araştırarak, inceleyerek merakı ve ilgisi ile kendi öğrenmesini gerçekleştirdiği varsayılır. Çocukların dinlenmesi gereken, bilgiye sahip bireyler olduğu görüşü yaygındır.
Reggio okullarında sınıf ortamı rahatlatıcı, ilham verici ve estetiktir. Tüm sınıflar “piazza” denilen bir avluya açılır. Her avluda bir drama köşesi ve camekânlı bir atölye odası bulunur. Atölyede çocukların çok farklı türde sanat etkinliği yapabilmeleri için artık malzemeler bulunur.
HAYALPEREST ÇOCUKLAR: WALDORF
Waldorf Yaklaşımı 1.Dünya Savaşı sırasında iyice yoksullaşan Almanya’da Steiner’in 1919 yılında sigara fabrikası işçilerine verdiği eğitim sonrasında kurulmuş. İsmini sigara fabrikasının adı olan Waldorf-Astoria’dan alıyor.
Waldorf eğitim sisteminde temel alınan görüş, insanların ayırt etmeden dünya vatandaşı olduğunu kabul etmek ve millet kavramının dışına çıkıp çocukları her dünyadaki konumlarını anlamaya dair anlayış biçimi ve düşünce şekli geliştirmektir. Waldorf yaklaşımında okul öncesi eğitimde çocuğa akademik bilgi vermemeye özen gösterilir. Bedensel, zihinsel ve hayal gücü olarak gelişimin önemli olduğu bir dönemde çocuğa akademik bilgiler vermenin, onun enerjisini yanlış yöne sevk etmek olacağı düşünülür.
ETKİLİ ÖĞRENME: HİGH/SCOPE
High/Scope yaklaşımı ABD’de geliştirilmiş bir yaklaşım. Programla ilgili çalışmalar, 1960’lı yılların başında yoksul mahallelerde yaşayan okul öncesi yaştaki çocukları, gelecekte okullarında başarılı olabilecekleri şekilde hazırlama amacıyla başlamış. High/Scope yaklaşımının bu çocukların eğitiminde etkili olduğu ilerleyen yıllarda gözlenmiş.
High/Scope programının merkezinde, kendi kendilerine planlayıp yürüttükleri etkinliklerden ders alan öğrenciler bulunur. Bu programın ilk uygulamalarında zihinsel amaçlar ön plandayken, zaman içerisinde sosyal ve duygusal alanlarla ilgili amaçlar da programda yer almış. High/Scope çerçevesinde uygulanan eğitim programında, her ders için çocuğa kazandırılması hedeflenen becerileriyle ilgili zengin deneyim fırsatları sunulur. High/Scope yaklaşımda çocuklar, bilgiye anlamlı eğitim deneyimleri yoluyla ulaşan etkin öğrencilerdir. Öğretmenler de, çocukları bilgiye ve olgunlaşmaya doğru götürecek yolu, yine çocukların keşfettiği ve izlediği eğitim ve öğretim sürecinde, onlara eşlik eden, destek veren rehber kişiler olarak yer alır.
KENDİNE GÜVEN: HEAD START HAREKETİ
Head Start, ABD’de federal hükümet tarafından düşük gelir düzeyine sahip aileler üzerinde başlatılmış bir eğitim hareketi. Head Start Projesi’nin temel amacı, tıpkı High/Scope yaklaşımı gibi düşük gelir düzeyine sahip ailelerden gelen çocuklara sosyal ve eğitimsel fırsatlar sağlayarak yoksulluğun olumsuz etkilerinin engellenmesi.
Head Start Eğitim Programları her çocuğun bireysel ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlanmış. Program hazırlanırken aynı zamanda toplumun kültürel ve etnik özellikleri de dikkate alınmış. Projeye dâhil olan her çocuk zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimi desteklemek amacıyla çok çeşitli öğrenme yaşantılarıyla karşı karşıya kalır. Duygularını ifade etmeleri, güven kazanmaları ve başkalarıyla iletişim kurabilmeleri için cesaretlendirilir. Uluslararası bir Head Start müfredatı yoktur. Bu müfredat uygulayıcı grupların inisiyatifine, ayrıca çocukların ve ailelerinin ihtiyaçlarına göre belirlenir.