Eğtim-Sen İstanbul 2 No'lu (Kadıköy) Şube, 2020-2021 eğitim-öğretim yılının ilk yarısına ilişkin elde ettiği verileri “Eğitimde ‘yüz yüze’ kaldığımız gerçekler” başlığı altında roparlaştırdı. Kadıköy'de bulunan sendika binasında 17 Kasım Salı günü düzenlenen basın toplantısıyla açıklanan raporda yer alan bilgiler kamuoyu ile paylaşıldı. Eğtim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube Başkanı Çayan Çalık'ın okuduğu raporda, 5 Ekim ile 13 Kasım tarihleri arasında toplanan veriler yer aldı.
Eğitim alanında salgın sebebiyle alınan idari tedbir sonrası hayata geçirilen Eğitim Bilişim Ağı (EBA) canlı ders uygulamasının hem alt yapı hem de içerik açısından hazır olmadığına hep birlikte tanıklık edildiğini belirten Çayan Çalık, “Bütün öğrencilerin imkânlarının uzaktan canlı dersten yararlanacak alt yapıya sahip olmadığı, eşit eğitim hakkından mahrum kaldıkları tespit edilmiştir. İmkanı olmayan öğrencilere bilgisayar, tablet, sınırsız ve ücretsiz internet desteğinin sağlanmasının Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) görevi olduğunu, bir öğrencinin bile bu imkandan yoksun olmasının eğitime eşit ulaşım hakkının gaspı anlamına geleceğinin altını ısrarla çizdik.” dedi.
“KİMSENİN HABERİ YOK”
İstanbul 2 No'lu Şube Yürütme Kurulu olarak okulların açılmasıyla beraber örgütlü oldukları dokuz ilçenin sekizinde (Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Kadıköy, Sancaktepe, Şile, Üsküdar) ilçe milli eğitim müdürleriyle görüştüklerini dile getiren Çalık, şöyle devam etti: “Ancak Ümraniye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görüşme talebimize olumlu yanıt vermedi. Bakanlığın belirttiği A, B, C, planlarının neler olduğunu yerinde anlamak için bu görüşmeleri planladık. Okulların genel durumları, ilçedeki hazırlıklar ve yapılması gerekenler konusunda hazırladığımız dosyaları ilçe milli eğitim müdürlerine ilettik. Toplum sağlığı, eğitim emekçilerinin sorunları, öğrencilerin alacağı yüz yüze eğitim ve uzaktan canlı ders konuları görüşmelerimizin temelini oluşturdu. Yaptığımız görüşmelerde bakanlığın bahsettiği planların neler olduğu konusunda kimsenin bilgisi olmadığına tanık olduk.”
Çayan Çalık, “Yaptığımız çalışmada okullarda yeterli önlemlerin alınmadığı, okullarda eğitim emekçileri, öğrenci ve velilerde korona virüsü sayılarının gittikçe arttığı görülmektedir. Milli Eğitim Bakanı'nın herhangi bir veriye dayanmayan açıklamaları, HES kodu takibinde yaşanan gecikmeler, okul idarelerinin öğretmen, öğrenci ve velilere vaka sayısı ile ilgili şeffaf bilgi vermemesi yayılım riskini artırmaktadır.” dedi.
221 EĞİTİM KURUMUNU KAPSIYOR
Eğitim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube olarak örgütlü oldukları ilçelerde yaptıkları taramalarda okulların gerçek durumunu görmeye çalıştıklarını ifade eden Çayan Çalık, “Milli Eğitim Bakanlığı'nın açıklamalarının kamuoyunu aldatmadan ibaret olduğunu, okullarda yaptığımız tarama faaliyetinden sonra elde ettiğimiz raporlarda gördük. Örgütlü olduğumuz ilçelerde kamuya ait 700 civarında eğitim kurumu bulunmaktadır. Eğitim emekçilerinden elde ettiğimiz veriler 221 eğitim kurumunu kapsamaktadır. Korona virüsünün en uzun kuluçka süresi olan 14 gün baz alındığı için 5 Ekim tarihi itibariyle ortaya çıkan veriler temel alınmış, ara tatile kadar olan süre eğitim öğretim koşulları açısından raporlandırılmıştır.” diye konuştu.
“198 ÖĞRETMEN, 899 ÖĞRENCİ KORONA OLDU”
5 Ekim tarihinden 13 Kasım tarihine kadar işyerlerinde 198 öğretmen, 899 öğrenci ve 55 eğitim personelinin korona virüse yakalandığının altını çizen Çalık, bilgilendirmeyi şöyle sürdürdü: “Bu süre zarfında 237 öğretmen, 2 bin 580 öğrenci ve 55 eğitim personelinin temaslı olduğu tespit edildi. 221 eğitim kurumunun 63’ünde sınıf mevcutları 15’in üzerinde olduğu, 75 eğitim kurumunda ise öğretmen, öğrenci ve veliye korona virüsü vaka sayılarıyla ilgili hiçbir bilgilendirme yapılmadığı sonucuna ulaşıldı. Yüz yüze eğitim ise yüzde 68 oranında katılımla gerçekleşmekte, vaka sayısı arttıkça yüz yüze eğitime katılım azalmaktadır.”
Şube Başkanı Çayan Çalık, öğretmenlerde tespit edilen 198 pozitif vakanın okul seviyelerine göre dağılımında ilkokullarda 72, ortaokullarda 55, liselerde 61 diğer kurumlarda ise 10 vaka olduğunu dile getirdi ve diğer bilgileri de şöyle sıraladı: “Öğrencilerde tespit edilen 899 pozitif vakanın okul seviyelerine göre dağılımı; ilkokullarda 251, ortaokullarda 207, liselerde 434, diğer kurumlarda 7. Temaslı 237 öğretmenin okul seviyelerine dağılımı; ilkokullarda 143, ortaokullarda 47, liselerde 34, diğer kurumlarda 13. Temaslı 2 bin 580 öğrencinin okul seviyelerine dağılımı ise ilkokullarda bin 171, ortaokullarda 595, liselerde 802, diğer kurumlarda 12 temaslı vaka şeklindedir.”
“KADIKÖY’DE KATILIM YÜZDE 35”
Yine bu taramada elde edilen bilgiye göre eğitim emekçilerinin mesai saatleri dışında EBA’dan ya da diğer platformlardan ders yapmaya zorlandığının üzerinde duran Çayan Çalık, “Eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin dinlenme zamanı yok sayılarak esnek çalışma dayatılmaktadır. Öğrencilerin ekran başında uzun süre geçirmeleri gelişimlerini olumsuz etkilemekte, teknoloji bağımlılığına neden olmaktadır. Örgütlü olduğumuz ilçelerden Ataşehir’de yüz yüze eğitime katılma oranı ilkokullarda yüzde 50 iken Kadıköy’de yüzde 35’tir. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük ilçelerimizde yüz yüze eğitime katılım oranının daha yüksek olduğunu, oranın yüzde 60’ın altına düşmediğini de yaptığımız çalışma ortaya çıkarmıştır. Bu veriler ışığında diyoruz ki ekonomik düzeyi düşük olan aileler dijital platformlardaki derslerden yararlanamamakta dolayısıyla çocuklarını yüz yüze eğitime yönlendirmektedirler.” şeklinde konuştu.
“EŞİTSİZLİK ARTTI”
“Bizim araştırmamızın ortaya koyduğu veriler, Milli Eğitim Bakanlığının “okulların güvenli olduğu” iddiasını çürütmektedir.” diyen Çalık, her geçen gün okullardaki vaka sayılarının arttığının altını çizdiği konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eğitim kurumlarından aldığımız korona virüsü pozitif ve temaslı sayısına bakarak diyebiliriz ki toplum sağlığı ciddi bir tehditle karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu tablonun asıl sorumluları bilgileri ve verileri toplumla doğru ile şeffaf bir biçimde paylaşmayan, bilgileri gizleyerek salgının yayılımına neden olan yöneticilerdir. Ayrıca yaptığımız inceleme ve değerlendirmede eğitime ulaşım konusunda eşitsizlikler artmıştır. Sosyo-ekonomik düzeye göre okullar arasında farklılıklar oluşmuş, bölünmüş ve seyreltilmiş derslik uygulamasına rağmen bazı sınıf mevcutlarının pandemi şartlarına uygun olmadığı, ilçe milli eğitim müdürlerinin ve okul müdürlerinin keyfi uygulamalarının arttığını tespit etmiş bulunmaktayız.”