Bir anda tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüsü, okullarda zilin çalması ile birlikte sınıflardan koşarak bahçeye çıkan çocukların şen kahkahalarını, sokaklara hayat veren gençlerin gülüşlerini duymaya hasret bıraktı. Parklarda ve bahçelerde bankların üzerinde derin sohbete dalan ileri yaştaki kişilerin hoş sohbetlerine tanık olmanın yüzlerde bıraktığı tatlı tebessümü özler olduk. Virüsün neden olduğu kaygının ve endişenin hakim olduğu ortamda işe gitmek zorunda olanlar olduğu gibi geleceklerinin belirlenmesinde önemli bir yeri olan sınava girecek gençler de var. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası da (Eğitim-Sen) salgının henüz bitmediği bir ortamda sınavların yapılmaması için “YKS ve LGS Salgın Tamamen Bitene Kadar Ertelensin” isminde bir imza kampanyası gerçekleştirdi. Kampanya hakkında bilgi edinmek için görüştüğümüz Eğitim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube Başkanı Çayan Çalık, imza kampanyası kapsamında eğitim sistemi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Dünyada ve ülkemizde korona virüsü salgını nedeniyle hayatın normal akışının etkilendiğini dile getiren Çayan Çalık, çalışma hayatından ev hayatına kadar toplumsal alışkanlıkların değiştiğine işaret ettiği konuşmasını şöyle sürdürdü; “Sağlıklı yaşama hakkı ile sağlıklı yaşama hakkına uygun önlemlerin alınıp alınamadığı temel tartışma konusu oldu. Ülkemizde de salgın nedeniyle toplu yaşam alanlarına sınırlama, kısmen alınan kamusal önlemlerin dışında bireylerin aldığı önlemlerle sınırlı kaldı. Alınan yetersiz önlemlerden, hafta içi ile hafta sonu uygulamalarından, buna bağlı oluşan belirsizlikten, ekonomi temelli normalleştirme çabalarından görebildiğimiz salgın ile olası sonuçlarının göz ardı edildiğidir.”
“SINAVLARDA ISRAR ANLAŞILIR DEĞİL”
“Eğitim hizmetleri, öğrenci, veli, eğitim emekçilerinin yoğun bir şekilde etkileştiği ve toplumun neredeyse tamamını ilgilendiren bir konudur.” diyen Çalık, “Salgın döneminde bu etkileşimin en aza indirilmesi için örgün eğitime ara verilmesi kararı geç alınmış olsa da olumlu bir adım oldu. Eğitim-Sen’in YKS ve LGS özelinde tüm merkezi sınavların salgında yapılmaması talebiyle başlattığı imza kampanyasını, toplum sağlığının korunması yönündeki mücadelemize uygun bir kampanya olarak değerlendirmek gerekir. Burada özellikle vurgulanması gereken, yetkililerin çok sayıda insanı olumsuz etkileyecek sınav kararında ısrar etmeleridir. Bilindiği üzere 6 Haziran tarihinde yapılması planlanan bursluluk sınavı 5 Eylül tarihine ertelenmiştir. Bursluluk sınavının yapılmasına nasıl karar verildiği ve daha sonrasında neden ertelendiği konusunda tatmin edici hiçbir açıklama daha kamuoyuna sunulmamışken, diğer sınavların yapılmasına dönük ısrar anlaşılır değildir.” şeklinde konuştu.
“SEKTÖRLEŞMENİN SONUCU OLABİLİR”
Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) yapmakta ısrar ettiği sınavlarda görevli bulamıyor olmasının, salgın döneminde yapılacak sınavları insanların sağlıklarına tehdit olarak gördüklerinin göstergesi olduğuna vurgu yapan Çayan Çalık, sendika olarak merkezi standartlaşmış sınavların doğru olmadığını, öğrencilerin gelişimine katkısından ziyade örseleyici olduğunu yıllardır dile getirdiklerini ifade ettiği konuşmasına şöyle devam etti; “12 yıl zorunlu eğitim kararı alındıktan sonra özellikle LGS'ye devam etmenin doğru olmadığının anlaşılması için daha kaç yıl geçmesi gerekmektedir. Zorunlu eğitim kapsamını genişletip öğrencilere diledikleri okullara gitme şansı vermeyen eğitim sistemi her geçen gün sorgulanmaya devam ederken, sınavlarda ısrar, eğitimi piyasalaştırmanın, özelleştirme girdabında olduğunun ve hizmetten ziyade sektörleştiğinin kanıtıdır. Pandemi döneminde bilimsel veriler değerlendirilmeden ve toplum sağlığı düşünülmeden planlanan sınavlar ancak bu sektörleşmenin sonucu olabilir.”
Öğrencilerin geleceğinin belirlenmesinde sınavların bu kadar belirleyici olmasının kabul edilecek bir durum olmadığına parmak basan Çalık, “Potansiyel olarak var olan yetenek ve becerilerin süreç içerisinde açığa çıkmasını sağlayacak eğitim sisteminin planlanması öğrencilerin pedagojik gelişimi açısından önemlidir. Bütün ders planlamalarının ve eğitim sisteminin, sınavda yer alacak dersler üzerinden planlanması öğrencilerin sağlıklı gelişimini (duyuşsal, bilişsel ve fiziksel) örseleyen bir durumdur.” diyor.
“EĞİTİME ULAŞMADA EŞİTLİK YOK”
Pandemi öncesi sınavlarda öğrencilerin başarısını olumsuz etkileyecek birçok etmenin var olduğunun üzerinde duran Şube Başkanı Çalık, etmenlerin en önemlisinin öğrencilerin eğitime eşit bir ulaşım imkanlarının olmaması olduğunu belirttiği konuşmasına şöyle devam etti; “Sınavlarda öğrencilerin başarısı veya başarısızlığına bakarak bir açıklama yapmak, sadece eğitim sisteminin başarısızlığının üzerini örtme işlevi görmektedir. Salgın sürecinde de eğitime eşit bir şekilde ulaşamama durumu artarak devam etmiştir. Uzaktan eğitimde birçok öğrencinin uzaktan eğitimden yararlanma araçlarına sahip olmadığı, bu altyapıdan yoksun olduğu görüldü. Ekonomik eşitsizliğin sınav sonuçlarına nasıl etki ettiğini bu yapılacak sınavlarda daha rahat görebileceğiz.”
“Biz eğitimciler öğrencilerimize sağlığın her şeyden öte olduğunu anlatırız, olması gereken de budur.” diyen Çalık, sözlerine son olarak şunları ekledi; “Şimdi MEB ve ÖSYM, sağlık ve sağlıklı ortam değil, önemli olan sınavdır, demektedir. Sınav merkezli eğitim, baştan beri yanlış planlanan eğitim sisteminin sonucudur. Salgın döneminde de öğrencilerin ve toplumun sağlığına verilen değerin göstergesi olacaktır.”