Öğretmenlik değil “ücretli kölelik”

Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla birlikte eğitimde güvencesiz istihdama kapı aralandığına vurgu yapan Eğitim-Sen Kadıköy Şube Başkanı Kazım Yılancı, “Öğretmenler, eğitim sistemi iyi yönetilmediği için mutsuz” diyor

21 Kasım 2019 - 14:01

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 24 Kasım Öğretmenler Günü yurdun dört bir yanında çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Ama Eğitim-Sen’in 2019-2020 Eğitim Öğretim Raporu öğretmenlerin içinde bulunduğu üzücü tabloyu da tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Raporda 15 Temmuz 2016 sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmadığı, Nisan 2019 itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesinde görev yapan sözleşmeli öğretmen sayısının 83 bin 366’dan 103 bine ulaştığının altı çiziliyor. Rapora göre ülke çapında görev yapan ve tamamına yakını asgari ücretin altında ücret alan ücretli öğretmen sayısı ise 92 bin.

15 Temmuz sonrasında tüm kamuda olduğu gibi eğitim alanında da sözlü sınav-mülakatla sözleşmeli öğretmen atamaları yapılmaya başlandığının, mülakat uygulamasında ısrarın, liyakatin adım adım terk edilerek, yerine sadakatin gelmesine neden olduğunun üzerinde durulduğu raporda, “OECD verilerine göre Türkiye’de eğitim emekçileri çok çalışmakta, ancak emeğinin karşılığını alamamaktadır. Öğretmenlerimiz gerek çalışırken, gerekse emekli olduklarında ciddi anlamda geçim sıkıntısı yaşamaktadır.” denildi. Biz de raporda da tüm yönleriyle ele alınan öğretmenlerin sorunlarını konuşmak için Eğitim-Sen İstanbul 2 No’lu (Kadıköy) Şube Başkanı Kazım Yılancı ile biraraya geldik.

“EĞİTİM SİSTEMİ İYİ YÖNETİLMİYOR”

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) olarak her yıl öğretmenlerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek için 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde basın açıklaması yaptıklarını dile getiren İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Kazım Yılancı,  bu yıl da 23 Kasım Cumartesi günü Ankara’da bir miting düzenleyeceklerini söyledi. “İnsanlarımız mutsuz. Çünkü ülkede ekonomik,  siyasal ve sosyal sorunlar var.” diyen Kazım Yılancı, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Öğretmenler bu sorunlardan dolayı mutsuz. Bir de eğitim sistemi iyi yönetilmediği için de mutsuz. Son 18 yılda 7 tane bakan değiştirilmiş bir milli eğitim sistemi var. Biz istiyoruz ki öğretmenlerin, velilerin ve öğrencilerin birlikte yönettiği demokratik bir eğitim sistemimiz olsun. Her geçen gün eğitim sistemi dinselleştiriliyor, bir taraftan da cinsiyetçi yaklaşımlar sisteme hâkim oluyor. Gittikçe iktidarın ideolojisine uygun insan modeli yetiştirmeye kurgulu bir projenin yürütüldüğü görülüyor.”

“GÜVENCESİZ İSTİHDAMA KAPI ARALANDI”

Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla birlikte eğitimde güvencesiz istihdama kapı aralandığına dikkat çeken Şube Başkanı Kazım Yılancı, “Güvencesiz çalışmak bizde de hâkim olmaya başladı. Öğretmen camiası çok parçalı.  Kadrolu, sözleşmeli, ücretli ve ataması yapılmayan, bir de özel sektörde karın tokluğuna çalışan öğretmenler var. Sözleşmeli öğretmenler ile 4 yıllık sözleşme yapılıyor. 4 yılın sonunda sicil amiriniz olumlu not vermezse devam edemiyorsunuz. Ücretli öğretmenlik sözleşmeli öğretmenlikten daha beter. Ücretli kölelik sistemi. Bizimle aynı emeği veren arkadaşlarımız saat ücretine çalıştırılıyor. Senelik sözleşme yapılıyor ya da yerine öğretmen gelene kadar devam ediyor. Sigortaları da çalıştıkları saat üzerinden ödendiği için bir ayda 16 güne tekabül ediyor. Sigortanın geri kalanını ceplerinden ödemek zorunda kalıyorlar. İnsana yakışan bir sistem değil. Bu durumda bir de arkadaşlarımızdan verim bekleniyor.” diye konuştu.

Her geçen gün daha geriye giden ve kapanmaz yaralar açılan bir eğitim sistemi olduğuna işaret eden Kazım Yılancı, konuşmasına şöyle devam etti; “En çok biz çalışıyoruz ama düşük maaşı da biz alıyoruz. Öğretmenler Günü’nde bir öğretmen sinemaya, tiyatroya, konsere gidiyorum, kitap alıyorum ve aylık dergi takip ediyorum diyebilmeli. Ama bu söylediklerimi alt alta yazınca maaş yetmiyor. Çağ değişti. Eskisi gibi değil, otur çocuğum kitabını aç ve defterine yaz dönemi değil. Ben de olmayan bir şeyi çocuğa veremem.”

“ATAMA BEKLEYENLER 1 MİLYONU AŞACAK”

Atama bekleyen işsiz öğretmen sayısının 700 binlere ulaştığını ve birkaç yıl içinde bu sayının 1 milyonu aşmasının şaşırtıcı olmayacağını söyleyen Yılancı, “15 Temmuz darbe girişiminin ardından binlerce kamu emekçisi işinden ve ekmeğinden oldu. Girişimin bütün siyasal ayakları ortada dururken kamu emekçilerinin ne ile suçlandıkları belli değil. Savunma hakkı verilmiyor. Bizim binden fazla ihraç edilen üyemiz var. Onlarla maddi, manevi ve hukuksal olarak destek içindeyiz. İhraçlar sonrasında intihar eden arkadaşlarımız oldu. İnşaatta çalışırken hayatını kaybedenler var. Çok acı bir durum. Hiçbir yerde işe giremiyorlar ve pasaportları ellerinde alınıyor. Bu camiaya bu yaşatılmamalı. Hukuk herkese gerekli. Bugün bu uygulamayı yapanlara da bir gün hukuk lazım olacak. Adil olmak gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“ÖĞRETMENLİĞİN ALTI OYULUYOR”

Öğretmenlik mesleğinin altının oyulduğunu söyleyen Eğitim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube Başkanı Kazım Yılancı, okullarda cemaatlerin, vakıfların ve derneklerin protokollerle çalışma yürüttüğünün altını çizdi ve konuşmasına şu bilgileri ekledi; “En son müftülükler 1. 2. 3. sınıflara ve okul öncesine değerler eğitimi vermek üzere öğretmen atama yetkisi aldı. Öğretmeni müftülük belirliyor.  Mülakatlarla ve soruşturmalarla eledikleri pedagojik formasyon sahibi eğitim fakültesi çıkışlı insanların yerine ne olduğunu bilmediğimiz kişileri okullara alıyorlar. Defalarca dava açtık. Ama davaları kazandığımız halde uygulanmıyor.”

  


ARŞİV