Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde, Hilafetin kaldırılışının 100. yılında ‘Disiplinlerarası Yaklaşımla Laiklik Sempozyumu’ yapıldı. Türkiye’nin birçok üniversitesinden akademisyenin katıldığı sempozyum, 3-5 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşti. Üç gün süren sempozyumda laiklik ilkesi, felsefe, tarih, siyasal iktisat, eğitim bilimleri, kadın çalışmaları ve hukuk gibi oturum başlıkları altında ele alındı.
“LAİKLİĞİN İÇİ BOŞALTILDI”
Sempozyum, Prof. Dr. Fazıl Sağlam ve Prof. Dr. Cangül Örnek’in açılış konuşmalarıyla başladı. Anayasa Mahkemesi (AYM) eski üyesi Prof. Dr. Fazıl Sağlam, laiklik ilkesinin uzun süredir anlam kaybına uğradığını söyledi. Laiklik kavramının ülkelerin koşullarına göre farklılık gösterdiğini kaydeden Sağlam, laikliğin daha esnek ve özgürlükçü bir yorum altında içeriğinin boşaltıldığını belirtti.
Prof. Dr. Cangül Örnek de laikliğin 100’üncü yılının akademide sessizlik içinde geçtiğinden dolayı sempozyumu düzenlediklerinin altını çizdi. 100 yılda laikliğin toplumsallaştığını düşündüğünü dile getiren Örnek, “Laikliği, sadece devlet tarafından bir doktrin olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele ve mücadele başlığı olarak görüyoruz.” dedi.
LAİKLİK VE HOŞGÖRÜ
Felsefe, tarih, kadın çalışmaları, siyasal iktisat ,eğitim, hukuk ve kurumlar üst başlıklarıyla laikliğin konuşulduğu sempozyum, felsefe başlığı ile başladı. "Laikliğin Aydınlanma Çağı'ndaki Tarihsel Kökleri" başlıklı söyleşide konuşan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Ateş Uslu laikliğin, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması tanımını yanlış değil ama eksik bulduğunu söyledi. Uslu, “Dine ve siyasal iktidara dair fonksiyonların farklı kişilerce, farklı kurumlarda üstlenilmesi elbette laikliğin temel unsurlarındandır. Tarih boyunca bu kişilerin farklılaşması; devletle dinin ya da kralla kilisenin fonksiyonlarının farklılaşması temel hedef olarak konmuştur. Ama bütün bu ayrıştırmayı yapan devletlerin laik bir devlet olduğunu söyleyemiyoruz” dedi. İlahi kökenli bir yasa anlayışının olmaması gerektiğini vurgulayan Uslu, yöneticinin meşruiyetinin tanrısal bir varlıktansa dünyevi bir temelle sağlaması gerektiğinin altını çizdi. Uslu, konuşmasında aydınlanma çağının önemli unsurlarından ‘hoşgörü’ kavramını, John Locke, Pierre Bayle ve Voltaire üzerinden tartıştı.
SOVYETLER’DE LAİKLİK
Sofya İleri Araştırmalar Merkezi’nden Dr. Candan Badem, "Sosyalist Devletlerde Din ile İlişkilenme Biçimler" başlıklı konuşmasında, dünyadaki ilk sosyalist devlet Sovyetler Birliği’nde laiklik ilkesinin yapılanması hakkında bilgi verdi. Rusya’da Lenin tarafından yazılan sosyal demokrat partinin programında, laiklik ilkesinin vicdan özgürlüğü olarak geçtiğini dile getiren Badem, laikliğin dindar olmayan kişileri koruduğu kadar dindar insanları da koruduğunu vurguladı.
Sempozyum, 5 Mayıs Pazar günü düzenlenen serbest forumla sona erdi.