Pandemi öğrenci psikolojisini nasıl etkiliyor?

Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökçen Güven, “Gelecekte neyin nasıl olacağının kestirilememesi, okulların vaka sayısına göre yüz yüze eğitim için bir açılıp bir kapanması, sınavların ertelenmesi gibi durumlar öğrencilerde kaygıyı arttırıyor” dedi

27 Nisan 2021 - 21:40

Uzun bir süredir hayatımızda olan korona virüsü, yaşamımızın her alanında etkisini göstermeye devam ediyor. Virüs sebebiyle eğitimde yaşanan aksaklıklar, öğrencilerin psikolojisi üzerinde olumsuz etkilere sebep oluyor. Eğitimden verim alamamanın getirdiği gelecek kaygısı, pandemi şartlarını daha da zorlaştırıyor. Bağdat Caddesi’nde hizmet veren Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökçen Güven, öğrencilere ve velilere tavsiyelerde bulunuyor.

BELİRSİZLİK KAYGIYI TETİKLİYOR

Dr. Gökçen Güven, okul ortamından uzak kalmanın öğrenci psikolojisi üzerindeki etkisini şöyle anlatıyor: “Okul ortamı, öğrencileri sadece akademik olarak desteklemekle kalmaz;  onların fiziksel, ruhsal ve sosyal yönlerden bir bütün olarak yetişmelerinde  kritik rol oynar. Öğretmen ve öğrencilerin fiziksel olarak ayrı kalmaları, yüz yüze etkileşimde bulundukları öğrenme ve sosyal ortamlarından uzak olmaları çocukları olumsuz yönde etkiledi. Uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin arkadaşları ile fiziksel diyalog, canlı etkileşim ve hareket ihtiyaçları maalesef karşılanamadı. Özellikle ergenler evde sürekli ebeveynleriyle olma durumundan çıkma ve bağımsızlaşma hayallerini ertelemiş olmanın sıkıntılarını sıkça ifade ettiler. Yaşam tarzına uyum güçlükleri, yaşamın bir daha eskisi gibi olamayacağı kaygısı, evde kalma nedeniyle kaçırılmış fırsatlar, sosyal izolasyon döneminde belirginleşen kendini oyalama zorluğu-can sıkıntısı pandemi döneminde öğrencileri bir hayli etkileyen durumlar oldu.”

Okulların yüz yüze eğitime kapalı olmasının öğrencilerin akademik başarısını da etkilediğini söyleyen Güven, “Bu dönemde öğrenciler  hastalanma kaygısının yanı sıra gündelik hayata ilişkin çok sayıda belirsizliğin getirdiği olumsuz duygularla baş etmek durumunda kaldılar. Belirsizlik, kaygıyı en fazla tetikleyen faktördür. Gelecekte neyin nasıl olacağının kestirilememesi, okulların vaka sayısına göre yüz yüze eğitim için bir açılıp bir kapanması, sınavların ertelenmesi gibi durumlar öğrencilerde kaygıyı arttırmaktadır.  Öğrencilerin gelecekle ilgili kaygılarının yanı sıra kaçırdıkları ve kaybettiklerine ilişkin üzüntü ve öfke de düşünce ve davranışlarını etkiledi” diyor.

“EV İÇİ ETKİNLİKLER DÜZENLEMEK ÖNEMLİ”

Pandemi sürecinde öğrencilerde teknoloji kullanımının bir hayli arttığını belirten Güven, “Velilerin, hem kendileri hem çocukları için telefon ve bilgisayar saatlerini düzenlemeleri bu dönemde çok önemlidir. Ailece net bir karar alıp günün belirli saatlerinde hep birlikte ekranlardan uzak kalmak, telefonları odadan çıkartıp ev içi etkinlikler düzenlemek önemlidir. Online eğitim dışında teknolojiyi tamamen engellemek yerine kullanım ile ilişkili belirgin kurallar getirmek faydalı olacaktır. Velilerin kendilerinin ekran kullanımı konusunda rol model oluşturmaları gerekmektedir. Çocuklarına sınırlama yaparken kendi ekran kullanımlarını da gözden geçirmeleri önemlidir” diyor ve şöyle devam ediyor: “Eğitimin aksamaması için veliler online derslere girme konusunda çocuklarını desteklemeli ve motive etmeliler. Pandemide online eğitim ortamları öğrencileri bireyselleştirici ve yalnızlaştırıcı olduğundan veliler bu süreçte çocuklarının sosyal anlamda yoksunluk yaşamamaları için mümkün olduğunca izin saatlerinde hijyen kurallarına uyarak, bu mümkün değil ise de online da olsa akranları ve yakın akrabaları ile olan iletişimlerini desteklemelidirler. Belirsizliğin hakim olduğu, geleceği öngöremediğimiz, kontrolü ele alamadığımız dönemlerde kaygı düzeyi artar. Genel olarak büyük bir belirsizliğin hakim olduğu pandemi döneminde en azından bir gün içinde olacakları belirgin hale getirmek, kontrol hissini oluşturur. Kontrol hissi güven duygusunu tazeler, kaygı ile baş etmeyi sağlar. Velilerin bu dönemde  küçük çocukları için uyanma zamanı, yemek zamanı, yıkanma zamanı, yatma zamanı gibi rutinler oluşturmaları onların bir sonraki adımı tahmin etmesine yardımcı olur. Belirsizliğe karşı düzenli ve öngörülebilir bir ev ortamı, çocukların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar. Rutin olarak aynı şekilde tekrar edilen davranışların aynı sonuçlarla biteceğini tecrübe etmek, çocuklara  hayatında hala bazı şeylerin yolunda ve düzenli gittiğini göstererek onlar için rahatlatıcı olacak, stres ve kaygı azalacaktır.”

“FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ YAYGINLAŞTI”

Online eğitim, eğitimdeki eşitsizlikleri derinleştirdiğine dikkat çeken Güven, “Online eğitimden en fazla yararlanabilenlerin sosyoekonomik seviyesi yüksek ailelerden gelen öğrenciler olduğu bilinmekte. Ailede online eğitim kazanımlarını denetlemek ve öğrenciler için özel ders gibi ek olanaklar sağlayabilmek daha yüksek bir sosyokültürel - ekonomik seviye gerektirmekte. Bu durum eğitimdeki var olan fırsat eşitsizliğini yaygınlaştırmakta ve derinleştirmektedir. Bu ekonomik yetersizlik ve eşitsizlik elbette öğrenci psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler oluşturmakta, öncelikle öğrencilerin akranlarına karşı yetersizlik duygularını tetiklemektedir. Bununla birlikte bu fırsat eşitsizliği öğrencilerin derslerde başarısız duruma düşmelerine neden olmakta, bu da özgüvenlerini olumsuz yönde etkilemektedir” diyor.

‘SINAV KAYGISI SEBEBİYLE PEK ÇOK ÖĞRENCİ BAŞVURDU’

Uzman Dr. Gökçen Güven, belirsizliğin hakim olduğu bu zorlu süreçte sınava girecek olan öğrenciler içinse şunları söylüyor: “Kliniğimize bu sene sınav kaygısı sebebiyle pek çok öğrenci başvurdu. Pandemi stresinin üzerine ayrıca bir de sınav stresi eklenmesi öğrencileri oldukça zorlayan bir durum. Şunu farkediyorum ki birçok öğrenci pandemi ile birlikte, sosyal izole olduklarından dolayı,  eğitimde yaşanan olumsuzlukların sadece kendi başlarına geldiğini ve bundan dolayı akranlarına göre dezavantajlı olduklarını düşünüyor. Oysaki tüm akranları aynı pandemi koşullarında sınava hazırlandılar. Belki bunu hatırlamak streslerini bir nebze azaltabilir. Az miktarda kaygı işlevsellik için gereklidir, uyum sağlayıcıdır. Ancak kaygı düzeyinin kontrol edilemeyen düzeyde ve yüksek olması  başarısızlığa sebep olur. Kaygı düzeyi yüksek olan öğrenciler profesyonel destek almaktan çekinmemelidirler.”


ARŞİV