Sorunların gölgesinde “Öğretmenler Günü”

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Yurdun dört bir yanında çeşitli etkinliklerle kutlanan Öğretmenler Günü vesilesiyle bir çalışan, bir emekli bir de KHK ile ihraç edilen öğretmenle görüşerek yaşadıkları sorunları ve taleplerini sayfamıza taşıdık

24 Kasım 2021 - 08:32

Her yıl olduğu gibi bu yılda 24 Kasım Öğretmenler Günü yurdun dört bir yanında çeşitli etkinliklerle kutlandı. Çocuklar ellerinde çiçekler ile öğretmenlerine olan sevgilerini gösterecek. Ama öğretmenler, pandeminin gölgesinde okullarda eğitim vermeye, gün geçtikçe derinleşen ekonomik sorunlarla ve bu sorunların neden olduğu psikolojik durumlarla baş etmek zorunda kalmaya devam ediyor. 

Atanamadığı için farklı iş kollarında çalışmak zorunda kalıp hayatını kaybeden, ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik uygulaması birçok haktan yararlanmayan, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile işinden olan öğretmenler... 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle sayfaya öğretmenlerin yaşadığı sorunları, sıkıntıları ve talepleri taşıdık. Şimdi isterseniz öğretmenlerin sesine kulak verelim. 

“EK GELİR YOLLARINI ARARDIM”

Öğretmenlik hayatına 1994 yılında Samsun'da başlayan, 2010 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi'nden emekli olan İngilizce Kimya Öğretmeni Nüket Karadeniz, “Mesleğimiz hiçbir zaman gerçek değeri görmedi. Maddi ve manevi anlamda karşılığı verilmedi. Hakkı verilmeyen bir eğitim kadrosu var. Ne yazık ki her şey daha da kötüye gidiyor. Ailemden kalan bir evim var. Kızım ile birlikte yaşıyorum. Kızım da çalışıyor. Emekli maaşı ile geçinen birisi olsaydım sanırım matematik hesabının içinden çıkamazdım. Maaşı nereye yetirebileceğimi bilemezdim. Ek gelir yollarını arardım. Başka işler yapmam gerekirdi. Emekli maaşı ile geçinemeyen, çocuklarının desteği ile yaşayan, ders vererek ikinci bir işi yapan arkadaşlarım var. Emekli olmamak için çalışan arkadaşlarımız da var. Çünkü maaş düşüyor.” diyerek öğretmenlerin içinde bulunduğu tabloya dikkati çekiyor. 

“Ekonomik sıkıntılar, sıkıntıların getirdiği kaygı ve endişe ortamında öğretmenler nasıl verimli çalışsın” diyen Nüket Karadeniz, “Öğretmen sevgi dolu bakışları ile karşısındakini kucaklayan, temas edendir. Ama sevgi dolu bakışların yerini kaygı ve endişe aldı. Öğretmenliğin sevilerek yapılması gerekiyor. Çok değerli. İnsan kazanıyorsunuz. Öğretmen sürekli okumalı. Ama kitap alamıyor. Ne çalışırken ne de emekli iken mutlu olduğunu göremiyoruz. Acı bir tablo ile karşı karşıyayız” dedi.

“KALABALIK SINIFLAR, YETERSİZ PERSONEL...”

Ataşehir Halil Atamavcı İlkokulu'nda Sınıf Öğretmeni olan Nesimi Özcan, pandemi koşullarında okullarda yüz yüze eğitimde sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını, merkezi yerlerden örneğin Kadıköy'den uzak semt ve mahallelere gidildikçe sınıf mevcutlarının  arttığını ve sorunların derinleştiğini söyledi. 

Sınıfların kalabalıklığı, havalandırma sisteminin yokluğu ve hizmetli personelin yetersizliği üzerinde duran Özcan, “Pandemi koşullarına uygun tuvalet ve lavaboların artırılmaması, tuvalet ve lavabolarda yeterli temizlik malzemelerinin bulundurulmaması, derslik sayılarının artırılamaması, okullarda hiçbir sağlık görevlisinin olmaması, öğrencilerin okula girişte ateşlerinin ölçülememesi, pandemiden korunmak için hiçbir eğitimin verilmemesi, sağlıklı maskelerin kullanılmaması, fiziki mesafelerin korunamaması. Velilerimizin de bu konularda yeterli bilince sahip olmaması da sorunları derinleştirmektedir” dedi.

“BEŞ YILDIR SINIFTAN UZAK KALDIM”

Maltepe Gülensu İlkokulu'nda Sınıf Öğretmeni iken 7 Şubat 2017 tarihinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 15 yıl yaptığı mesleğinden uzaklaştırılan Sema Uçar, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Sorgusuz sualsiz bir gecede işimden alındım. Bir gün önce sınıfa giriyorsunuz, dersi yapıyorsunuz. Ertesi gün için öğrencilerinize ödev veriyorsunuz. Akşam uyumadan önce yapacaklarınızı planlıyorsunuz. Gece uykuya dalmadan önce sosyal medyaya yeni KHK'nın yayınlandığı bilgisi düşüyor. Listede kendi adınızı görüyorsunuz. Bir anda düşündüğünüz ve planladığınız hiçbir şeyin ertesi gün gerçekleşmeyeceğini düşünüyorsunuz. Çok sarsıcı oldu. Beş yıldır çocuklarla yüz yüze sınıf ortamında değilim. Ama öğrencilerim ve velilerim ile iletişim halindeyim. ”

Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu'na bireysel olarak başvuru yaptığını  dile getiren Sema Uçar, “Beş yıldır başvurum komisyonda beklemede. ‘Red ya da iade edildiniz’ diye hiçbir şekilde açıklama yok. Binlerce kamu emekçisi bu durumla karşı karşıya kaldı. Hakkımızı aramak için Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) çatısı altında toplandık. Hakkımızı aramak için oturma eylemleri yaptık. Beni iyi hissettiren yaptığım hiçbir şeyin yanlış olmadığına inanmam ve haklı olduğumu bilmem. Bu his ile bu süreci daha kolay göğüslüyorum” diyor. 

“İŞE DEĞİL OKULA GİDİYORUM”

Uçar, “Diplomalarımız iptal edildi. Hiçbir şekilde özel okullarda, etüt merkezlerinde çalışamıyoruz. Pasaportlarımız iptal edildi. Ekonomik olarak sendikanın dayanışma süreci  var. Hala devam ediyor. Güvencesiz bir şekilde günlük işler bularak yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Şu an özel ders veriyorum. Geçimimi o şekilde sağlıyorum. Öğretmen, ‘işe gidiyorum demez okula gidiyorum’ der. Bu meslek sevilmeden yapılmaz. O yüzden bu mesleği severek yapan insanlar bu mesleğe gönül vermişlerdir. Ataması yapılmayan öğretmenlerin atamasının yapılmasını, KHK ile işleri ellerinden alınan öğretmenlerin okullarına geri dönmesini istiyorum; eşit işe eşit ücret talep ediyorum” diye konuştu.


ARŞİV