ÖSYM tarafından yayımlanan 2024 sınav sonuç takvimine göre, 17 Temmuz Çarşamba günü YKS sonuçları belli olacak. Sınav sonuçlarının açıklanması ile birlikte tercih maratonu da başlayacak. Eğitim Danışmanı İlhan Sevin, tercih döneminde nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında bilgiler paylaştı. Sevin, “Teknolojik devrimle birlikte beklentiler ve iş tanımları da yepyeni bir döneme girmeye başladı. Klasik mesleklerin yerini artık teknoloji ile bütünleşen mesleklerin aldığına şahit oluyoruz. Tercih robotu gibi hareket ederek yüksek puanlıdan düşük puanlı programlara doğru bir sıralama yapmamak gerekir, tercih listeniz istek sırasına göre olmalı” dedi.
“YKS’YE İLGİ AZALABİLİR”
Mevcut eğitim sistemi sebebiyle önümüzdeki süreçte üniversite giriş sınavına ilginin azalabileceğini belirten Sevin, “Türkiye’de devlet-vakıf toplamda 209 üniversite var. Ancak bir birey, bu üniversitelerin kaçından mezun olunca yetkin, donanımlı bir şekilde dünya piyasa koşullarında iş bulabilecek ya da dünya piyasa koşullarında rekabet edebilecek? Bugün maalesef birçok üniversite tabela üniversitesi, verdiği diploma da işlevsiz bir kâğıttan öteye geçemiyor. Böyle olunca da son yıllarda imkânı oluşturanlar, yurt dışında özellikle de Avrupa ülkelerinde üniversite eğitimi almak istiyor. Nitelikli üniversitelerimizden mezun olup hatta çalışma hayatında olan kalifiye elamanların da son yıllarda yurt dışında daha iyi imkânlar bulduklarında gittiklerine çokça şahit oluyoruz. Böyle olunca da ilerleyen zamanlarda üniversite giriş sınavına ilgi azalabilir. Kısa yoldan meslek edinmek ya da farklı alternatifler daha cazip hale gelebilir” dedi.
Üniversite adaylarının mutlaka sevdikleri mesleğe yönelmeleri gerektiğini belirten Sevin, “Üniversite adayları, eskiye oranla rehberlik hizmetleri açısından daha şanslı ve aynı zamanda bilinçliler. Tercih edecekleri üniversiteler ve programlar için adeta kılı kırk yarıyorlar. Tabii en merak edilen soru, “üniversiteden mezun olunca acaba iş bulabilir miyim?” Günümüz şartlarında Türkiye’de genç işsizliği hala yüksek oranda devam etmektedir. Gönül ister ki ülkemizde kişi başına düşen gelir Avrupa standartlarında olsa da herkes mutlu olabileceği, yeteneğine uygun mesleği edinebilse. Peki, günümüzde hangi programlardan mezun olunca iş bulma şansı daha yüksek? İşte tercihlerde, iş dönüp dolaşıp bu soru etrafında kilitleniyor. Sevmediğiniz, mutlu olamayacağınız bir programı tercih ettiğiniz zaman başarılı olma şansınız da azalıyor. Hatta mutsuz iş hayatı ve sonucunda iş üretememekten dolayı tükenmişlik sendromunun pençesine düşenler bile oluyor. Bu nedenle herkesin tercih ettiği, iş bulmanın kolay olduğu, popüler programlar diyerek yapılan tercihler bazen de hüsranla sonuçlanabiliyor. Tercihlerinizin kişilik özellikleriniz ve beklentilerinizle bütünleşebilmesi çok önemli. Çevrenizde nice tıp doktorunun, hukukçunun, mühendisin, mimarın mesleki hayatlarında mutlu olmadıklarını sık duyuyorsunuzdur. Bu nedenle bölüm tercih ederken iyi düşünmek gerekiyor. Kariyer planlamanız açısından piyasa şartlarında iş üretebileceğiniz, fark yaratabileceğiniz aynı zamanda sevdiğiniz, mutlu şekilde yapabileceğiniz mesleği yakalamanız gerekiyor. İşte bu iki noktada kesiştiğiniz zaman daha ideal ve güvenli bir kariyer yolculuğuna çıkmış olursunuz” ifadelerini kullandı.
“HİBRİT İNSAN MODELİ GELİŞİYOR”
Son yıllarda hangi bölümlerin ve mesleklerin ön plana çıktığıyla ilgili konuşan Sevin, “Teknolojik devrimle birlikte beklentiler ve iş tanımları da yepyeni bir döneme girmeye başladı. Klasik mesleklerin yerini artık teknoloji ile bütünleşen mesleklerin aldığına şahit oluyoruz. Yapay zekâ ile birlikte, insansız hava, kara ve deniz araçları, fabrikalarda, bankalarda iş üreten robotlar… Yani kısacası, teknolojik devrimin estirdiği bu kasırgadan günlük yaşantımızdaki klasik meslekler de payını fazlasıyla almaya başladı” dedi ve şöyle devam etti: “Doktorluk, avukatlık, mühendislik gibi klasik mesleklerin dışında çok daha geniş yelpazede meslek tanımlarının ortaya çıktığında tanık oluyoruz. Yine önümüzdeki süreçte on binlerce yeni mesleğin ortaya çıkmasından bahsediliyor. Bu nedenle tek bir programdan diploma sahibi olmak artık dünya piyasa şartlarında işlevini yitirecek. İyi bir mühendis aynı zamanda iyi bir ekonomist, iyi bir iletişimci ve yine iyi bir mimar felsefe, psikoloji, antropoloji alanlarında da donanımlı olmak zorunda. Yani kişi disiplinler arası bir eğitim süzgecinden geçerek ve kendisini sürekli güncellemeli ki, dünyanın her noktasında iş üretebilsin. Hibrit (melez) kavramı iş piyasasında yer almaya, hatta öyle ki şirketlerin insan kaynakları departmanlarının literatüründe en gözde yere sahip. "Hibrit insan", birden fazla özelliğe sahip ve birden fazla çalışanın yapabileceğini tek kişinin yapabilmesi anlamına geliyor. Böyle özelliklere sahip mavi, beyaz yakalı çalışanların iş bulma şansı artıyor. Bütün bu nedenlerden ötürü bölümden çok adeta bir teknoloji üstü özelliklere sahip üniversitelerin (kampüslerin) tercih edilmesi daha doğru olacaktır. Yani bireyi, her anlamda donatacak (yabancı dil, girişimcilik, iletişim becerileri kazandıracak, iş dünyası ile buluşturacak, Erasmus imkânı sağlayacak) kampüsleri tercih etmeleri, onları iş hayatına atılmadan farklı bir noktaya taşıyacaktır.”
TERCİH YAPARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Tercih sırasını istek sırasına göre yapılması gerektiğinin altını çizen Sevin, “Tercih yaparken onlarca program arasında gelip gitmemek gerekiyor. Tercih robotu gibi hareket ederek yüksek puanlıdan düşük puanlı programlara doğru bir sıralama da yapmamak gerekir. Tercih listeniz istek sırasına göre olmalı. Son olarak da görücü usulü, kulaktan dolma yöntemlerle program ve üniversite tercih etmemelisiniz. Eğer imkânınız varsa, yerleşme şansınızın yüksek olduğu üniversite ve programı gidip yerinde görmeniz her anlamda yararınıza olacaktır” dedi.
Tercih yaparken dikkat edilmesi gereken noktalara da değinen Sevin, “Adaylar, en fazla 24 tercih yapabilirler. Tercih alanlarının tamamının doldurulması zorunlu değildir. Örneğin, bir aday tercih bildiriminde yalnızca beş programı göstermek istiyorsa ve bunlardan herhangi birine giremediği takdirde ve başka bir yerde okumak istemiyorsa, sadece bu beş programı yazması yeterlidir. Ayrıca sistem, adayı sadece bir programa yerleştirmektedir. YKS bir sıralama sınavı olduğundan, her yıl test ağırlıklarına göre puanlar farklılık göstermektedir. Bu nedenle puanlara bakılmamalıdır. Adayın ilgili sıralamasını göz önünde bulundurarak, tercih edeceği programların son üç yıla ilişkin başarı sırası ile karşılaştırarak tercihte bulunabilir. Ayrıca bu yıl bir sistem değişikliği olmadığından 2024-YSK ile son üç yılın üniversite programlarına yerleşen en son adayın verileri (başarı sırası) önemli derecede yol gösterici olacaktır. Programlarla ilgili YÖK Atlas’ı adaylara önerebilirim. Adaylar 24 tercih kendi alanından yapabileceği gibi diğer puan türleri oluştuysa, bu puan türlerinden de tercihte bulunulabilinir. Örneğin, sayısalcı bir aday, eşit ağırlık puanı oluştuğu takdirde, bu puan türünden de lisans programlarını tercih edebilir. Ve farklı puan türündeki programları, listesinde görmek istediği sıraya yazabilir. Her yıl adayların arz-talebine göre taban puanlar ve sıralamalar değişkenlik gösterebilir. Bir programa yerleşen en son kişinin, başarı sırası ve puanı o yıl, programın verisini oluşturmaktadır. Bu nedenle aday, doğru tercih yapmak istiyorsa, geniş aralıkta ve en çok istediği programdan en az istediği programa doğru kontenjanları da dikkate alarak sıralama yapmalıdır. Örneğin, aday sıralamada 20 binlerde ise 10 binlerden başlayarak 20 binlere hatta yerleşmek istediği en son programın sıralaması gerilerde olsa bile tercihte bulunması sağlıklı olanıdır. 40 binlerde olan bir aday, 25 binlerden başlayarak 50-55 binlere kadar bir tercih aralıkta tercihte bulunabilir. Adaylar, yeni açılan önceki yıllara ait taban puanı ve sıralaması belli olmayan programları, yakın bir üniversitenin ilgili programının verileri ile kıyaslama yaparak, istek sırasına göre tercih listesine alabilir” şeklinde konuştu.