'Bakanlık değil anlayış değişmeli'

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, belediyelerle ilgili her türlü izin, hukuki görüş ve denetleme yetkisinin Çevre Bakanlığı’na geçeceğini açıkladı. Konuya ilişkin görüştüğümüz Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, “Yerel yönetimleri sadece imar, altyapı,  temizlik olarak düşünürseniz toplumu geleceğe hazırlayamazsınız” dedi

01 Eylül 2016 - 17:37


Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama ile belediyelerle ilgili her türlü izin, hukuki görüş ve denetleme yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na geçeceğini belirtmişti. ‘Şehir cinayetlerinin’ önlenmesi için belediyelerde imar denetimlerine başlanacağını ifade eden Özhaseki, “Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü bizim bünyemize geçecek. Böylece belediyelerin bütün işlerini bizim bakanlığımız bünyesinde sürdürecekler. Sadece vesayet maddesi, Anayasa’da yer alan belediye başkanlarının görevden alınmasına ilişkin madde yerinde kalacak. Diğer yönden bağlanma ise kanun veya Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile yapılacak ama OHAL çerçevesinde değil. Böylece belediyelerin denetlenmesi de bize geçiyor” dedi.
İçişleri Bakanlığı’nın belediyelere ilişkin yetkisi olduğunu hatırlatan Özhaseki, “Ama belediyelerin eğitimi, kanunlarının yapılması, denetlenmesi bize geçiyor. Belediyeler mali yönden Sayıştay; idari işlemleri açısından İçişleri Bakanlığı tarafından denetleniyor. Ama imar açısından denetleyen yok. Ancak bir şikayet olursa denetlenebiliyor. Hızla gelişen şehirciliği disiplin altına almaz, doğru kurallarla doğru yönlendirmezsek ‘şehir cinayetleri’ sürecek. Bunun için Mahalli İdareler bünyesinde 150 kontrolör, denetim esaslı yetiştirilip belediyelerde imar hareketliliğini denetleyecekler. Bundan sonra bakanlık olarak imar planı yapmayacağız ama yapılan planın hukuka uygun olup olmadığını denetleyeceğiz. Kentsel dönüşümü yerinde yapmak için basit bir formül işliyor; ver müteahhide iki misli yoğunlukla, dönüşsün. Her yerde inşaat yoğunluğu iki misline çıkıyor. O bölgenin altyapısı, trafiği iki kat yoğunluğu kaldırır mı kaldırmaz mı hesaplanmıyor. Son dönemde belediye meclislerine gelen imar planı tadil miktarında büyük artış var. İnsanlar rant peşinde. Verilen yoğunluk artışlarıyla şehirlerde adeta cinayet işleniyor“ ifadelerini kullanmıştı.

“İMAR ARTIŞI RANT YARATIYOR”
Belediyelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanmasının ne gibi sonuçlar doğuracağını Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’na sorduk. Nuhoğlu, “Sayın bakan imar izinlerinde yapılan yolsuzluklar ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ciddi şekilde çalışma yürütüceğini söylüyor. Tüm belediyeleri de destekleyeceğini ifade ediyor. Sayın bakanın açıklamalarında haklılık payı var”dedi.
İmar yoğunluğunu arttıran kurumların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve büyükşehir belediyeleri olduğunu ifade eden Nuhoğlu, “İlçe belediyelerinin imar yoğunluğunu artırma diye bir yetkileri yok. Yeniden bir düzenleme yapılması lazım. İmar planlarının yerelin ihtiyaçlarına göre yapılması gerekir. Yerelin ihtiyaçlarını da doğal olarak öncelikle yerel yönetim bilir. Birçok ülkede imar planlamalarına ilişkin referandum yapılıyor. Nasıl bir yerde, nasıl bir imar planı ve çevre düzenlemesiyle yaşamak istediğini yurttaşlar belirliyor. Türkiye’de ise tam tersi kararlar Ankara’dan veriliyor. Bu çok yanlış. Yani mesele belediyelerin bağlı olduğu bakanlık değil belediyelerin yetkilerinin sınırlı olması. Yerele dair kararların yerel yönetimler yok sayılarak verilmesi sorunlar yaratıyor. Bunun örneklerini Kadıköy’de sıkça yaşıyoruz. Haydarpaşa ve çevresi, Kalamış Yat Limanı, Tarım İl Müdürlügü arazisi, Çocuk Esirgeme Kurumu arazisi gibi alanların satılmaya çalışılması bunun birkaç örneği. Yerelin ihtiyaçlarını en iyi yerel yönetim bilir. Ankara’dan bakarak Kadıköy’de nerede neye ihtiyaç olduğunu göremezsiniz” değerlendirmesinde bulundu.

“VİCDANİ YOLSUZLUK VAR”
 “Yasal olarak imar izinlerinde özel artışların verilmemesi gerekiyor” diyen Nuhoğlu, “ Özellikle İstanbul’da Ali Samiyen Stadı, Karayolların Genel Müdürlüğü arazisi ve şimdi de Haydarpaşa Garı çevresindeki arazinin neden Özelleştirme İdaresi’ne verildiğini sormamız gerek. Bu sorunun cevaplanması gerekiyor. Şimdi siz bunu kâğıt üzerinde yasal olarak yapıyorsunuz ama gerçekten kamu vicdanında doğru mu değil mi?  Tüm bu etik değerlere uyuyor mu?”  diye konuştu. Özelleştirmeye açılan ve açılmak istenen kamu arazilerinde yetmiş milyon vatandaşın hakkı olduğunu belirten Nuhoğlu, “Kâğıt üzerinde yolsuzluk olmamasına rağmen vicdani anlamda ciddi bir yolsuzlukla karşı karşıya kalıyoruz”dedi.

“YEREL YÖNETİM İMAR DEMEK DEĞİL”
 “Sayın bakanın açıklamalarını ben memnuniyetle karşılıyorum. İmar yolsuzluklarıyla ilgili açıklamalarını güven verici buluyorum” diyen Nuhoğlu şöyle konuştu: İmarla ilgili artış ciddi şekilde ekonomik getiri sağladığı için bu alana da büyük ilgi var. Siyasette özellikle belediyelerdeki yolsuzluğun en temel nedeni imar artışları. Bunu çözmek mümkün ama siyasetin bu konuya çözecek şekilde bakması gerekiyor. Yerelde meclislerinizi güçlendirip denetleme yetkilerini artırırsanız bu sorun ortadan kalkar. Bence bu süreçte yerel yönetimlerin yeniden örgütlenmesi, yetkilerini nasıl kullanacağı ile ilgili değişikliklerin yapılması gerekiyor. Yani siz yerel yönetimleri sadece imar, altyapı,  temizlik olarak düşünürseniz toplumu geleceğe hazırlayamazsınız. Yerel yönetim anlayışı tamamen yaşlıların, gençlerin, kadınların ve çocukların ihtiyaçlarına dönük planlanmalı. Ve yerele dair kararlar yurttaşların katılımıyla alınmalı. Bunun için mahallelerde dahi yerel yönetim birimlerinin oluşması ve güçlendirilmesi gerekiyor.”

 


ARŞİV