Lise yıllarında başladığı işini tutkuya dönüştüren Kadıköylü Manuk Ohanoğlu, 53 yıldır plak satıyor. Ohanoğlu, “Kadıköy de bu müzikler gibi nostalji oldu. Müzik kültürü yıllar geçtikçe yok oluyor. Bugün çıkan bir şarkı yarın hatırlanmıyor bile” diyor
“Bir tek ben kaldım burada. Dükkânların çoğu ya telefoncu oldu ya da dönerci. Eski esnafların neredeyse hepsi gitti. Ben kalmak için direniyorum.” Bu sözler 70 yaşındaki Kadıköylü esnaf Manuk Ohanoğlu’na ait. Serasker Caddesi üzerinde bulunan 20 metrekarelik küçük bir dükkânda pek çok kişinin bilmediği, bilenlerin ise anımsayamayacağı müzik albümleri satıyor Ohanoğlu. “Minimo” adlı bu şirin dükkânın raflarında Neşet Ertaş’tan Ahmet Kaya’ya, Sezen Aksu’dan Müslüm Gürses’e birçok sanatçının albümü yer alıyor. Ancak dükkânda bulunan albümler bununla sınırlı değil. Serge Regianni, Edith Piaf, Pierre Bachelet, Peppino Di Capri, Paul Anka ve Tom Jones gibi Fransız ve İtalyan sanatçıların albümleri de var.
“ÇOK ZOR BULUNUYOR”
Dükkânına konuk olduğumuz Ohanoğlu ile Rumca ezgiler dinleyip söyleştik. Üçüncü kuşak Kadıköylü olan Ohanoğlu, müziğe lise yıllarında merak salmış. St. Joseph Fransız Lisesi’nde okurken Bahariye Caddesi üzerinde bulunan Melodi Plak’ta ‘ustam’ dediği Agop Usta’nın yanında plak satmaya başlamış. Bir yandan da gitar çalıp, uzun yıllar Gregoryen Kilise Korosu’nda solistlik yapmış.
53 yıldır plak ve kaset satan Ohanoğlu, kendisine ait bu dükkânda 43 yıldır caddeyi müzikle dolduruyor. Ohanoğlu’nun küçücük dükkânı adeta bir müzik arşivi. Fransızca bilen Ohanoğlu’nun arşivinde Fransızca albümlerin yeri ayrı. “Fransa’da bile çok zor bulanabilecek albümler benim dükkânımda var” diyen Ohanoğlu, İtalya’dan ve Fransa’dan gelen turistlerin kendisinden albüm satın aldığını ifade ediyor.
“KADIKÖY’DE İKİ PLAKÇI VARDI”
Akıllı telefonlarda, müzik çalarlarda müzik dinleme dönemi başlayınca Ohanoğlu’nun işleri de kötüye gitmeye başlamış. Eski müşterileri dışında çok fazla insanın kaset ve plaka ilgi göstermediğini söyleyen Ohanoğlu, “Bizim gibi esnaf çok az kaldı. 1970’li yıllarda Kadıköy üretim yapan esnaf ile doluydu. Şimdi bir elin parmakları kadar kaldık. Ben bu işe başladığım zaman İstanbul’da altı, Kadıköy’de ise iki plakçı vardı. O zamanlar plak satışının merkezi Doğubank İşhanı ve Unkapanı’ydı. Her gün plak almaya giderdim. Günde yüzlerce plak sattığım olurdu. Herkes birbirini tanır, sever ve sayardı. Eski zamanlarda bu müzikler gibi nostalji oldu. Müzik kültürü yıllar geçtikçe yok oluyor. Bugün çıkan bir şarkı yarın hatırlanmıyor bile” diyor.
“İNATLA BURADA KALIYORUM”
Ohanoğlu, lise yıllarında başladığı işi bir tutkuya dönüştürmüş. “Parada pulda gözüm yok” diyen Ohanoğlu, müziğe olan tutkusunu şu sözlerle anlatıyor: “Günde en az üç kişi gelip ‘dükkânı devrediyor musun’ diye soruyor. Ben de ‘hayır’ diyorum. İnatla burada kalıyorum. Çünkü bu benim işim değil, hayatımın bir parçası. Bu küçük dükkânda dünyaları geziyorum.” 30 yıl önce günde yüzlerce plak satan Ohanoğlu, şimdilerde günü bir tek albüm satmadan kapattığını söylüyor.
OHANOĞLU’NUN KADIKÖY’Ü
Ohanoğlu’nun özlem duyduğu sadece nostaljide kalan müzik albümleri değil. Kadıköy’de doğan ve çocukluğunu Kurbağalıdere civarında geçiren Ohanoğlu, “En çok da eski Kadıköy’ü özlüyorum” diyor. Ohanoğlu o yılları şöyle anlatıyor: “Dedem Agop Ohanoğlu Altıyol’da ayakkabı tamirciliği yapardı. Nenem de Fenerbahçe Plajı’nda kabin görevlisiydi. Neneme yemek götürürdüm. Kalamış’tan denize girer yüzerek Fenerbahçe Plajı’na geçerdim. Plaj o yıllarda çok temizdi. Safiye Ayla ve Müzeyyen Senar gibi usta sanatçılar plajın müdavimiydi. Her yaz gelirlerdi ben de onları görürdüm.”