On binlerce kişinin yaşamını yitirdiği 17 Ağustos Marmara Depremi’nin üzerinden 17 yıl geçti. Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Erdal Şahan, Kadıköy’ün de etkileneceğini söylüyor
Erhan DEMİRTAŞ
On binlerce kişinin hayatını kaybettiği 17 Ağustos depreminin üzerinden tam 17 yıl geçti. Peki, 17 yıl içinde neler değişti, nasıl ve hangi yöntemlerle önlem alındı? Deprem kuşağında yer alan İstanbul ve Kadıköy’de muhtemel deprem sonrası çadır kurulacak ve toplanılacak alanlar ne durumda? Tüm bu soruların cevabını bulmak için Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Cemal Sami Yılmaztürk, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna ve Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Erdal Şahan ile konuştuk. Uzmanların ortak görüşü ve endişesi deprem toplanma alanı olarak ayrılan arazilerin hızla imara açılması.
“ÇALIŞMALAR YETERSİZ”
Türkiye’nin önemli bir deprem kuşağı üzerinde olduğunu hatırlatan Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Erdal Şahan, “Nüfusun yüzde 75’inin şehir merkezlerine yakın yaşadığı Türkiye, ‘şehir depremleri’ sürecine girmiştir. Kalabalıklaşan şehirlerde önlem ve hazırlık uygulamalarının eksiklikleri nedeniyle kayıp riskleri de artmaktadır” uyarısında bulundu.
17 Ağustos depremi sırasında afet yönetiminin başarısız ve yetersiz olduğunu belirten Şahan, aradan geçen 17 yıllık süre zarfında afete hazırlık anlamında yapılan çalışmaların yetersiz olduğunu belirtti.17 Ağustos depreminden sonra yer bilimcilerin yaptığı çalışmalar sayesinde fay hatlarındaki hareketliliklerin takip edildiğini söyleyen Şahan, yöneticilerin yapılan bilimsel çalışmaları göz önünde bulundurmadıklarını savundu. Üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, lüks konut projeleri, AVM’ler, finans merkezleri gibi projelerle İstanbul’un yeniden biçimlendirilmeye çalışıldığını ifade eden Şahan, “Bu çalışmalar gerçekleştirilirken ‘İstanbul Deprem Master Planı’ gibi kapsamlı yaklaşımın reddedilmesi, tüm hukuki düzenlemelerin ve bilimsel altyapının yok sayılması riskleri daha da arttırıyor” değerlendirmesini yaptı.
İstanbul depremi için tasarlanan toplanma alanlarının yerlerine lüks konut ve alışveriş merkezi gibi yapıların inşa edildiğini söyleyen Şahan, “İstanbul’a dair alınan tüm kararlar, meslek örgütleri ve üniversitelerin bilgisi ve görüşü olmadan; yerel yönetimlerin görüşleri göz ardı edilerek uygulanıyor” dedi.
“KADIKÖY DE ETKİLENİR”
İstanbul’daki tüm kıyı ilçeleri gibi Kadıköy’ün de olası bir depremden farklı şiddette etkileneceği bilgisini paylaşan Şahan, şu bilgileri paylaştı: “Kadıköy’ün zemini Avrupa yakasının birçok bölgesine göre daha iyi bir zemine sahip. Kurbağalıdere yatağının geçtiği bölgeler daha fazla etkilenecektir. Kıyılarda dolgu alanların deprem ve deniz dalgalarının (tsunami) etkisi ile zarar görme olasılığı yüksektir.”
“ALANLAR İMARA AÇILDI”
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna’ya göre ise 17 Ağustos depreminden sonra yapılan çalışmalar, hızlı yapılaşma nedeniyle yeterli değil. Depremin yaratacağı riskleri azaltmak için kentsel dönüşüm uygulamalarının şehircilik ilkelerine ve insan odaklı yürütülmesi gerektiğini ifade eden Suna, “Elbette vatandaşlarımızın deprem güvenlikli binalarda yaşamasını isteriz, riskli binaların doğru bir şekilde tespit edip yıkılıp yerine deprem güvenlikli bir yapı haline getirilmesi gerekir. Ama görüyoruz ki şimdi yapılanlar rantı yüksek yerlerde daha ekonomik ömrünü tamamlamamış, güçlendirerek deprem güvenlikli hale getirilebilecek yapılar…” açıklamasında bulundu.
Nusret Suna’nın altını çizdiği en önemli konu ise deprem toplanma alanlarının yapılaşmaya açılması. Gölcük depremi sonrası İl Afet Merkez Kurulu ve İstanbul Valiliği tarafından İstanbul’da 493 toplanma alanı belirlendiği bilgisini paylaşan Suna, 17 yıl içinde bu alanların yarısından fazlasının imara açıldığını söyledi.
“KAMUSAL DENETİM YOK”
Meslek odalarının yapı üretim sürecinden tamamen dışlandığını ifade eden Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Cemal Sami Yılmaztürk ise “kamusal denetimin ortadan kaldırıldığı, niteliği ve yeterliliği tartışmalı ‘mimar ve mühendislerin’ hatta sahte diplomalı şahısların iş yaptığı bir ortamda Marmara Depreminin 17. yılına giriyoruz” dedi. Marmara Depremi sırasında yıkılan ve hasar gören yapıların yüzde 91’inde tasarım, hesap ve çizim hatalarının olduğunu savunan Yılmaztürk, “Şantiyelerin yüzde 90’ında ise yönetmelik ve standartlara aykırı beton döküldüğü, beton mukavemet değerlerinin öngörülenden yüzde 40 daha az olduğu ortaya çıkmıştı” diye konuştu.
“GÖRÜNÜR OLMALI”
Kadıköy’deki deprem toplanma alanlarına ilişkin de açıklamaya yapan Yılmaztürk, tüm İstanbul’da olduğu gibi Kadıköy’de de deprem toplanma alanlarının yapılaşmaya açıldığını kaydetti. Kadıköy’deki parklar dâhil okul ve hastane bahçelerinin deprem toplanma alanı olduğunu belirten Yılmaztürk, şu açıklamaları yaptı: “Acıbadem Ahmet Sani Gezici Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi arazisinin bir kısmı afet toplanma alanıdır. Bu alana da bugün Acıbademlilerin itirazlarına rağmen AVM yapılmak istenmektedir. Kadıköy Ford Otosan Fabrikası ve E-5 üzerindeki DMO arazileri deprem toplanma alanları arasında idi. Kuşdili Çayırı da afet toplanma alanı fakat İBB ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yıllardır tüm itirazlara rağmen AVM ve otopark yapma çabası içerisindedir.”
“Kadıköy’de depreme karşı ne tür hazırlıklar yapılmalı” sorusuna da cevap veren Yılmaztürk, ilk olarak afet toplanma alanlarının herkes tarafından bilinmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti. “Afet anına hazır olmak için arazi kullanımının da planlanması gerekiyor” diyen Yılmaztürk, “İlçedeki yapı stokunun çok iyi tespitinin yapılması gerekmektedir. Yapının durumu çok iyi tespit edilmeli, nasıl önlem alınması gerektiği konusunda mülk sahipleri bilgilendirilmelidir. Tabi tüm bu sürece meslek odalarının, üniversitelerin, bağımsız uzmanların ve halkın daha aktif katılımını sağlayacak mekanizmalar yaratmalıdır” dedi.
Kentsel dönüşüm uygulamasının “6306 Sayılı Afet Riski Altında Bulunan Alanların Dönüştürülmesi Yasası” çerçevesinde yapıldığını söyleyen Yılmaztürk, söz konusu yasanın insanı ve çevreyi gözardı ettiğini savundu. Yenilenme çalışmalarının deprem riskine karşı yapılmadığını ifade eden Yılmaztürk, “Afete karşı hazırlık, aklı ve bilimi, kamu yararını esas alan bir planlama işidir. Ancak Sulukule, Ayvansaray, Fener- Balat, Fikirtepe, Tarlabaşı, Okmeydanı örneklerinde olduğu gibi sadece daha fazla kar hırsı ile davranılıyor” diye konuştu.
RİSKLİ BİNALAR YIKILIYOR
Kadıköy Belediyesi Yapı ve Kontrol Müdürlüğü’nün paylaştığı bilgilere göre, 2015 yılında 2 bin 161 riskli bina tespit edildi. 1088 bina için ise yıkım kararı verildi. 2016 Ağustos ayı itibariyle ise bu sayı 616 olarak belirlendi. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden sonra kurulan Kadıköy Belediyesi Beton Zemin Laboratuarı’nda yapılan çalışmalar da sürüyor. 2014’ten bugüne kadar 1069 şantiyede araştırma yapılırken, 73 bin 413 beton zemininin de tespiti yapıldı.
DEPREM TOPLANMA ALANLARI
Kadıköy’deki deprem toplanma alanlarını biliyor musunuz? Yaşadığınız yere en yakın toplanma alanı hangisi? Çoğu kişi bu soruların cevabını bilmiyor. Kadıköy’de toplam olarak 13 afet toplanma alanı bulunuyor. Bunların 11’i kamu, 2’si ise özel arazi. 13 alanın toplam büyüklüğü 577 bin metre kare iken, çadır kapasitesi ise 8990 olarak belirlenmiş.
KADIKÖY:
NÜFUS: 465.954
AFET TOPLANMA ALANI: 13
KURULACAK ÇADIR SAYISI: 8990
ÇADIR BAŞINA DÜŞEN İNSAN SAYISI: 56