Kadıköy’de 1996 yılında gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlaması, Hasan Albayrak, Yalçın Levent ve Dursun Odabaş’ının ölümü ile sonuçlanmıştı. 28 Nisan Pazar günü Kadıköy’de düzenlenen anma etkinliği ile 1996 1 Mayıs’ında ölen işçiler anıldı.
DİSK, KESK ve TMMOB’un düzenlediği anmaya Kadıköy Belediyesi çalışanları da katıldı. Hayatını kaybeden işçiler için yapılan saygı duruşunun ardından 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin adına basın açıklamasını DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı gerçekleştirdi. Bu yıl 1 Mayıs kutlamalarının Bakırköy’de gerçekleştirileceğini ancak işçilerin 1 Mayıs alanının her zaman Taksim olduğunu vurgulayan Saygılı, “ İşçi ve kadın cinayetlerine karşı 1 Mayıs’a yürüyoruz. Aynı zamanda patronların emeğe saldırılarının yoğunlaştığı koşullarda 1 Mayıs’a giriyoruz. Kıdem tazminatımıza sahip çıkmak ve zorunlu BES dayatmasına karşı durmak için 1 Mayıs’a gidiyoruz. 1 Mayıs her ne kadar yasaklanmaya çalışılsa da biz 1976 yılında Taksim demiştik ve Taksim demeye devam ediyoruz. Bugün olmasa bile bu iddiamızdan asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
Saygılı’nın konuşmasının ardından, yaşamını yitirenlerin anısına karanfiller bırakıldı.
“YAS GÜNÜ İLAN EDİLSİN”
28 Nisan aynı zamanda Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü. İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2015’te 1730, 2016’da 1816, 2017’de 2006, 2018 yılında ise 1923 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Konuyla ilgili açıklama yapan Saygılı, 28 Nisan’ın İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü ilan edilmesi talebinde bulunarak şöyle konuştu:
“Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı çökmüş durumdadır. Çökmüş sistem üzerine yeni bir yasa çıkarmak, mevzuat düzenlemeleri yapmak hiçbir işe yaramıyor.Kader diyen, fıtrat diyen, işçilerin güvensiz davranışlarından dem vuran yetkililere, bütün bu iş cinayetlerinden onların bu çökmüş sistemlerinin sorumlu olduğunu her yerde en etkin bir şekilde vurgulamak ve kamusal bir sistemin yaratılması için her türlü çabayı göstermek zorundayız.
Biz biliyoruz ve bir kez daha altını çiziyoruz ki kader denilen, fıtrat denilen bu sürecin tersine çevrilmesi mümkün ve olanaklıdır. Akan kanın durdurulması için yapılması gerekenler bellidir. Birincisi, sendikaların örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması şarttır. En önemli denetim içsel denetimdir ve İSİG alanını temel örgütlenme alanı olarak ele alan sendikaların işyerlerinde örgütlülüğü hayati önemdedir. İkincisi, her türden güvencesiz çalışma biçimine son vermek şarttır.
Üçüncüsü, sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapının sendikalar, meslek oda ve birlikleri ve üniversiteler ile oluşturulması için ısrarcı bir çabanın gösterilmesi gerekmektedir.”